Garbis Altınoğlu – Hristiyan Kıyımının Türkiye’ye Verdiği Zarar (2)

Anadolu’nun, bağırlarında kapitalizmin daha fazla gelişmiş olduğu ve Avrupa’nın demokratik ve aydınlanmacı havasından daha fazla etkilenmiş olan Hristiyan halklarına uygulanan sürgün ve kıyımın rakamlarla ölçülmesi zor, ama son derece önemli bir başka olumsuz sonucu daha olmuştur. Kısa erimde Kıvılcımlı’nın sözünü ettiği “yararlı sonuçları” doğurmuş olsa da yaşanan trajik olaylar orta ve uzun erimde Türkiye’nin siyasal ve kültürel gelişmesi açısından çok zararlı olmuştur.…

Ragıp Zarakolu: ‘Ermeni’si olmayan aşirete aşiret denmez!’

Ağabeyim Atanur mimardı, askere gittiğinde birlikte paylaştığımız oda bana kaldığı gibi karanlık odası ve rolleiflex fotoğraf makinesi de bana kaldı. Hani şu tepeden bakılan, kare olarak görüntüyü alan nitelikli fotoğraf makinesi. 5 yıl eş durumundan dolayı Almanya’da de facto sürgün kalan ablamın hediyesiydi ona. Geçen gün konuşurken, “Senin de ülkeye gelememe durumun da beş yılı doldurdu” dedi.…

Taner Akçam: “İlk gece hakkı” tartışmasına dair

20 Nisan 2021’de Gazete Duvar’da yayımlanan bir söyleşi sırasında kullandığım “Kürt ağaları, evlenen Ermenilerin ilk gece hakkına sahiplerdi” ifadesinin, söyleşi sırasında aktardığım başka pek çok fikrin içinden koparılarak, şahsıma karşı ağır ifadeler ve hakaretlerle körüklenen bir saldırı kampanyasının aracı haline getirildiğini büyük bir üzüntüyle izliyorum. Yine bu saldırgan kampanya sırasında çoğu internet üzerinden kolaylıkla ulaşılabilecek kaynaklara bile bakma zahmetine katlanılmadığını ve bu kaynakların bilinçli bir biçimde tahrif edildiğini de gözlemlemekteyim.…

Sait Çetinoğlu: Bedirhanilerden Hamidiye Komutanları Haydaranlara İnsanlık Dersine Dairdir

İstanbul Belediyesi Kütüphanesinin tozlu raflarında bulunan  bir belge dönemine ışık tuttuğu gibi, birçok bakımdan önem taşıyor:

Birincisi, Mektup, dilinden anlaşıldığına göre 1908 sonrasında II. Meşrutiyetin başlarında yazılmış. Mektup, Kürtler arasında prestijli bir aile efradının önde gelenleri tarafından yazılmış, tek tek  mühürlenmiş ve Haydaran Aşiretinin reisi Hüseyin Paşa’ya, Adilcevaz ile Erçiş’deki  Haydaran aşireti reislerinden Emin Paşa ile Demir Paşa’ya gönderilmiştir.…

İra Tzourou: Lavrion maden ocakları “Βiz burada bir alaşımız”

Konstantin Kavafis, Helenistik çağın Urfa şehri hakkında şöyle yazmıştı: “Biz burada bir alaşımız, Asuriler, Rumlar, Ermeniler, Medler”.

Lavrion, yaklaşık olarak 19. yüzyılın ortasında Yunanistan’ın endüstriyel modern kimliğinin simgesi haline geldi. Tarihi özellikleriyle endüstriyel madencilik ve metalurji faaliyeti, yüzyıllar süren büyük sessizlikten sonra bölgenin maden zenginliklerinin farkına varan Fransız ve İtalyan şirketler tarafından, Avrupa ve Amerika’nın en gelişmiş madencilik-metalurji merkezleri ile temasa geçerek Lavrion’da Yunanistan’ın sanayi devrimini yarattı.…

Parçalanan Devrim Düşleri: Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde Hürriyetten Şiddete

Jadaliyya (J): Sizi bu kitabı yazmaya iten ne oldu?

Bedross Der Matossian (BDM): Geç Osmanlı dönemi tarihine her zaman ilgim olmuştu, özellikle de 2. Abdülhamid (1876-1909) ve İkinci Meşrutiyet (1908-1918) dönemlerine. Geçmişte bu döneme ilişkin bilimsel çalışmaların çoğu hâkim yönetici elitin/siyasi merkezin perspektifinden doğru yazıldı. Hâkim olmayan grupları da dahil ederek dönemin daha geniş bir tablosunu veren yeni çalışmaları ancak son on yıldır görebiliyoruz.…

Ümit Kardaş: İttihat ve Terraki’den bu yana yasama-yürütme ve iktidar-muhalefet ilişkisi

II.Meşrutiyet, siyasal pratiğinde milletin ve temsilcilerinin bir yükselişi anlamına gelmemiştir. Önce hâkim parti, sonra da fiilen tek parti durumundaki İttihat ve Terakki baskı ve terör yöntemleriyle ve kısmen de ordu desteğiyle muhalefeti sindirmiş, ülkenin siyasal kaderini komplocu yöntemlerle belirlemiş, parlamento dışı müdahalelerle iktidar değişikliklerine gidebilmiştir. Bu durumda, meclis ve hükümet, İttihat ve Terakki karşısında gitgide silinmiş, partinin Merkez-i Umumisi siyasal sistemin gerçek karar organı durumuna yükselmiştir.…

Tomas Çerme: ASURLAR

Ülke veya ulusların tarihi incelenirken, geçirilen sürecin belli bir dönemin veya sürecin sabit bir döneminden itibaren değil, bilinen en eski tarihi belgelere dayanarak ve filolojik araştırmalarla saptamak gerekir. Bu belgeler arkeolojik araştırmalarla elde edilen kültür ve uygarlık buluntuları çivi veya hiyeroglif yazılı tabletler kaya yazıtları ile çağdaş bilim adamlarının eserleridir. Arkeolojik araştırmalarla elde edilen kültür ve uygarlık ürünleri eski halkların geçirdikleri aşamalarla günümüzdeki yaşam şekli arasında bağlantıyı sağlayabildikleri için önemlidir.…

Alin Ozinian: Türkiye’de Ermenistan’ın ilk resmi temsilciliği 1918’de açıldı

12 Aralık’ta Azerbaycan ve Ermenistan, karşılıklı olarak Dağlık Karabağ’da 9 Kasım’da imzalanan ateşkes anlaşmasının ihlâl edildiğini duyurdu. Hadrut yakınlarındaki sınır hattının devamındaki bölge hareketli. Ermenistan, Azerbaycan’ın bu bölgeye giriş yapmaya çalıştığını savunuyor. Azerbaycan ise Ermenistan’ın bölgeden çekilmediğini, silah bırakmadığını. Çatışmanın ardından bölgeye konuşlanan Rus barış gücü, geniş çaplı bir çatışma yaşanmadığını açıklasa da, hareketlenmenin nereye evrileceği hala soru işareti.…

Serdar Korucu: Sertellerin hatıralarında Ermeniler ve Kürtler

Sabiha-Zekeriya Sertel çifti tartışmasız Türkiye basın tarihinin en önemli kalemleri arasında yer alıyor. Onları dönem içinde farklı bir konuma yerleştiren, Tan gazetesinin “Sovyet dostluğu ve faşizm düşmanlığı” gütmesiydi. Zekeriya Sertel’e göre, “Sovyet dostluğu” Mustafa Kemal’in bıraktığı mirastı ve hayattayken “sık sık basına Türk-Sovyet dostluğu konusunda yazılar yazmak için direktifler” vermişti. Sertellerin gazetesi Tan ise yıllar sonra bu nedenle hedef alınacaktı.…