KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Fırat Haber Ajansı’na verdiği söyleşide, “Fethullahçılar, bu Ermeni Lobisi ve Hristiyanlarla daha fazla ilişkidedirler. Ama ilginçtir, en fazla da Fethullahçılar, Alp-Eren ocaklarıyla bu Hıristiyanlara ve Ermenilere karşı yönelim içerisine girdiler. Bunu da gerçekten çözmek lazım” dedi.
Karasu’nun bu ifadesi, Paris Katliamı’nın birinci yıldönümünde KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat’ın o dönem yine Fırat Haber Ajansı’na verdiği söyleşideki, “Türkiye’de resmî devletin dışında, bir de paralel devletler vardır. Mesela Gülen Cemaati paralel bir devlettir. İsrail lobisi, yine milliyetçi Ermeni ve Rum lobileri, paralel birer devlettir” sözlerini hatırlattı.
Fethullahçılar, Ermeni lobisi ve Hristiyanlar
Mustafa Karasu, AKP’nin son dönemde söylediği tek doğru şeyin, Fethullahçıların AKP iktidarı boyunca faili meçhul cinayetlerde de yer aldıklarını ifade etmesi olduğunu kaydederek, bunun doğru olabileceğini, fakat bu durumun da AKP’nin bilgisi ve desteğiyle geliştiğini ifade ederek şunları söyledi: “Yani Fethullahçılar, bu Büyük Birlik Partisi’ni (BBP) ve Alp-Erenleri kullandılar. Fethullahçılar bu Ermeni Lobisi ve Hıristiyanlarla daha fazla ilişkidedirler. Ama ilginçtir, en fazla da Fethullahçılar, Alp-Eren ocaklarıyla bu Hıristiyanlara ve Ermenilere karşı yönelim içerisine girdiler. Bunu da gerçekten çözmek lazım. Bu yönüyle bazı cinayetlerde Fethullahçıların parmağı olabilir. Bir de tabii komitacı dedik, yani darbeci. Tabii ki bu tür işler yapmış olabilirler. Bunlar ortaya çıkacak.”
Geçen yıl, Bese Hozat’ın açıklamalarının ardından Agos yazarlarının yönelttiği eleştirilerle tartışma büyümüş, Abdullah Öcalan da konuyla ilgili bir mektup yayımlamıştı. Karasu’nun açıklamalarını da Rober Koptaş ve Karin Karakaşlı değerlendirdi.
Rober Koptaş: Bir karar vermek gerek
Anlaşılan, PKK hareketi içinde, bu her şeye muktedir “Ermeni/Hıristiyan lobisi” fikri sandığımızdan çok daha köklü. Bese Hozat’ın tepki çeken açıklamaları ve Öcalan’ın bu konuda düzeltmeye gitmesinden sonra Mustafa Karasu gibi lider kadrosundan bir ismin hâlâ ‘Ermeni, Hıristiyan, lobi’ adlarını böyle birlikte ve düşmanca bir zemine oturtmasından, hareketin Ermenilerin ve Hıristiyanların en azından bir kısmıyla ilgili böyle bir algıyı yerleştirmek istediği sonucunu çıkarmak mümkün. Çünkü artık ağızdan alelacele çıkmış bir söz değil, bir tür ısrar söz konusu. Üstelik burada, hükümetle-devletle yürütülen çözüm sürecinde “ortak düşman” olan Gülen cemaatiyle bağlantı iddiası var ve bu çok çirkin bir ima. İronik olansa, bu cümlelerin, Ahmet Türk’ün “Ermeni, Süryani ve Ezidilerden özür diliyorum” açıklamasıyla aynı hafta gelmesi. Galiba Kürt hareketinin bu iki çizgiden hangisini seçeceği konusunda bir karara varması gerekiyor. Bu da, en temelde, geçmişe dair hakiki bir sorgulamayla mümkün.
Karin Karakaşlı – Birinci kareye dönüş
KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu’nun son dönemde AKP’nin Gülen Cemaati’ne dönük operasyonlarını merkeze alan beyanları, yakın döneme kadar işbirliği yapan, şimdiyse hegemonya mücadelesi içinde olduklarını ifade ettiği iki güce dair Kürt sorunu ekseninde önemli tahliller içeriyor.
Ama konu faili meçhullere geldiğinde Karasu’nun Gülen hareketini ‘Ermeni lobisi ve Hristiyanlarla daha fazla ilişkide’ gösteren bir söylemle, meseleyi eski polemikteki birinci kareye geri döndürdüğünü görüyoruz. Lobi kavramının devletçi tınısı ve muğlaklığı alabildiğine devam ediyor. Üstelik bu kez ‘düşman’ konumundaki ‘Fethullahçılar’la işbirliği anlamı da mevcut. Yönetici konumdaki Karasu’nun, Abdullah Öcalan’ın açıklık getirdiği ve artık yinelenmeyeceği düşünülen lobi kavramını yeniden kullanması, ancak bilinçli bir siyasi tercih olarak yorumlanabilir. Bu tercihin ise halklar arası güven merkezli bir hukuğun tesisine katkı sağlamayacağı açık.
Kaynak: Agos.com.tr