Abdullah Demirbaş’ın tahliyesi talep ediliyor

Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, Diyarbakır Sur eski Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ın derhal tahliye edilmesi talebiyle Ankara’da eylem düzenledi.

Cezaevlerinde yaşanan sağlık sorunları ve hasta hükümlülerin tutukluluk hallerinin sağlık sorunlarından ötürü devam ettirilemeyeceğine dikkat çekmek ve kamuoyunda bu yönde duyarlılık sağlamak amacıyla her hafta eylem düzenleyen Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, 66’ncı kez düzenlediği eylemde, aralarında Abdullah Demirbaş’ın da bulunduğu hasta hükümlülerin derhal tahliye edilmesini talep etti.

Ankara’daki Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde düzenlenen eyleme, çok sayıda insan hakları savunucusu, yazar ve akademisyenin yanı sıra, Abdullah Demirbaş’ın kızı Berfin Demirbaş da katıldı.

“Tutukluluk, Abdullah Demirbaş için ölümcül risktir. Abdullah Demirbaş tutuksuz yargılansın” yazılı pankartın açıldığı eyleme, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi’nden Dr. İsmail Beşikçi, Doç. Dr. Fikret Başkaya ve Sait Çetinoğlu da katılarak destek verdi.

“Hükümet, hasta mahpusları ölüme terk ediyor” başlığıyla yapılan açıklamada, seçim süreçlerinde hükümet yetkililerinin hasta mahpuslara ilişkin vaatlerde bulunduğu, fakat bu yönde somut hiçbir adım atılmadığı vurgulandı.

“ABDULLAH DEMİRBAŞ’IN TUTUKLULUĞU ÖLÜMCÜL RİSK TAŞIYOR”

8 Ağustos 2015’te tutuklanan Abdullah Demirbaş’a sağlık sorunlarından ötürü geçen hafta iki kez acil sağlık müdahalesinde bulunulduğu belirtilen açıklamada, Demirbaş’ın tutuksuz yargılanmak üzere derhal tahliye edilmesi talep edilerek şunlar kaydedildi:

“Kamuoyunda ilk olarak, ‘çok dilli, çok kültürlü belediyecilik’ uygulaması nedeniyle görevden alınıp tutuklanmasıyla tanınan Diyarbakır Sur ilçesi eski Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, bu kez başka bir gerekçe ile tutuklandı ve sağlık durumu dikkate alınmadan tutuklu yargılanıyor.

Abdullah Demirbaş’ta, ‘kalıtımsal kan pıhtılaşması’ hastalığı nedeniyle kollarında ve bacaklarında tromboz, şişlik, yürüyememe hali, oluşan pıhtının bulunduğu yerden kopup akciğere gitmesi sonucu oluşan akciğer embolisi, buna bağlı nefes darlığı, öksürük ve göğüs ağrısı ile karakterize bir tablo oluşuyor. Bu tablo bazen ölümcül olabiliyor. Embolinin kalp veya beyinde oluşması halinde ise kalp veya beyin enfarktüsü oluşabilir.

Abdullah Demirbaş son bir haftada iki kez acile kaldırıldı. İlk tutuklandığında onun için yapılan ulusal ve uluslararası kampanya sonucu, sağlık durumu ve adli tıp raporları dikkate alınarak serbest bırakılan Demirbaş’ın tutuklu kalması ölümcül risk taşımasına rağmen avukatlarının tutuksuz yargılanma talebi reddedildi. Tutuklanma sebebi ise henüz avukatına ve kamuoyuna açıklanmadı.”

TUTUKLAMA FURYASI VE HAK İHLALLERİNDE ARTIŞ

Diyarbakır ve Cizre başta olmak üzere, ülkede yaşanan savaş ortamından cezaevleri ve yargı kurumlarının da etkilendiği belirtilen açıklamada, eski ve yeni seçilmiş kişilere yönelik tutuklama furyasının yeniden başladığı, cezaevlerindeki psikolojik, fiziki baskı ve işkencelerin ivme kazandığı ve keyfi sevklerle hak ihlalleri yaşandığı belirtildi.

İnsan Hakları Derneği verilerine göre, 282’si ağır olmak üzere cezaevlerinde ya da kamu hastanelerinin mahpuslar için ayrılan bölümlerinde 721 ölümcül tehlike altında olan hasta mahpus bulunduğu kaydedilen açıklamanın hak ihlalleri bölümünde şu ifadeler yer aldı:

“Savaş koşullarının etkisini gösterdiği yerlerin başında hapishaneler, yargı kurumları geliyor. Yeniden eski-yeni seçilmiş kişilere yönelik tutuklama furyası, hapishanelerde sevkler, sürgünler, gece baskınlarıyla aramalar, çıplak arama işkenceleri, hastanelere sevk isteyenleri sevk etmeme, randevusu olanları doktora götürmeme, kadın ve çocuk koğuşlarında dayak, işkence, tecrit içinde tecrit uygulamaları, “vaka-i adiye”den olaylar. Hastane sevkine gidenlere de kelepçeli-zincirli muayene-tedavi, asker-gardiyan eşliğinde muayene dayatmaları devam ediyor.

Arada bir, kamuoyu baskısı karşısında, “hapiste ölmesin” diye tek tük bazı hasta mahpuslar, ölüme beş kala tahliye edilse de, hasta mahpusların “fiili rehine” ya da “yargısız idam mahkûmu” olma durumu devam ediyor.”

HÜKÜMETE YÖNELİK SOMUT TALEPLER DİLE GETİRİLDİ

Türkiye’nin de yükümlü olduğu uluslararası İnsan Hakları sözleşmeleri gereği, devletin cezaevlerindeki tüm hükümlülerin can güvenliğini korumakla sorumlu olduğu hatırlatılan açıklamada, şunlar talep edildi:

“Kelepçeli-zincirli muayene ve tedavi, asker-gardiyan nezaretinde muayene son bulsun.

Hapishane koşullarında tedavi edilemeyen bütün hasta mahpuslar derhal serbest bırakılsın. Bunu engelleyen bütün yasal ve fiili engeller kaldırılsın.

Hapishanelerde 24 saat doktor ve acil durumlar için ambulans hazır bulundurulsun.

Hapishanede doktora, hastaneye ulaşma önündeki bütün kısıtlamalar kaldırılsın.

Sürekli hastalık üreten, var olan hastalıkları ölümcül hale getiren, bir ‘insan çürütme sistemi’ olan tecrit son bulsun, başta F Tipi cezaevleri olmak üzere hücre sistemine dayalı hapishaneler kapatılsın.

Hasta mahpuslar derhal serbest bırakılsın.”

“EL NUSRA’YA TESLİM EDİLEN KOBANİLİLERDEN HABER ALINAMIYOR”

Açıklamada ayrıca, Kobani’den Türkiye’ye getirilen yaralılara da değinildi. Kobanili Vedat Dağ ile İzzet Müslüm’ün durumuna ilişkin bilgi aktarılan açıklamada şunlar kaydedildi:

“Normalde doktor kontrolünde, hastanede olması gerekirken mide ameliyatı olmuş, midesinde kelepçe takılı haldeki Kobanili İzzet Müslüm El Cumo Sincan, F-2 Tipi hapishanesinde tutuluyor.

Kobani’de yaralanıp devletin verdiği kimlik belgesiyle Ankara’da tedaviye getirilen yaralılar, büyük bir algı operasyonu eşliğinde tedavi için kaldıkları Eğitim-Sen Misafirhanesi’nden gözaltına alınıp mahkemeye çıkarılmış, ‘suçsuz’ oldukları için mahkemece serbest bırakılanlardan beşi, “Yabancılar şubesinden bırakılacaklar” denip daha sonra da, “Kobani’ye geri göndereceğiz” denerek El Nusra çetelerine teslim edilmişti. Bunların akıbeti hakkında henüz kamuoyuna bir bilgi verilmiş değil. Onlardan durumu en ağır olanı, yürüyemeyen, felçli olan Vedat Dağ, şu an Sincan F Tipi Cezaevi’nin ‘kampus hastanesinde’ tutuluyor. Yaşlı annesi de ona bakmak için, onunla beraber Sincan Fi Tipi Kampüs Hastanesi’nde ‘fiilen tutuklu’ bulunuyor.”

Hrant Kasparyan

Kaynak: demokrathaber.net