Dağlara nakşedilmiş bir manastır: Saint Georges

Van’ın Bahçesaray ilçesinde 2 bin 400 metre yükseklikte kurulan ve doğa felaketlerine karşı tabya üzerinde yapılan, mimari açıdan da hayranlık uyandıran Saint Georges Manastırı, uğradığı talanlara rağmen restore edilerek tekrardan ibadethane olacağı günü bekliyor.

Ermeniler için önemli bir kent olan Van’da, Ermeni kalıntılarının en yoğun olarak görüldüğü yerlerin başında geliyor. Van’ın Bahçesaray ilçesinde mağaranın oyularak yapıldığı Saint Georges Manastırı aradan geçen yüzyıllara rağmen eski ihtişamını koruyor. Dağlar oyularak yapılan manastır, yapılışı bakımından oldukça önemli bir mimari değer taşıyor. Ağirof Dağı’nın güney yamacında, Ağzı Gedik Geçidi ucunda bulunan manastır, 2 bin 400 metre yükseklikte, sel ve çığ felaketlerine karşı yapılmış bir tabya üzerinde kurulmuş. Van’dan Müküs’e ulaşan tek yol buradan geçtiğinden Hıristiyan-Müslüman pek çok ziyaretçisi bulunan manastır “Pouthkouvank” adıyla anılmış. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmeyen manastırın Arzdrunien Krallığı dönemde kurulduğu tahmin ediliyor.

Manastır British Museum’da bulunan 1317 tarihli bir el yazmasına göre 14. yüzyılda Vastpurakan Krallığı’nın önemli bir okul ve kültür merkezi olarak tanımlanıyor. 15. yüzyılda okul kapandığı, fakat manastırın faaliyetine devam ettiği tahmin ediliyor. Jamatun kısmı 1601’de tekrardan restore edilen, 1915 yılına kadar ihtişamını koruyan ve önemli bir ibadethane merkezi olan Saint Georges Manastırı daha sonra Ermenilere yönelik gerçekleştirilen soykırım ile birlikte tahrip edilmiş, günümüzde ise hazine avcıları tarafından büyük oranda talan edilmiş. Ön kısmının halen sağlam bir şekilde ayakta kaldığı manastır için yöre halkı çağrı da bulunarak manastırın tekrardan restore edilerek Hıristiyan halkı için ibadethane yapılması istiyor.

‘Soykırıma kadar Kürtler ve Ermeniler birlikte yaşadı’

Bahçesaray’ın Hıristiyanlar için önemli yerleşim yerlerinden birisi olduğunu ifade eden DBP’li Bahçesaray Belediye Meclis üyesi Ehdinur Elbir, Bahçesaray’da Ermeni Soykırımı’na kadar Kürt halkı ile Ermenilerin birlikte barış ve kardeşlik içerisinde yaşadığını belirtti. Elbir, “Ermeni Soykırımı’nın ardından özellikle kilise ve manastırların gerek sistem gerekse de hazine avcıları tarafından büyük bir tahribata uğratıldı. Bölgemizde bulunan kilise ve manastırlar çok önemlidir. Bu manastırlar ve kiliseler tarihi ve kültürel zenginliklerimizdir. Buralara sahip çıkmak asli görevimiz olması gerekiyor. Dini açıdan da kiliseler ibadet yerleridir ve ibadet yerleri de kutsal mekanlardır” dedi.

‘Manastır tekrardan restore edilsin’

Manastırın yöre de Geliya Dera Arincê olarak bilinen önemli bir manastır olduğunu dile getiren Elbir, manastırın yapılışı itibari ile oldukça modern bir yapı olduğunu söyledi. Manastırın üst taraflarında Hıristiyan alemine büyük emekleri olan kişilere ait mezarın olduğunu ifade eden Elbir, “Biz hem buradan Hıristiyan cemaatine hem de devlete sesleniyoruz. Bu manastırın restoresinin yapılarak tekrardan eski ihtişamına kavuşmasını talep ediyoruz. Hıristiyan alemini de ilçemize davet ederek bu güzellikleri görmelerini istiyoruz” dedi.

BEDRAN BABAT / İDRİS YILMAZ

Kaynak: diclehaber.com