Tamer Çilingir: 19 MAYIS SOYKIRIMI GÜNÜNÜ BAYRAM OLARAK KUTLAMA AHLAKSIZLIĞINI BIRAKIN!..

Kimileriniz ellerinizde bayraklarla tören meydanlarına koşacaksınız biliyorum. 19 Mayıs’ın anlam ve öneminden bahsedilen konuşmalar yapacak olanları dinleyecek, çoşacaksınız. Bir kez daha ‘’ne mutlu Türküm diyene’’ demenin gururunu hissedeceksiniz. Çünkü bir kez daha yinelenecek aynı hikaye; işgal altındaki topraklarımızı kurtarmak için İngilizlerden ve Osmanlı Padişahı’ndan gizli olarak yıkık dökük bir gemiyle İstanbul’dan Samsun’a giden bir kahramandan, mavi gözlü sarışın Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı’nın nasıl başlattığı hikayesinden dem vurulacak.…

Tamer Çilingir: YAKIŞMIYOR FİGEN YÜKSEKDAĞ HİÇ YAKIŞMIYOR!

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman İl Başkanlığı 1. Olağanüstü İl Kongresi’ne katılan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, ”Halkların Demokratik Partisi’ne karşı geliştirilen dokunulmazlığı kaldırma darbesiyle meclisin itibarı da, meclisin fiili varlığı da tasfiye etmeye yöneliktir” diye başladığı konuşmasında öyle cümleler kurdu ki AKP, CHP veya bir MHP temsilcisi de pekala aynı sözcüklerle aynı cümleyi kurabilir ve izleyicilerince ayakta alkışlanabilirdi.…

Tamer Çilingir: SESLER GELİYOR TARİHİN DERİNLİKLERİNDEN DUYUYOR MUSUN?

Hüzün vardı, yarım hikayelerden artakalan sevdalar vardı, inci damlası yaşlar vardı gözlerinde ölüm yürüyüşçüsü Pontoslu Rumların…
Onları doğup büyüdükleri yerlerden başka bir yere doğru yürümeye zorlayan atlılar, son kişi bu ölüm yolculuğunda düşünceye dek, kırbaçları ile işkence ettiler. Düşenlerin, ölenlerin oracıkta bırakılmasını emrettiler, yürüyüşü devam ettirdiler.
Gece ölmek iyiydi, üzerine bir avuç da olsa toprak serilebilir, gündüz akbabalara yem olunmayabilirdi…
Çetelerin saldırıları olmadan tamamlanan yürüyüşler de, “ecel” ile ölmeye değer sayılabilirdi hatta; kurşun ya da süngü darbeleriyle ve tecavüze uğramadan ölmek…

Ondokuz mayıs bindokuzyüzondokuzdan, bindokuzyüzyirmiüçe kadar böyle öldü onbinlerce Pontoslu Rum, sessiz sedasız…

İki metropolitin iki dudağı arasına sıkışmış olan kaderlerini, bağırlarından çıkan yiğit partizanlar da değiştiremedi.…

Tamer Çilingir: KÜRTLER, ROJAVA’DAKİ HRİSTİYANLARIN KAYGILARINI GİDERMELİDİR

Kasım ayının başında Suriye’nin Haseke vilayetinde Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) ilan ettiği Cezire Kantonu’nda 16 Süryani ve Ermeni kurumu tarafından ortak imzalı bildiri yayınladı.  Bu bildiri Cezire Kantonu’ndaki yönetime ilişkin bazı itirazlara işaret ediyordu. PYD bu bildiriye dair bir açıklama yayınladı ancak ne yazık ki kaygıları gidermeye yeterli değil. Üstten konuşan bir dil ve sonu uyarı ile biten bir açıklama…

HABUR SAVUNMA MUHAFIZLARI KOMUTANI’NA YÖNELİK SUİKAST

Bundan yedi ay önce Habur Savunma Muhafızları komutanı David Antar Gindo’nun bir suikast sonucu öldürülmesine ilişkin yine Süryaniler YPG’e adalet çağrısında bulunmuştu.…

Tamer Çilingir: O BAYRAĞIN NE ALINDA NE DE KIZILINDA BİZİM KANIMIZ VAR SAYIN FİGEN YÜKSEKDAĞ

HDP’nin içinde bulunduğu koşullar açıktır.  HDP’nin parlamenter mücadeleyle Kürt sorununa çözüm arayışı da, bu mücadele içerisinde kimi zaman bazı hassasiyetlere karşı temkinli yaklaşımları da anlaşılırdır.

Kürt kanına susamış haramilerin; ırkçı faşist çeteleri aracılığıyla linçler yaptığı, Kürtlere ait ev, işyeri, dükkan ne varsa yakılıp yıkıldığına tanığız. Ve 100 yıldır yaşanan katliamların, soykırımların müsebbibi devletin bugün tüm bunları bir avuç faşist aracılığıyla yaptığını söylemek ise yeterli değildir.…

Tamer Çilingir: Katledilen 350 bin Pontos Rum’undan haberdar mısınız?

Siyasi Haber: Türk Uluslaşması sürecinde Ermeni, Asuri-Süryani-Keldani, Pontus Rum ve Ezidi soykırımının 100. yılı içerisindeyiz ve henüz geniş halk kesimlerine yayılmasa da Türk toplumunda da bu soykırımlarla yüzleşme çabası var. Bu çabayı, yüzleşmenin boyutunu nasıl buluyorsunuz?

Tamer Çilingir: Bu topraklarda yaşayan ulusların, etnik kimliklerin, inançların 100 yıl önce tek tipleştirilerek kah soykırımlarla kah asimilasyon, inkar politikalarıyla Türk-Sunni Müslüman bir yapıya dönüştürüldüğünü biliyoruz.…

Tamer Çilingir: CEMİL BAYIK’IN ÖVDÜĞÜ KURUCU MECLİS, SOYKIRIM MECLİSİDİR

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık 22 Haziran 2015 Pazartesi günü ANF’ye verdiği röportajda yeni parlamento, ‘‘çözüm süreci‘‘ ve HDP ile diğer partilerin koalisyon sürecine ilişkin nasıl bir tavır almalarına ilişkin görüşlerini belirtmiş.

Yeni parlamento nasıl bir rol ve misyon üstlenmelidir? Sorusuna yanıt verirken Cemil Bayık şöyle bir değerlendirme yapıyor:
‘‘Kuşkusuz yeni seçilen parlamento çok renkli ve zengin bir birleşime sahiptir.

Tamer Çilingir: PONTOS SÜRGÜNLERİ VE MAKRONİSİ CEHENNEMİ

Mübadele Rumların Küçük Asya ve Pontos’dan temizlenmesi amacını taşımaktaydı. Ama en çok da Pontos Rum Soykırımı’nın üzerini örtmek ve dünya kamuoyuna bu konuya dair söyleyecek söz bırakmamayı hedefliyordu. Çünkü Mübadele Anlaşmasına imza atan Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Yunanistan devleti idi. Böylelikle aynı etnik kökene ait Yunanistan bile bu konunun üstünü örtmeyi kabul etmiş ve Türkiye ile böyle bir anlaşmaya imza atmışken, başkalarına zaten ’’laf’’ düşmezdi.…

Tamer Çilingir: 23 Nisan 1920: Hıristiyan mezarlığı üzerine kurulan soykırımcılar meclisi

23 Nisan 1920’de kurulan Millet Meclisi, Osmanlı  Meclis-i Mebusan’ın İstanbul’dan Ankara’ya taşınmasıdır. Meclis, açılış gününde sultan ve halife VI. Mehmet’e bağlılık yemini edilmesiyle yeni binasındaki ilk faaliyetine başlar. Daha sonra resmi tarihin yeniden yazılmasıyla, İstanbul’da bulunan meclis üyelerinin işgalci İngilizlerce tutuklandığını, halk iradesinin (!) işgalcilerce ipotek altına alındığı iddia edilerek, bağımsızlıkçı ilk meclisin açılmasına karar verdiği söylenecektir.…

Tamer Çilingir: SAYIN MUSTAFA KARASU… ARKAMIZDA KİMSE YOK, LOBİCİLİK DE YAPMIYORUZ

Fırat News web sitesinde Beritan Sarya imzasıyla 17 Aralık 2014 tarihinde  KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu ile yapılan bir söyleşi yayınlandı. Mustafa Karasu, son dönemde yaşanan gelişmeleri AKP ile Cemaat’in iktidar kavgası olarak değerlendirdiği söyleşisinde, bizleri bir kez daha hayal kırıklığına uğratan cümleler sarfediyor.

Daha önce Abdullah Öcalan’dan duymuştuk benzer sözleri.…