Taner Akçam: Hrant Dink’i anmanın anlamı nedir?

Galiba biraz tatsız bir konuşma yapacağım. Biraz kalp kıracak olursam kusuruma bakılmasın. Böyle anlamlı bir günde belki bunu yapmamam daha uygun olurdu ama bunu ruh halime verin lütfen. Sorum şu: 14 yıl sonra Hrant Dink’in öldürülmesi üzerine niye konuşmalıyız ve nasıl konuşmalıyız?

Elbette her yıldönümünde insanların sevdiklerini hatırlaması, anması güzeldir. Kaybettiğimiz bu insanların mezarlarına gitmek, çiçek bırakmak ve onlarla ilgili anılarımızı paylaşmak güzel duygulardır.…

Taner Akçam: 24 Nisan, Hrant Dink ve fabrika ayarları

Konu basit: 23 Nisan ve 1 Mayıs beyinlerde ve kalplerde çok önemli bir yer işgal ediyor; 24 Nisan ise unutulmak, yok sayılarak tarihin karanlığına gömülmesi istenen bir gün. Bu nedenle, ulusça fabrika ayarlarına döndüğümüzü ve “Hrant Dink ikliminin” sona erdiğini bir durum tespiti olarak bir kenara not etmek istiyorum.

Ermeni Soykırımı’nın sembolik tarihi 24 Nisan bir bahar yağmuru gibi, belki yağmadan geldi geçti.…

Bercan Aktaş: Hrant Dink’in Son Fotoğrafı

Hrant Dink’in dünyadan kopartılmasının üzerinden on üç yıl geçti. Bu sürede görülen duruşmaların sayısı toplamda yüzü aştı. Mahkeme salonlarında adalet duygusundan uzaklaşıldı; ama her 19 Ocak’ta ve duruşma günlerinde insanlar bir araya geldikçe adalet çağrısı son bulmadı. Öyle ki, Hrant Dink için on üç yıldır kesintisiz bir biçimde, sebatla sürdürülen adalet isteği yalnızca davasının görüldüğü mahkeme salonlarına sığacak (mümkün olan en adil) bir karara (bile) bağlanmadığı gibi, ölümünün ifade ettiği anlamın (resmî) tarihyazımında hakkaniyetli bir şekilde ele alınmasıyla da sonuçlanmayacak.…

Armenak’tan Hrant’a bu mücadele bizim tarihimizdir…

Türkiye’li Ermeni’ler tarihinde 19 Ocak 2007 , 24 Nisan 1915’ten sonra kırılma noktası olarak bilinir.Bir halk, ulus yaşadıkları topraklar üzerinden Tehcir kararları ile kan dökülerek, sürgün yollarında, Arap çöllerinde hunharca eşi benzeri görülmemiş şekilde tarihin ilk soykırımına tanık oldu. İttihat ve Terakki Partisi’nin eli kanlı katilleri Talat-Enver-Cemal üçlüsü tarafından planlanan soykırım, ilk önce İstanbul’da Ermeni toplumunun ileri gelenleri olan milletvekilleri, gazeteciler, yazar, şair’ler bir gece ansızın evlerinden alınarak,bilinmez yolculuklarda Teşkilat-ı Mahsus-a çeteleri tarafından vahşi yöntemler kullanılarak öldürüldüler.…

Taner Akçam: Hrant, Talat Paşa’nın intikamı için öldürüldü

Hrant Dink’i niçin evinin önünde öldürmediler? Ya da niçin kaçırıp, öldürüp, cesedini bir yere atmadılar, diğer faili meçhullerde yaptıkları gibi? Bunların her birisini isteselerdi yaparlardı. Ama böyle yapmak yerine, Agos’un önünde, cadde ortasında, herkesin gözü önünde, hem de kafasına arkadan sıkarak öldürdüler! Çünkü Hrant nezdinde Ermenilerden Talat Paşa’nın intikamını almak istediler.…

Osman Kavala’dan Hrant Dink mesajı

Gezi davasından tutuklu iş insanı Osman Kavala Agos Gazetesi okurlarına hitaben cezaevinden bir mesaj gönderdi.

“Hrant’ı düşünmek, yaşadıklarımıza katlanmak ve umut etmekte direnmek için daha fazla güç veriyor” diyen Kavala’nın mesajı şöyle:

“Değerli Agos okurları,

Üçüncü defa, bu yıl da, 19 Ocak’ta sizlerle, Hrant’ın arkadaşlarıyla beraber, Agos’un önünde olamayacağım. Sevgili Hrant’ın martılarla birlikte göründüğü fotoğrafı düşünerek ve üzerimden uçarak giden martıları seyrederek Hrant’ı anacağım.…

Hrant Dink Davası avukatı: Verilecek her hüküm eksik kalacak

Sokak ortasında öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’e dair beklenen adalet tam 13 yıldır sağlanamadı. Dava avukatı Hakan Bakırcıoğlu, cinayetle bağlantılı bütün kişiler hakkında iddianame düzenlenmemesi nedeniyle verilecek hükmün her şekilde eksik kalacağını söyledi.

Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in, Şişli Halaskar Gazi Caddesi’nde bulunan gazete binasının önünde tetikçi Ogün Samast tarafından katledilmesinin üzerinden 13 yıl geçti.…

Ahmet Çiğdem: Bizden Biri Olsaydı, Eğer, Yaşıyor Olurdu

Hrant Dink’in katledilmesinin geride kalanlara hatırlattığı en somut gerçek, aslında birçok katil adayının olduğudur; birçok kişi de, katille muhtemelen aynı şeyleri düşünüyor. Öyle düşündüklerini defalarca ve çeşitli vesilelerle kendileri ifade ettiler. Olaydan sonra da ifade ettiler; “evet amalı kınamalar”, yine de postu kaptırmamaya kararlı devletlû edayla üzüntülerini bildirenler, Gelibolu’da kaçırılan vapur, tribünlere asılan pankartlar kanıtladı ki, pişmanlık yok, pişkinlik var.…

Kerem Ünüvar: Türk Solunun Türk Sağına Armağanı: Anti-Emperyalizm

Korkunç bir cinayet ve ardından yükselen toplumsal tepkiye karşı yine aynı toplumun başka fertlerinin “milliyetçi duyarlılıklarını” sergiledikleri bir süreçten geçiyoruz. Milliyetçi duygularla hareket edenlerin arkasına sığındıkları argümanların “hassasiyet” ile ilgili kısımlarını geçip, daha büyük analizlere rağbet edenlere, kendi tarih algılarının matrisine -elbette devlet eliyle imal edilmiş tarih endoktrinasyonunu da hesaba katarak- baktığımızda 1960’lar ve 1970’ler boyunca solun tarih analizi olarak ürettiği, Batı’yı, Milli Mücadele’yi ve dönemin havasını “çözme”ye yarayan “anti-emperyalizm”in izlerine rastlamak insanı ürkütüyor.…

Y. Doğan Çetinkaya: Türk Oğlu Türklerin Telaşı: Ermeni mi? Allah Korusun

Hrant Dink’in katledilmesiyle birlikte birarada barış içinde yaşamak isteyenlerin uzun bir zamandır eşine rastlanılmayacak bir şekilde biraraya gelerek bir insan seli oluşturmasına şahit olduk. Bunca insanın bir siyasi cinayet sebebiyle sokakları doldurmaları, milliyetçilik karşıtı sloganlar atmaları, milliyetçi kurum ve çevrelerde büyük bir şok etkisi yarattı. Binlerce insanın “Hepimiz Ermeniyiz” sloganları atması, CHP’nin açık bir şekilde tel’in edilmesi ve milliyetçiliğin enine boyuna masaya yatırılması, kendinden emin milliyetçi çevreleri derinden sarstı.…