Ayşe Günaysu: Devlet eliyle itinayla bellek silinir ve yeniden formatlanır

“İnsanın iktidara karşı mücadelesi, hafızanın unutmaya karşı mücadelesidir,” demiş Çek yazar Milan Kundera, Gülüşün ve Unutuşun Kitabı’nda.

“Makbul vatandaşlar”dan oluşan bir ulus yaratmanın ilk koşulu ortak bir kolektif bellek inşa etmektir. İnşa sırasında bazı tarihsel olgular bellekten silinir, bazıları da yoktan icat edilir. Devlet güdümünde hafıza kaybı konusunda New York Times’da yayınlanan “China’s state sponsored amnesia” başlıklı yazısında Yan Lianke, Çin’den bahsediyor ama söyledikleri çok tanıdık: “Tarih ve belleğin her zaman kısa süreli sapmalara üstün geleceğini ve olması gereken yere, gerçeğe ulaşacağına inanırdım.…

Ayşe Günaysu: Diyarbakır 1880

Tarih 15 Haziran 1880. Yer Diyarbakır. Yüksek ekmek fiyatları ve kıtlık nedeniyle halk perişan. İsyan halinde bir kalabalık telgrafhanenin önünde. Ellerindeki dilekçeyi Diyarbakır ve İstanbul’daki yetkililere ulaştırmak istiyorlar. Dilekçede günümüz diline çevrildiğinde aynen şunlar yazılı:

“Sadrazamlığın ilgisine,

Rusya, Prusya, İngiltere, İtalya, Fransa ve Neme sefaretlerinin ilgisine;

Ermeni ve Rum Patrikhanelerinin, Yahudi Hahambaşılığı’nın ve Masis gazetesinin ilgisine;

Hınta, yağ, ağnam ve nafakamızın tamamı Mardinli Kazazyan Oseb ve Cerciszade Hacı Mehmed vesair muhtekirler [vurguncular] tarafından zabtedilmiştir.…

Ayşe Günaysu: Devlette süreklilik, Ermeniler, Kürtler…

Bir avuç insan, dilimizde tüy bitti, İttihat Terakki ile Cumhuriyet arasındaki sürekliliği anlatacağız diye, ama devlet büyüklerimiz anılarında hiç eğip bükmeden, bize göre pişkinlikle, ama kendilerine göre hiç beis görmeden, büyük bir doğallıkla meseleyi ortaya koyuyorlar.

İsmet İnönü’nün daha önce Bilgi Yayınevi tarafından ciltler halinde yayınlanmış anıları, aynı yayınevi tarafından bir araya getirilerek, Ağustos 2006’da “İsmet İnönü – Hatıralar” başlığıyla toplu halde yayınlanmış.…

Ayşe Günaysu: Soykırım İnkârına Başvurmadan Da Meramınızı Anlatabilirdiniz

Devlet yalnızca top, tüfek, tankla saldırmaz.

Yalnızca ağır insan hakları ihlalleriyle saldırmaz.

Yalnızca medyaya baskıyla, haber alma özgürlüğünü yok etmeyle de saldırmaz.

Devlet, aynı zamanda düşünceleri yöneterek de saldırır. En radikal muhaliflerinin, kendisine karşı cepheden mücadele eden karşıtlarının bile kılcal damarlarına, beyin hücrelerine kadar sızan yaygın kanaatler, önkabuller, yerleşik yalanlarla saldırır.…

Ayşe Günaysu: Ermeni soykırımı ve tanıklıklar

Osmanlı  İmparatorluğu’nda 20. yüzyılın başında Edirne’den Eskişehir’e, Adapazarı’na, Bursa’ya, Merzifon’a, Amasya’ya, Ankara’dan Adana’ya, Antakya’ya, Gaziantep’e, tüm Trakya ve Anadolu’daki Ermeniler, kent, mahalle ve köy olmak üzere, 2 bin 925 yerleşim yerinde yaşıyordu. Ermeni nüfus, kayıtlara 6 Ermeni vilayeti (Vilayat-i Sitte) olarak geçen Erzurum, Van, Mamüretü’l Aziz, Diyarbekir, Sivas ve Bitlis’te yoğunlaşmıştı.…

Ayşe Günaysu: 1915 kurbanları ve hayat sigortaları

Kendi vatandaşlarını ölüme gönderen devlet, bir yandan onları yalnızca “tehcir” ettiğini iddia ederken, aynı zamanda onların “ölmüş kabul edilmesi gerektiğini, varislerinin bile kalmadığını” gerekçe göstererek, varislerinin parasal haklarına el koymak istiyordu.

Gazetelerde, TV kanallarında, 21-22 Ağustos tarihlerinde yayımlanan haberlerden, ABD’de California Temyiz Mahkemesi’nin, 1915-1916 yıllarında kitleler halinde can veren hayat sigortası poliçesi sahibi Ermenilerin varislerine, sigorta şirketlerine tazminat açma hakkını tanıyan yasayı iptal ettiğini öğrendik.…

Ayşe Günaysu: Diyarbekir’in soykırım zenginlerinden Pirinççizadeler

Ermeni ve Süryani soykırımını anma günü 24 Nisan yaklaşıyor. Ben izleyemedim, anlattılar. İMC TV’de Azı Karar Çoğu Zarar programında Diyarbekir’de sokaktaki insanlara mikrofon tutulmuş ve Ermeniler sorulmuş. İstisnasız hepsi de Diyarbekir’de Ermenilere yapılanları bildiklerini, bundan duydukları üzüntü ve utancı dile getirmiş. Aynı söyleşilerin İstanbul’da, mesela Eminönü’nde yapıldığını düşünün. Böyle konuşan çıkar mıydı dersiniz?…

Ayşe Günaysu: Soykırım, kadın ve ‘Çiyayê Şengalê’

Şengal’de, hâlâ basında IŞİD şeklinde geçen, ama kendilerine verdikleri adla İslam Devleti’nin (İD) yürüttüğü korkunç katliamlar yazılır çizilir ve sosyal medyada dolaşırken, insan soykırımın kadınlar için ne anlama geldiği üzerinde düşünmekten bile kaçarken bulur kendini. Soykırım imha ve yağmadır, evet. Ama soykırım kadınlar için bunun da ötesinde, bundan başka bir şeydir.…

Ayşe Günaysu: Türk solundan saç baş yolduracak manzaralar

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen ardından “güncel” görünmeyecek, ama aslında her daim fena halde güncel olan bir konu, Türk solu. Arkadaşım sayesinde elime geçti, gözümden kaçacaktı. Yön Haber, “Halk Cephesi” olarak anılan, ancak kendilerinin de teslim ettiği gibi ana bileşeni Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi – DHKP-C olan hareketin sözcüsüyle bir söyleşi yapmış. Başlık: “Solda Kürt Milliyetçi Hareketini Eleştiren Bir Tek Biz Kaldık”.…

Ayşe Günaysu: Alfortville, sıcak bir buluşma ve Ekmekçiyan’ın kardeşi

Paris’in Ermeni nüfusunun yoğun olduğu banliyölerden biri Alfortville. Avrupa Ermeni Konseyi’nin (ACE) düzenlediği 2015’e Doğru Perspektifler konulu bir toplantının davetlisiyim. Paris’teki Boğos Nubar Paşa Kütüphanesi’nde bir çalışma yürütmekte olan, Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Talin Suciyan’la birlikte kürsüdeyiz. Karşımızda, (ACE’nin) gençlik örgütünün küçük toplantı salonunu dolduran her yaştan meraklı bir dinleyici topluluğu.…