10 koca yıl geçti. Ermeni sosyalist ve gazeteci Hrant Dink, Ermeni olduğu için katledildi. Kurucusu olduğu Agos gazetesinin önünde vuruldu.
Hrant Dink neden öldürüldü, öldürenlerin temel beklentisi neydi? Bu sorulara, siyasi dengelerin değişmesine paralel olarak farklı yanıtlar verenler var. Fakat, neredeyse devlet tarafından kaybedilen yakınlarını arayan Cumartesi Anneleri gibi destansı bir şekilde mücadele eden Hrant’ın Arkadaşları ve avukatlarının bu soruya en başından verdiği yanıt aynı. Fethiye Çetin bunu bir duruşma sonrası, cinayetin sorumlusunu “Ergenekon’u da aşan bir örgütlenme” olarak tarif etmişti.
Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminde aldıkları rol açığa çıkan Fethullahçılar, bu adeta bir istihbarat teşkilatı gibi örgütlenmiş olan yapı içinde yer alan istihbarat, ordu ve polis teşkilatının içindeki unsurlar ve AKP iktidara geldiği günden itibaren çeşitli darbe fırsatlarını gündemine almaya çalışan yapının elemanları, farklı nedenlerle ama aynı temel güdüyle Hrant Dink’in öldürülmesindeki ana mekanizmayı oluşturdular.
Bu cinayeti planlayan, tetikçileri devşiren, eğiten, yönlendiren, lojistik desteği sunanlar ne planlamış olurlarsa olsunlar, beklediklerini bulamadılar. Buldukları ise, dev bir demokratik öfke patlaması oldu. Yüzbinlerce insan bu katliamı sessiz bir yürüyüşle protesto etti, yüzbinlerce insan sessizce “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz” dedi. Hrant Dink’i öldürenler ne beklerse beklesin, tam tersine, 19 Ocak’tan sonra demokratik bir dip dalgası başladı, zaman zaman bu dalga belirleyici oldu.
Öyle ki Hrant Dink’in ölmesinden üç sene sonra, 24 Nisan Ermeni soykırımı anmaları, Taksim Meydanı’nda gerçekleşebildi.
Üstelik, Hrant’ın Arkadaşları grubunun başını çektiği ısrar, mahkeme sürecinin yeniden başlamasını da beraberinde getirdi. Neredeyse cinayetin işlendiği günden beri, “Öldür diyenler yargılansın” talebini dile getiren, bu talebin arkasında duran, bazen onlar, bazen binler olup Hrant Dink’in uzattığı barış, kardeşlik ve adalet elini tutmaktan hiç vaz geçmeyen kalabalık, nihayet cinayette dahli ya da ihmali olan kamu görevlilerinin da yargılanması sürecini başlattı.
Şimdi, 10. Yıldayız. 10 yıl oldu. Bir başka açıdan 102 yıl oldu. Sadece 10 yıllık değil, 100 yıllık adaletsizliğe karşı “Hrant İçin, adalet için” haykırmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz.
Kaynak: marksist.org