Garbis Altınoğlu – Hiroşima-Nagazaki

“Bu en korkunç anda Hiroşima’nın yüzde 60’ı yerle bir oldu. 1 milyon derece santigradın üzerine çıktığı tahmin edilen patlama ısısı, kenti kuşatan havayı tutuşturdu ve 256 metre çapında bir ateş topu oluşturdu.” (Joseph Siracusa, Nuclear Weapons: A Very Short Introduction/ Nükleer Silahlar: Çok Kısa Bir Giriş)

Hiroşima ile Nagazaki’ye atom bombası atılmasının üzerinden 64 yıl geçti.…

Garbis Altınoğlu – Hristiyan Kıyımının Türkiye’ye Verdiği Zarar (2)

Anadolu’nun, bağırlarında kapitalizmin daha fazla gelişmiş olduğu ve Avrupa’nın demokratik ve aydınlanmacı havasından daha fazla etkilenmiş olan Hristiyan halklarına uygulanan sürgün ve kıyımın rakamlarla ölçülmesi zor, ama son derece önemli bir başka olumsuz sonucu daha olmuştur. Kısa erimde Kıvılcımlı’nın sözünü ettiği “yararlı sonuçları” doğurmuş olsa da yaşanan trajik olaylar orta ve uzun erimde Türkiye’nin siyasal ve kültürel gelişmesi açısından çok zararlı olmuştur.…

Garbis Altınoğlu – Hristiyan Kıyımının Türkiye’ye Verdiği Zarar (1)

Kıvılcımlı ve onun gibi düşünenler, Hristiyan halkların kıyımını açık ya da üstü örtülü bir tarzda onaylamak suretiyle, sadece demokrat ve devrimci bir tutum takınmamakla kalmış olmuyorlar; onlar böylelikle akıllı ve uzak görüşlü bir Türk milliyetçisi gibi de davranamadıklarını, hatta İttihatçılar gibi en şoven, en dar kafalı ve en ilkel Türk milliyetçilerinin görüşlerine yakın durduklarım ortaya koymuş oluyorlar.…

Garbis Altınoğlu – Hristiyan Halkların Sürgün ve Kıyımı Meşru ve Yararlı mıydı?

Bu soruya verilecek yanıt ilgili kişinin sınıfsal konumuna ve siyasal yelpazenin neresinde durduğuna göre değişir. Ancak, Hristiyan halklar açısından yol açtığı trajik akıbet ve bu sürgün ve kıyımların kısa erimde birileri için sağladığı “yararlı sonuçlar” bir yana bırakılsa da 1913-23 yıllan arasında yaşananlar, orta ve uzun erimde Türkiye’nin ekonomik gelişmesi açısından son derece zararlı olmuştur.…

Anı-Anlatı | ԿարպիսԱլթընօղլու (Garbis Altınoğlu); Güle güle Ağparik…

Devrim ve sosyalizm mücadelesinde şehitler vermeye devam ediyoruz…

Ermeni halkının yiğit evladı, enternasyonalist devrimci Garbis Altınoğlu Ağparik’i kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz…

1968 kuşağının devrimci önderlerinden, hayatını devrim ve sosyalizm mücadelesine adamış Garbis Altınoğlu artık aramızda yok…

12 Eylül AFC’sinde tutuklanarak uzun bir süre cezaevinde kalmış, işkencenin bütün çeşitleri üzerinde denenmiş, kızıl direnme ruhu “ser verip sır vermeme” geleneğini yaşatmış, işkencecilerin dahi saygısını kazanmış, efsanevi devrimci Garbis Altınoğlu’nu kaybettik…

Hayatını ezilen halklar mücadelesine adamış,vatansız, mülksüz, çıkarsız, mütevazi, saygın ve adı gibi altın kalpli Ağpariğimizin ölüm haberi herkesi üzüntüye boğmuştur…

İşkencecilerin elinden “nasıl ölmediğime ben de şaşırıyorum” diye konuşan ve ikinci defa yaşama tutunan “ikinci sefer doğan” Ağpariğimiz ölümsüzler kervanına katılmıştır…

Sosyalizm ve devrim mücadelesinde ihanetlerin, inançsızlıkların yaşandığı süreçlerde ML’ye olan inancından bir an olsun taviz vermeyen Ağpariğimiz örnek devrimci duruş sergilemiştir.…

Recep Maraşlı: Garbis Altınoğlu ile bir anı…

Garbis Altınoğlu’nu tabiiki 1970’lerin devrimci dalgasının önderlerden biri olarak tanıyor, biliyordum.

Ama şahsen ilk karşılaşmamız 12 Eylül dönemi sorgu odalarında oldu.

Yani Altınoğlu ile “sorgu” arkadaşıyız.

O, Aralık 1981’de gözaltına alınıp İstanbul Gayrettepe’deki sorguya getirilmişti; ben de Ocak 1982’nin ilk haftası alınmış, Gayrettepe’de sorguya çekiliyordum. Aramızda iki haftalık bir fark olmalı…

Emniyet binasının bodrum katlarında tutulduğumuz tek kişilik bir hücrede en az 8-9 kişi bulunuyordu.…

Ragıp Zarakolu: Yeni bir tragedya sergilenirken Garbis’le vedalaşmak

68 kuşağından arkadaşlar peş peşe vedalaşıp ayrılıyor bizlerden. Sen de mi Garbis diye sormayacağım! Kalbi ve beyni, yeni bir orta doğu tragedyası sahnelenirken duruverdi, daha doğru bir tanımlama ile infilak etti.

Belge yazarlarından, dostlarından üçünü kaybettik peş peşe. Işıtan Gündüz, Zihni Çetiner ve Garbis Altınoğlu… 68 fırtınasının buluşturduğu üç farklı insan, üç farklı yönelim.…

‘Nasıl ölmediğimi ben de merak ediyorum’

Hem 12 Mart hem de 12 Eylül döneminde cezaevinde hatırı sayılır bir vakit geçiren, 68 kuşağı mensubu devrimci Garbis Altınoğlu yaşadıkları ntvmsnbc’ye anlattı.

Sayın Altınoğlu, Türkiye toplumu 30. yıldönümünde 12 Eylül darbesiyle hesaplaşma konusunda hangi noktada durmaktadır, kısaca görüşlerinizi paylaşır mısınız?

Hasan Aksu: GARBİS ALTINOĞLU ANISINA; DEVRİMİN BİR BİLGE HAMALI DAHA ARAMIZDAN AYRILDI!

Garbis Altınoğlu‘nu kaybettiğimizi dün geç saatlerde öğrendim. Bütün sevenleri gibi ben de çok üzüldüm. Garbis Altınoğlu’yla tanışıyordum. 1975 yılı ortalarında birlikte parti faaliyetine katılmıştım.

Garbis içeride özeleştiri vererek partimiz TKP/ML saflarına katılmıştı. 1974 affıyla dışarı çıkmış, partimizin faaliyetine katılmış ve Garbis’le kısa bir zaman birlikte İstanbul’da faaliyet yürütmüştük.

O dönemler partimizin kuralları daha katı ve kurallıydı.…

Garbis Altınoğlu ile Hikmet Kıvılcımlı ve Olamayan Solculuk üzerine

Osmanlı-Türk toplumunun orijinalitesini kavrama, Marksizmi bu toplumu anlama ve daha da önemlisi bu anlayış temelinde dönüştürme yolundaki eşsiz çabasına rağmen Kıvılcımlı’nın, yer yer devletin resmi diliyle örtüşecek bir reformizme saplanması ve düzen içi sayılabilecek siyasal çözüm önerilerine varmasının onun trajedisi olduğunu söyleyebiliriz.

Hikmet Kıvılcımlı’nın Saptamaları Işığında Osmanlı ve Türkiye Tarihine Bakışlar kitabının yazarı Garbis Altınoğlu ile Kıvılcımlı’nın teorik mirası, entelektüel kişiliği, sol devrimci mücadele içerisindeki yerini ve tutarsızlıklarını konuştuk.…