KİĞI KAZASI

Belge No 119

NAZARET POSTOYAN’IN, ERZURUM SANCAĞININ KİĞI KAZASINDA­Kİ ERMENİ KÖYLERİNİN KATLİAMLARIYLA İLGİLİ NOTLARI

17 Nisan 1917, Karin

Kedername

Khordzyan (Kiğı) bölgesindeki 48 köyün tarihi, geleneksel tasviri ve 1914 [1917’ye kadar] tarihlerindeki kanlı olaylar.

(Yazan, Nazaret Postoyan, Kiğı’nin Khubs köyünden, Umudum köyünde bulunan Moskova Ermeni Komitesi’nin açtığı göçmen yetimhane-okulunun başöğretmeni).

Önsöz

“Rakel oğluna ağlıyor ve teselli bulamıyordu’’’

1895 ve 1914-1917 tarihleri, biz Ermeniler için sanki felaket ve kanlı olaylar yılları olmuştur. Peygamber Yeremia ve Ermeni dram sanatçıla­rı gibi, hemen her Ermeni bir dram sanatçısına dönüşüp denizler, ok­yanuslar, dağlar, vadiler aşarak, ülkeden ülkeye dağılarak kayıp baba­larını, annelerini, çocuklarını ve sevdiklerini aramak istiyor, evlatlarına ağlıyor ve teselli bulamıyorlar. Ben de aynı darbeyle vurulmuş olarak, 26 Haziran 1916’da Amerika Birleşik Devleti’nden yola çıktım. Okya­nuslardan, Kuzey Denizi’nden geçip Îsveç-Norveç’in Kristintay şehrin­den, Finlandiya’dan geçerek Tifliz’e geldim ve ardından Karin şehrin­den harabe halindeki vatanımı görme arzusuyla Kıği’ye gittim. “Garip Ermeni için vatan kutsaldır.” Bir zamanların gelişmiş, güzel Khordzyan bölgesini aynı düzeyde görebilecek miydim?.. Ah, ah, yanılmışım; yıkık ve virandı her bir Ermeni köyü, harabeleri üzerinde ağıt söyleyen bay­kuşların meskeniydi… Bu kedemamemin sayın okuyucularının basit ve süslemesiz edebi dilimizden ve bazen yerel kelimeler kullanmamızdan dolayı bağışlayacaklarından eminiz. Öncelikle itiraf etmem gerekir ki, ben yüksek üniversitelerde eğitim almış değilim; İkincisi, her zaman için halkın kullanmış olduğu dili daha fazla sevdim; üçüncüsü ise, çocuklu­ğumdan beri Ermeni halkının ananelerini, köylerin, şehirlerin isimlerinin nereden kalmış olduklarını vs. vs. araştırmayı sevmişimdir. Bu yüzden, tüm Kıği’nin sırf Ermenilerle meskûn 48 köyü hakkında ayrı ayrı kısa bir şekilde okurlara bilgi vermek ve akabinde çapulcu Türk hükümeti tarafından uygulanan 1914 [1917’ye kadar] yıllarının kanlı ve feci olay­larına, Ermeni katliamı ve tehcirinin Ermenileri imha siyasetine geçmek istedim. Belirtilen köyleri şahsen ziyaret ettim ve hayatta kalan şahıslar­dan katliamın ayrıntılarını derledim. İsimleri diğer sayfadadır.

/Kiğı ve çevresinin katliamları hakkmdaki ayrıntıları, aşağıda belir­tilen hayatta kalmış insanlardan derlemiş olup, her şeyi kontrol ettikten sonra kâğıda döktüm.

1. Vahan Postoyan, Khubs köyünden, 35 yaşında.

2. Sırabion Postoyan, Khubs köyünden, 30 yaşında.

3. Melkon Koçoyan, Khubslu, 36 yaşında.

4. Bağdasar Ter Karapetyan, Khubslu, 37 yaşında.

5. Karapet Ter Karapetyan, 21 yaşında, Khubslu.

6. Sargis Davdikyan, Khubslu, 35 yaşında.

7. Khoren Çırkhoyan, Khubslu, 35 yaşında.

8. Hakob Çilingiryan, Khubslu, 45 yaşında.

9. Abgar Khuloyan, Khubslu, 34 yaşında.

10. Annig Mırçoyan, Khubslu bir kadın, 48 yaşında.

11. Mariam Mırçoyan, Khubslu, 40 yaşında ve oğlu Vardges, 10 ya­şında bir çocuk.

12. Armenak Hekoyan, Khubslu, 25 yaşında.

13. Gunkianos Soğoyan, Sagadzor köyünden, 35 yaşında.

14. Hambardzum Ohanyan, Sagadzor köyünden, 25 yaşında.

15. Sargis Ohanyan, Sagadzor köyünden, 32 yaşında.

16. Galust Paronyan, Sagadzor köyünden, 38 yaşında.

17. Georg Paronyan, Sagadzor köyünden, 32 yaşında.

18. Poğos Paronyan, Sagadzor köyünden, 25 yaşında.

19. Yeprem Sargisyan, Arindz köyünden, 22 yaşında.

20. Sargis Sirakanyan, Arindz köyünden, 30 yaşında.

21. Toros Reisyan, Dinek köyünden, 35 yaşında.

22. Khaçatur Bızbızyan, Arek köyünden, 25 yaşında.

23. Tigran Zarayan, Arek köyünden, 28 yaşında.

24. Mambre Sırapyan, Osnag köyünden, 20 yaşında.

25. Mesrovb T[er] Zakaryan, Aboğnag köyünden, 21 yaşında.

26. Martiros Ter Vardanyan, Arek köyünden, 35 yaşında.

27. Martik Çuloyan, Dsermak köyünden, 30 yaşında.

28. Nişan Khaçaturyan, Abevank köyünden, 28 yaşında.

29. Misak Kantoyan, Khubs köyünden, 27 yaşında.

30. Hovhannes Abikyan, Akrag köyünden, 45 yaşında.

31. Hovhannes Khızoyan, Hakısdun köyünden, 50 yaşında.

32. Khaçadur Cantimuryan, Hakısdun köyünden, 50 yaşında.

33. Poğos Karapetyan, Çareg köyünden, 45 yaşında.

Kiğı-Kasaba (Khordzyan)

1. Kiğı-Kasaba: Karin vilayetinin kaymakamlık makamının bulundu­ğu bir şehri olup, Karin’in 48 saat güneybatısında bulunmaktaydı. Yerel Ermeni dinî önder, bazen doğrudan Konstantinopel Patrikliğine, bazen de idari açıdan Karin dinî önderliğine tabi olmuş, Türk hükümetinin IV. Ordusu’nun redif askerlerinin merkezi olmuştur.

Kiğı-Kasaba, Karagan Vadisi’nin yamaçlarında kurulmuş, doğu, batı ve kuzey istikametlerinden küçük dağlarla çevrilmişti; güney isti­kametinde ise, Yeprat Nehri’nin bir kolunu teşkil eden büyük Kiğı Nehri [Peri Suyu] geçmekteydi. Kiğı-Kasaba’nın suyu son derece bol, berrak ve temiz olup, Türklerin Kelek Deresi olarak adlandırdıkları Karagan Vadisi’nden çıkmaktadır. Bu vadinin yukarısında sayısız mağara vardır ve bunlar bir zamanlar demir madenlerinin çıkarılması sonucunda oluş­muşlardır. Kıği’nin dağlarının büyük bir kısmında zaten demir madeni vardır.

Khordzyan (Kiğı) bölgesi, sık ormanları, makiliklerinin güzel konu­mu ve av için son derece uygun dağlarla çevrili olması – ceylan, dağkeçisi, lama [ Anadolu topraklarında lama yaşamamaktadır. Burada hangi hayvandan sözettiği anlaşılmamaktadır, ç.n.], her türlü av kuşu, yabani hayvanlardan ayı, kurt, tilki, kunduz vs.- ile bir zamanlar, bizim Ermeni Arşakuni kralları ve beylerinin yazlığıydı.

Kiğı-Kasaba’nın kuzeydoğu tarafında, çeyrek saat uzaklıkta bulunan eski bir kale, dağın doğal yükseltisinin tam tepesinde kurulu olup, bu­radan kasabayı dört yandan savunmak mümkündür. Bu kale, bizim Arşakuni beyleri tarafından inşa edilmiş olmakla birlikte, kalenin burçları veya eski duvarlarında herhangi bir yazıt bulunmamaktadır. Tüm Kiğı- Khordzyan bölgesinin köyleri ve tarihî yerlerinin ayrıntılı verilerinin bu­lunduğu Hokıstun köyünden Abar Surp Karapet Manastırı’nda bulunan ve parşömene yazılı, elyazması büyük Haysmavurk (2) elimize geçseydi, konuyla ilgili kayıtlara ve ayrıntılı bilgilere sahibi olabilirdik, fakat bu son olaylarda o da kayboldu.

Kiğı-Kasaba, 500 haneden oluşan (2.000) sırf Ermeni nüfusa ve Türk-Kürt karışık 250 haneye sahipti. Türklerin mahallesi ayrıydı. Res­mî hükümet binası ve Ziraat Bankası, kasabanın güneydoğu kısmında, Ermeni mahallelerinin ve çarşının alt kısmı ile Türklerin mahallelerinin ortasında kurulmuştu. Kıği şehrinin Ermeni ve Türklere ait tüm binaları, amfiteatr (3) şeklinde kurulmuştu. Tüm mahallelerde su boldu. Yerli Ermeni halkın hemen tümü zanaatkârdı ve ticaretle uğraşıyordu. Kunduracılık, sepicilik (4), terzilik, silahçılık, demircilik, marangozluk, nalbantlık, rakıcı­lık, tenekecilik, ipek böcekçiliği, değirmencilik, heykeltıraşlık, duvarcı­lık, taşçılık, boyacılık, fotoğrafçılık, saatçilik vs. vs. Her türlü zanaat ve ticaret gelişmişti. Kıği, ticaret ve yerel kullanım için gerekli hemen her çeşit hammaddeyi üretmekteydi. Meyve üretimi açısından çok geri kal­mıştı; dut, pestil, kuru üzüm vs. vs. Palu ve Harput’tan getiriliyordu, fakat halk son zamanlarda hatalarını anlayıp meyve ve bağ dikme peşine düştü.

Yerel üretimler, genellikle gaz (5) reçinesi, köküne şıreş denen ve üze­rindeki filize yerel dilde eğin dedikleri, yağ ve yumurtayla tavada pişirip çok lezzetli bir yemek hazırladıkları şırez (6) (çiriz), sepicilikte kullanılan mıjğu (meşe ağaçlarının üzerinde olur), sumak, keçi, koyun, tilki, sansar ve su samuru derileri, ayrıca yerel şartlara göre koyun, keçi, sığır, katır ve at yetiştiriliyordu. Kıği halkı, yolların ulaşılmaz olmasından ötürü ya­lıtılmış olmasına rağmen, halkın büyük bir bölümü 1860-1870 yıllarında Konstantinopel ve farklı yerlere gurbete gidiyordu. Fakat Ermeni Bir­leşik Demeği 1870’lerde Kıği-Kasaba ve Khubs köyünde birer ilkokul açınca, bölge halkı on beş yıl içinde bilinçlendi; eğitim ve kültür kurum­lan, demekler ve cemiyetler oluşturdu. Zanaatkârların ve tüccarların sa­yısı arttı ve böylece hem şehirli, hem de köylü Ermeniler arasında yıkıcı gurbet hastalığı azalıp eğitim, kültür ve ahlak seviyesi hayli yüksek bir dereceye ulaştı.

Kiğı-Kasaba’daki 500 hane Ermeni’den 100 hanesi Ermeni Protes­tan’dı. Apostolik Ermenilerin iki mahallesinde, Surb Sargis ve Surb Ha- kob adında iki tanınmış kilise, büyük bir okul ve kızlar için bir okul, kar­ma anaokulu ile üç küçük şapel vardı. Protestanların ise, bir ilkokulu ve dinî ayin mekânı vardı. Apostolik ve Protestan Ermeniler eğitim, kilise ve milli konularda birbirlerine son derece sevecen yaklaşıyorlardı.

Kiğı-Kasaba’nın 2.000 Ermeni nüfusundan ancak 200 kişi Amerika ve daha başka ülkelerde bulunuyordu. Geriye kalan 1.800 kişiden hayat­ta kalan sadece 20 kişi bulmak mümkündür. Kalan 1780 kişi tamamen katledilmiş ve tehcir bahanesiyle, tanınmış ve zengin tüccarlar seçilip, tüm bölgenin dinî önderi olan Rahip Geğam Tevekelyan’la (7) birlikte Palu bölgesinin Tepe köyü yakınlarında, Palulu Zeynelzade’nin evinde acıma­sızca katledilmişlerdir. Ayrıntıları, bu kedemamemin katliam ve tehcir listesinde görmek mümkündür. Şehrin tüm tüccarlarının dükkânları ve şehir ahalisinin evleri ve mülkleri, 1915 (8) yılındaki feci katliam esnasında yakılıp yıkılmıştır. Bir zamanlar gelişmiş bir yer olan büyük Kıği-Kasaba, günümüzde kül yığınına dönmüştür. Buradan geçen biri, burada yüz yıl kimsenin yaşamadığını sanır…

Kiğı-Kasaba hakkında şimdilik bu kadar yeterlidir, devamını, sırası­na göre, daha sonraki sayfalara bırakmaktayız.

2. Çıbır köyü: Kıği-Kasaba’dan yarım saat uzaklıkta, güneybatı yö­nünde bulunmaktadır. Köyün konumu ovalıktır, 100 hane Ermeni nüfusa sahip olup insan sayısı 1.100’dür. Surb Astvadsadsin adındaki kilisele­ rine hemen her gün köylerden ziyaretçi gelmektedir. Köyün okulu kili­seye bitişik olup, masrafları aynı köyün halkı ve eğitimsever demekleri tarafından karşılanmaktadır. Çıbır köyünün (1.100) nüfusunun yaklaşık 200 kişisi Amerika ve farklı ülkelere gurbete gitmiş, 900 kişi katledilmiş ve bir kısmı sözde tehcire gönderilmiştir. Tehcire gönderilenlerin yüzde 90’ı da zaten Kiğı’dan Balu’ya giden yol üzerinde katledilmiştir. Halkın evleri ve binaları, Kığili Zeynelzade Mustafa eliyle yakılmış ve yıkılmış­tır. Günümüzde hiç yaşayanı yoktur. Kilise 500-600 altın kadar nakit para ile tarla ve meşelik gibi bazı mülklere sahipti. Aynı köyün Ermeni nüfusu, büyük oranda tarımla uğraşmaktaydı. İyi gelire sahip olup, çok azı tica­retle uğraşmaktaydı. Köyün kilisesi ve okulu yıkılmış, binalar tamamen yakılmıştır. Bu yüzden, halkın bulunmadığı bir mekânı, baykuşların mes­keni haricinde nasıl adlandırabiliriz?

3. Khazi veya Gazi köyü: Çıbır köyünün tam güneybatısında, çey­rek saat uzaklıkta bulunmaktadır. 400 nüfuslu 40 hane Ermeni ve 150 nüfuslu 20 hane Türk ahalisi vardır. Düz ve küçük bir tepenin üzerinde kurulmuştur. Bir kilisesi ve küçük bir okulu vardır. Kilisenin papazı bu­lunmayıp, gerekli olduğu durumlarda kasaba veya Çıbır’dan din adamı gelmektedir. Halkın eğitim düzeyi henüz çok geri kalmıştır. Bu köyün halkı tarımla uğraşıp hepsi de garibanlık ve zaruret içinde debelenmekte­dir. 1915 yılının feci ve kanlı olaylarından hiç kimse kurtulamamıştır. Bu köyün tüm Ermeni ahalisinin Kürt Kulıkan köyünde katledilmiş olduğua birçok kişi şahit olmuştur.

4. Ağpızut köyü: Kasabadan bir saat uzaklıkta, tam güneyindedir. Doğu ve güney tarafından Yeprat Nehri’nin bir kolunun geçtiği düz bir ovada kuruludur. 600 kişiden oluşan 60 hane Ermeni nüfusa sahiptir. On hane Türk vardır. Bir kiliseleri ve küçük bir ilkokulları vardır. Halkın büyük bir kısmı tarımla uğraşıyordu; duvarcı, taşçı, marangoz vs. vs. gibi bir kısım da zanaatkâr vardı. Bu köyün Ermeni nüfusundan yaklaşık 50 kişi Amerika, Bulgaristan ve daha başka yerlere gurbete gitmiş, kalan 600 kişiden 550’si ise 1915 katliamı ve tehcirine mahkûm edilmiştir. Gü­nümüzde köyde ne insan, ne de binalardan bir zerre kalmıştır. Sadece kül yığınları ve yıkıntılar…

5. Çumakh köyü: Kiğı-Kasaba’nın güneybatı tarafında, bir buçuk saat uzaklıkta, Seyit Khasım denilen dağın eteğinde ve bol suludur. Halk ge­nellikle hayvancılık ve tarımla geçinmektedir. 30 haneden oluşup, 200 Ermeni nüfusa sahiptir. 15 hane de Kürt vardır. Küçük bir Apostolik kiliseleri ve küçük bir okulları vardır. Halkın entelektüel seviyesi çok geri kalmıştır. Tarihî açıdan söyleyecek fazla bir şeyimiz yoktur. Bu kö­yün Ermenilerinden iki aile ve yaşlı bir adam kurtulmuş, kalan 198 kişi, 1915 ’te tamamen katledilmiştir.

6. Ölmeç köyü: Kiğı-Kasaba’nm güneybatısında, iki saatlik mesafe­dedir. 30 hane Ermeni, 20 hane de Türk ve Kürt nüfusa sahiptir. Erme- nilerin sayısı 250’dir. Bir küçük kiliseleri ve küçük bir okulları vardı ve bunların masraflarını yerel dinî önderlik karşılıyordu; papaz ve din adam­ları kasabadan geliyordu. Halkın hemen hepsi çiftçi ve çobandı. Eğitim açısından çok geri kalmışlardı. Bu 1915 katliamı esnasında, son zaman­larda ölen deli bir kadın haricinde, hiç kimse kurtulamamıştır.

7. Akibevank köyü (Abevank): Kıği-Kasaba’dan bir buçuk saat uzak­lıkta, güneybatı yönünde, Sivri denilen dağın eteğinde kurulmuştur. 400 kişi kaydıyla 40 hane Ermeni Apostolik ve 20 hane Türk ve Kürt bulun­maktaydı. Halk tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktaydı. Küçük bir kilise­leri ve ona bitişik olarak küçük bir okulları vardı. Okulun masrafları pat­rikhane tarafından karşılanmaktaydı. Bu son 1915 felaketi olaylarından sadece bir kadın ve bir genç kurtulabilmiştir. Yaklaşık 30 kişi de Ame­rika’da yaşamaktadır. Demek ki, 360 kişi kaybedilmiştir. Evler yakılmış ve yıkılmıştır.

8. Hoğas köyü: Kıği-Kasaba’nm güneybatı istikametinde, iki saat uzaklıkta, düz bir vadinin ucunda kurulmuştur. 1995 kişiden oluşan 150 hane Ermeni ile en pis davranışlara sahip, 60-70 kişilik 15 hane Türk nü­fusa sahiptir. Köy küçük ormanlarla çevrelenmiştir. Güney tarafında, yir­mi dakika uzaklıkta bulunan Khubs köyünün nehri, Yeprat Nehri’nin bir kolu olan Kıği’nin büyük nehrine katılmaktadır. Ermenilerin bir kilisesi, papazı ve okulu vardır. Amerika’da bir eğitimseverler demekleri vardı ve bu okulun yıllık masraflarını karşılamaktaydı. Bu köyün halkından yaklaşık 25 kişi Amerika’da gurbettedir. Bu kanlı 1915 olayları ve katli­amlarından ise, sadece iki kadın ve bir genç mucize kabilinde kurtulmuş, kalan 917 erkek, çocuk, kadın ve papaz, hem kendi köylerindeki Türkler, hem de hükümet tarafından hazırlanmış olan çeteler tarafından tamamen katledilmişlerdir. Hoğas’m Ermenileri tamamen zanaatkâr, ziraatçı ve tüccardı. Maddi, ekonomik, ahlaki ve eğitim açısından hayli gelişmiş bir seviyedeydiler. Evler ve milli kuruluşlar tahrip edilmiştir.

9. Sagadzor köyü: Kıği-Kasaba’nın iki buçuk saat uzaklığında, batı tarafındadır. Bir vadi içinde kumlu, güney tarafından Khoşgeldi Dağı ve kuzey tarafından Martik Dağı silsilesiyle çevrelenmişti. 640 kişiden olu­şan, 80 hanelik Ermeni nüfusun sadece küçük bir bölümü Amerika’da olup 120 kişi Kürtler sayesinde katliamdan kurtulmuş, 450 kişi ise acıma­sızca katledilerek öldürülmüştür. Evler yıkılmış ve malları, bir saç teli dahi kalmayacak şekilde soyulmuştur. Bir kiliseleri ve ona bitişik olarak küçük bir okulları vardır. Okulun masraflarını, aynı köyün Amerika’da bulunan eğitimsever derneği üstlenmiştir. Halk genelde kendi çalışması, ziraat, hayvancılık ile gaz reçinesi ve şırez üretimiyle geçinmekteydi. Maddi du­rumları oldukça iyiydi, fakat son 1915 ’deki feci katliam esnasında her şeylerini kaybettiler. Şimdi Ermenilerin bu hayatta kalan kalıntıları, gari­ban bir hayat sürmekte, Karin’deki Ermeni kurmaylığından yardım alarak yaşamaktadır. Sagadzor köyü yakınlarında zengin taşkömürü madenleri bulunmaktadır. Ayrıca bir-iki yerde, toplu mezarlık olarak kullanılabile­cek, altlarında yer altı yolları, dehlizlerin bulunduğu derin çukurlar vardır. Rivayete göre, Ermeni Arşakuni beyleri burada kaz yetiştirdiğinden dola­yı Sagadzor (Sagadzor, Ermenicede ‘‘Kaz vadisi ” anlamına gelmektedir) olarak anılmış, toplu mezarlık şeklinde oluşturulan yer altı dehlizleri ise, savaş mevzilerinin yolları ve kaçış yolları olarak kullanılmıştır.

10. Sergevil köyü’. Kıği-Kasaba’nın güneybatısında, tam üç saatlik mesafededir. Köyün konumu düz bir yerde, tam bir ayva (Sergevil, Er­menicede “ayva ” anlamına gelmektedir) şeklinde bir planla kurulmuş, elma, armut, ayva, vişne, kiraz, ceviz ve alıç ağaçlarıyla çevrelenmiştir. Güney tarafında ve yirmi dakika uzaklıkta akan Khubs köyünün nehri, Kürt köyü Inkuzek’in önünde bir delta oluşturup Yeprat’ın küçük koluna karışıyordu. Köyün beş dakika uzağında, yüksek bir tepenin üzerinde ku­rulu Surb Pırkiç adlı manastır, Konstantinopelli Oteta Muratyan’ın bağış­larıyla inşa edilmişti. Bu manastır, dört taraftan alıç ve armut ağaçlarıyla dolu sık bir ormanla çevrelenmiş olup, köyün mezarlığı olarak da hizmet vermektedir. Manastırın, gelirini bugüne kadar köyün yönetim kurulu­nun yediği bir su değirmeni haricinde başka mülkü olmayıp, aydınlanma masrafları ziyaretçilerin bağışlarından elde ediliyordu; ne odaları var­dır, ne de özel faal bir manastır birliği. Halbuki Bayan Oteta Muratyan, Khoşmatlıyan Hacı Asatur Ağa’ya, ziyaretçiler için 25-30 oda inşa etmesi ve Surb Pırkiç Manastırı için de temelden yeni bir bina inşa etmesi için 6.000 altın vermiştir. Hacı Asatur Khoşmatlıyan, 1870’li yıllarda, köyün ve çevre köylerin halkının çalışmasıyla, Surb Pırkiç Manastırı’nın sadece basit binasını inşa ettirmiş ve o ödenen 5.000-6.000 altını iyi etmiş (9) ve yemiştir; manastır da şimdi harabe halindedir. Sergevil köyünün 1.200 ki­şiden oluşan 170 hane Ermeni, on hane de Türk nüfusu vardır. Bu köyün sakinlerinden yaklaşık 100 kişi Amerika’dadır; 12 çocuk ve kadın da bu son 1915 olaylarından kurtulmuş, kalan 1.088 kişi Türkler ve Kürtler ta­rafından acımasızca katledilmiştir. Şimdi bunların topraklarına Blecanlı Kürtler tarafından el konmuş, binaları yıkılmıştır. Hayatta kalan 12 kişi Erzurum’da bulunup, Ermeni kurmayının yardımlarıyla bakılmaktadır. Bu insanların düşkün hayatlarını tasavvur edebilmek için ümitsizlikle­ri hakkında yazmak veya konuşmak abesle iştigaldir. Sergevil köyünün Surb Sargis adında bir kilisesi ile taştan yapılmış, iki katlı, sınıflara ayrıl­mış, karma eğitim veren görkemli bir okulu vardı. Köyün gençliği uyanış içindeydi; eğitim ve öğretime büyük önem veriyordu, birçoğu devrimci lider rolünü üstlenmeye hazırdı. Bunlardan ilki Andranik Çanoyan oldu ve karısı öldükten sonra, son zamanlarda rahip olarak kutsanıp, Tercan’ın dinî liderliğini üstlenmiş olduğundan, 1915 ’te, bu son Ermeni katliamın­da, Goter Köprüsü üzerinde, Türk hükümeti tarafından öldürülmüştür. Konuyla ilgili hayat hikâyesi ile faaliyetleri hakkında, gerçek hayatını diğer sayfalarda yazacağız, çünkü öldürülmesiyle ilgili ayrıntılı bilgimiz bulunmamaktadır.

11. Khubs köyü ve tarihi: Khubs, Kıği-Kasaba’nın güneydoğu tara­fında, üç saat uzaklıkta bulunmaktadır. Doğu tarafından Khaçkonts Kariş denilen küçük dağla çevrelenmiştir (Kariş-yerel ağızla küçük ve sivri zirve), kuzey tarafından Gabi taş (Khavaradsil taş), yüksek Sivri Dağı ve Geneyner’in karişi ile çevrelenmiştir, batı tarafından Bibiki’nin (Bevikni, Terementi) ve Kelekil’in karişleri, güney tarafından ise Karbakuyt deni­len tepecikle çevrelenmiştir. Köy konum olarak da bir platonun üzerinde kurulmuş olup, savunmak için dört taraftan tabii tahkimata sahiptir. Khubs’un 1.700 kişi olan Ermeni nüfusu 300 haneye dağılmıştı, 2 hane de Kürt vardı. Surb Karapet adlı bir kiliseleri ve Surb Sargis adlı bir şapel­leri, çok büyük ve geniş bir okulları, bir kız okulları ve anaokulları vardı. Bu kurumlar, iki katlı ve taş bina olup, sınıf dağılımlarıyla, yerel halkın maddi desteği ve çalışmasıyla inşa edilmiş güzel binalardı. Khubs’un gençleri 1870’lerden itibaren uyanış emareleri göstermiş, Konstantinopel’de gurbette yaşayan Khubslular arasında Aramyan Demeği kurup, eğitim ve öğretime hız vermiştir. Ardından, daha sonra “Ermeni Birleşik Cemiyeti” olarak adlandırılan Araratyan Cemiyeti buna güç ve destek vermiştir. Ermeni Birleşik Cemiyeti, on beş yıl boyunca köyün eğitim ih­tiyaçlarını karşılamış, köylüler de Birleşik’e küçük bir destek sunmuşlar­dır. On beş yıl sonra, olumsuz siyasi şartlar nedeniyle okulları kapatmaya mecbur olmuş, fakat Khubs gençliği eğitimin tadım az çok almış oldu­ğundan, Birleşik Cemiyet’in açmış olduğu okuldan yeterli sayıda eğitim almış gençlere sahip olmuştur. Lâkin 1895 yıllarındaki feci olaylar son­rasında yağmalanmış, soyulmuş ve yoksulluğun pençesine düşmüş olan Khubslular artık orada yaşayamaz hale gelirler (300.000 Ermeni’nin katledildiği, Padişah Abdulhamit’in emriyle 1894-1896’da gerçekleştirilen Ermeni katliamlarına atıf yapılmaktadır, çn). Kendileri ve aileleri için daha iyi bir hayat aramak amacıyla, rüşvet vererek Amerika’ya gitmeye başlarlar. Amerika’da hayli Khubslu toplanınca, tekrar harekete geçerler ve 1900 yılında bir demek tüzüğü hazırlayarak “Khubs Köyü Haykazyan Eğitimsevenler Demeği”ni kurarlar.

1901 yılından itibaren, yılda 120 Osmanlı altını tutan Khubs okulunun masrafları, Khubs’un Amerika’daki Eğitimseverler Demeği tarafından ve Birleşik Cemiyet’in desteği ve eğitim programıyla karşılanmaktaydı. Bir­leşik Cemiyet’in eğitim tohumları, Khubs gençliği arasında iyi ve verimli meyveler vermiş, fakat 1915 yılındaki kanlı ve feci katliam tüm ideallere son vermiştir. Bu katliamın tarihçesini ve Khubs’un sistematik şekilde imhası ile cesur ve atılgan gençliğinin kahramanca dövüşerek öldüğünü, Ermeni okur, sırası gelince, ayrıntılı bir şekilde görecektir. (10)10

Khubs köyünün kahramanca çatışması:

Kıği’nin köylerinin, 21 Mayıs 1915 tarihinden itibaren, Kürtler, Türk çeteler ve güruh tarafından katledilme ve yağmalanma süreci, Alman askeriyesinin ihaneti ve desteği ile Türk merkezi üst yönetimi tarafından önceden hazırlanan çeşitli emir ve gizli direktiflerle başlar. Ardından bir yandan bu şiddet olaylarını durdurma bahanesiyle Konstantinopel’den tehcir edilenlere sahte emirler yayımlanmış, diğer yandan ise Ermeni halkı baba ocağı ve evlerinden dışarıya çıkartılıp, özel ve düzenli çeteler tarafından aralıklarla katliamlara maruz kalmıştır.

Her bir çete 400-500 kişiden oluşmuş, Türk ve Kürt güruh ise 30.000 veya kırk bin (40.000) kadar olmuştur.

A. Agrak Ermeni köyü: 21 Mayıs 1915’te Türk ve Kürt çeteler tarafından yağmalanmış, tüm sakinleri katledilmiş, koyunları, sığırları, ev eşyaları yağmalanmıştır. Agrak, 700-800 kişiden oluşan 100 hane Ermeni nüfusa sahipti. İki milli kuruluşu – bir kilisesi ve bir okulu – vardı. Köy tamamen yakılmış ve yıkılmıştır, sadece 3-4 kişi hayatta kalmıştır.

B. Khupek köyü: Ermeni-Kürt karışık 25-30 haneydi. Yağmalanmış, soyulmuş ve halkı Kürtler tarafından katledilmiştir. Mayısın tam 23’ünde, aynı gün, Khasgüğ’de – 8-10 hane Ermeni ve 7-8 hane karışık Kürt – Ermenilerin evleri yağmalanmış, insanlar katledilmiş ve evler yakılmıştır. Khupek ve Khasköy’ün birer kilisesi ve okulu vardı.

Aynı gün içinde, 12 hane Ermeni ve 70-80 hane Kürt nüfuslu Khol-khol köyünde Ermenilerin evleri ve malları soyulmuş ve yağmalanmış, evleri yakılmış ve Ermeni nüfus katledilerek imha edilmiş, sadece bir kişi kurtulmuştur.

C. Herdif Ermeni köyü: 150 haneden oluşan halkın büyük bir bö­lümü katledilmiştir. Çok az sayıda Ermeni, Gımegli Kürt İsmail Ağa tarafından kurtarılmış ve şimdi Erzurum’da ve Kıği’nın Arinc köyünde bulunmaktadır. Evleri yakılmış ve malları ile koyunları 23 Mayıs 1915’te çalınmıştır. Muhteşem bir kilisesi ve yeni zevke uygun muhteşem bir okulları vardı.

D. Sergevilköyü: 24 Mayıs 1915’te, Kürtlerin şiddetli saldırısı, baskısı ve cinayetleri sonucunda soyulmuş, yağmalanmış, evler yakılmış ve halkı katledilerek imha edilmiştir. 180-200 hane Ermeni ve 8 hane Kürt vardı. Surb Pırkiç adında bir manastırı, Surp Sargis adlı bir kilisesi ve sınıflara ayrılmış ve yeni inşa edilmiş, mobilyalı, büyük ve geniş bir karma okulu vardı. Tüm bunlar yakılmış, yıkılmış ve kül olup yerle bir edilmiştir.

Yukarıda belirtilen köylerin katliamları ve tarihleri hakkında, yeri ge­lince, katliamların isim listelerinde, daha sonraki sayfalarda göreceksiniz.

E. Khubs: 24 Mayıs 1915’te, Khubs köyünün yağmalanacağı haberi yıldırım hızıyla yayıldı. Köyün yeni örgütlenen gençliği, ümitsizliğe ka­pılmadan, hemen öz savunma tertipleme kararı aldı. Köyün etrafında ve orta kısımlarında mevzilenip köyü dört bir yandan savunmak amacıyla, öz savunma grupları oluşturulur.

Birinci mevziyi tutan grup: Suren Postoyan, Karapet Postoyan, Mel- kon Koçoyan, Manase Manukyan, Mesrovb Postoyan vd. -Postoyan Tigran’ın iki katlı evinden güneydoğu ve batıyı savunmak.

İkinci mevziyi tutan grup: Srapion Postoyan, Vahan Postoyan, Mami­kon Postoyan, Tages Khoşmatlıyan, Suren Khoşmatlıyan, Hovsep Baronyan, Arşavir Baronyan, Mihran Avagyants, Vahan Nalbandyants – doğu, batı ve kuzeyde pencereleri olan ve yüksek konumundan dolayı dört yan­dan savunmaya müsait Arakel Postoyan’ın iki katlı evinde.

Üçüncü mevziyi tutan grup: Mesrovb Matosyan, Khosrov Khoşmat- lıyan, Sedrak Arvanikyan, Abgar Matosyan, Abgar Eroyan, Sergevilli Vahan Aboyan vd. dokuz kişiden müteşekkil – Khoşmatlıyan Gevorg Efendi’nin kâgir, iki katlı, yüksek konumlu evinde. Ev tüm köyün yukarı kısmının merkezi olup, dört yandan savunmaya müsaittir.

Dördüncü mevziyi tutan grup: Hovhannes N. Khıteyan, Hovhannes Mahtesi Hayrapetyan vd. dokuz arkadaşla – Mahtesi Hayrapetyan Harutyun’un köyün yukarı kısmında bulunan, iki katlı, kuzey, güney, doğu ve batıyı üst kısımlardan savunmaya müsait evinde.

Beşinci mevziyi tutan grup: Bu gezgin bir gruptu ve şu gençlerden oluşmaktaydı: Manuk Elisigyan, Pağtasar Ter Karapetyan, Kholkhollu Pağtasar (Matosyan’m damadı), Arakel Dolmacıyan, Kirakos Pağtikyan vd. dokuz kişi. Bunların görevi, Tadeos Avagyan’ın iki katlı evinden (köyün üst kısmında) dört tarafın saldırılarından sağı-solu korumak ol­muştur.

Khubs, 25 Mayıs 1915’te, şafak sökerken, 8.000-9.000 Kürt tara­fından dört yandan kuşatılmıştı. Çatışma, Türklerin saatiyle saat 12’de başladı. Köyün dört tarafından ateş etmeye başladılar ve bizim cesur ve atılgan gençlerimiz savunma mevzilerinden onlara sürekli olarak cevap veriyordu. Eşit olmayan güçlere karşı çatışma aralıksız bir buçuk gün sürdü. Kürtler 35-40 kayıp verdiler, bizim gençlerden ise sadece Kira­kos Pağtikyan’ı kaybettik, o da kendisinin son derece saldırgan ve cesur tutumundan dolayı. Aynı akşam Kürtler ve güruh, son derece ümitsiz bir halde cesetlerini toplayıp köyden uzaklaştı, biz ise hemen Kıği şehrinde bulunan yerel dinî önder Rahip Geğam Tevekelyan ve yerel yürütme or­ganlarına, yardıma gelmeleri için bir haberci gönderdik. Dinî önderden olumsuz cevap aldık ve eşit olmayan çatışmayla baş başa kaldık. Erte­si günü köyden çıkıp dağlara sığınmaya mecbur olduk. Bundan dolayı Kürtler ve Türkler fırsat bulup aniden köye saldırdı, soyguna, yağmaya, öldürmeye ve dağlara sığınanları dahi bulup acımadan öldürmeye başla­dılar. O günü güruhun sayısı 10.000’i geçmişti. Köyün ganimetlerini gö­türdükten sonra, köyün dört yanındaki evleri ve mevzi olarak kullanılan evleri yakıp, temellerine kadar yıkarak harabeye çevirmeye başladılar.

300 hane Ermeni’nin yaşadığı köyü okulları ve kilisesiyle birlikte tahrip ettiler. Köyün Surb Karapet adında bir kilisesi, Surb Sargis adında bir şapeli ve iki büyük ve geniş iki katlı okulu, bir anaokulu, tiyatro ve kü­tüphane binaları, erkek ve kız okulu vardı. Sadece bunların zararı 6.000 altından fazladır. Genel nüfus 1.700 kişiydi, bunlardan 1.250’den fazlası öldürülmüş, 300-400 kişi kadarı başka yerlere göç etmiş veya gurbet­teydi; onların listelerini daha sonraki sayfalarda göreceksiniz. Katliamlar ve tehcir listelerini de hazır bulacaksınız. Hayatta kalıp şimdi Karin’de bulunanlar sadece şunlardır: 1. Melkon Koçoyan, 2. Vahan Postoyan, 3. Srapion Postoyan, 4. Pağtasar Ter Karapetyan, 5. Karapet Ter Karapet­yan, 6. Hakob Çilingiryan, 7. Sargis Y. Davdikyan, 8. Khoren (Vertek) Çırkhoyan, 9. Misak Kantoyan, 10. Annik Mırçoyan, 11. Mariam Mırçoyan, 12. Vardges Mırçoyan, 6 yaşında, 13. Abgar Khuloyan. Khubs sakinlerinden sadece bu 13 kişi kurtulmuştur, binbir çeşit zorluk ve ölüm­den geçerek. Şimdi Karin’de, yardımlarla yaşamaktadırlar.

Tehcir adı altında Ermenilerin katledildiği yerler:

Birinci fırka (11): Kıği’nın köylerinde hayatını kaybedenlerin toplam sa­yısı: 1.500 kişi.

İkinci fırka: Çan köyünde tehcir edilip öldürülenler: 3.000 kişi.

Üçüncü fırka: Kürtlerin Gulıgan köyünde tehcir edilip öldürülenler:

7.000 kişi.

Dördüncü fırka: Kürtlerin Çelkheter köyünde tehcir edilip öldürülen­ler: 3.500 kişi.

Beşinci fırka: Tepe-Balu bölgesinde (Arililer) tehcir edilip öldürülen­ler: 2.000 kişi.

Altıncı fırka: Balu şehri ve köprüsünde tehcir edilip öldürülenler:

10.000 kişi.

Yedinci fırka: Bakır Madeni’nde birbirine bağlanarak tehcir edilip öldürülenler: 13.000 kişi.

Sekizinci fırka: Mul, Şen ve Arindz köprüsündeki çocuklar: 5.600 kişi.

Dokuzuncu fırka: Kürtlerin Zırzanos köyünde, çeşitli köylerden:

8.000 kişi.

Toplam elli üç bin altı yüz kurban. Rakamla: 53.600 kişi.

Bu sayı, sadece Kıği ve köylerindeki halkın bildiği katledilenlerin lis­tesidir, kayıpların sayısını veremeyiz. Bu rakamların doğruluğu, hayatta kalan herkesten tekrar tekrar sorgulanmış ve teyit edilmiştir. Bu dokuz fırkayla tehcir adı altında gerçekleştirilen katliam listesinden, önceden hazırlanmış ve planlanmış bir hareketle karşı karşıya bulunduğumuzu gö­receksiniz. Çünkü Konstantinopel’den veya hazırlayan üst organdan, Kıği halkının, katliam esnasında tanıdık kimselerin yanına veya tanıdık yerlere kaçamamaları için, kendi bölgelerinden çıkarıldıktan sonra katledilmeleri emredilmişti. Bu konuyu kanıtlayacak olan delil ortaya çıkmıştır, çünkü 7.000 kişi Gulegan’da öldürülürken, çetebaşları karşı çıkıp, Palu bölgesi­ni geçene kadar katletmemeniz gerekir, demiş, fakat Kürtler ganimet uğ­runa bu emri dinlememişlerdir. Konuyla ilgili 30 Kürt’ü tutuklayıp Kıği şehrine getirdiler, astılar ve kurşuna dizdiler. Onların hükümet kararına aykırı hareket etmelerinden dolayı birçok Ermeni kaçıp kurtulmuştu.

12. Herdif köyü: Kıği-Kasaba’nın güneybatı istikametinde, dört saat uzaklıktadır. Eski çağlarda şehir olmuştur. 1.500 kişilik 150 haneye sahip Ermeni nüfusuyla, bir kiliseleri, güzel ve yeni inşa edilmiş bir okulla­rı vardır. Halk genellikle çiftçi, dokumacı ve koyun yetiştiricisidir. Eski şehrin tarihî duvarları ayaktadır ve çevresinde bulunan Kürt köyü Kımek ile Kürt köyü Khır, doğu istikametinde, bir saat uzaklıkta bulunmaktadır. Khır’da hâlâ, eski bir Ermeni manastırının yerinde, Mahmut Dede’nin evleri vardır. Binaların üzerinde Ermenice çiviyazıları ve yazıtlar ile yer yer haçlar bulunmaktadır. Sözü edilen Mahmut Dede, “Atalarımızın bize anlattığına göre, bizim soyumuz Ermeni rahiplere dayanmaktadır”, diye anlatmaktadır. Onların oturup kalkması, hal ve hareketleri dahi atalarının Ermeni olduğunu göstermektedir. Aynı şey, İsmail Ağa’nın ataları hak­kında da anlatılmaktadır. Bunlar, 1915 ’in feci olayları esnasında Herdiflilere çok destek olmuş ve çok sayıda Ermeni’yi kurtarmışlardır. Kurtulan­lar şimdi Erzurum’dadır ve bir kısmı hâlâ Gımegli İsmail Ağa’nın evinde saklanmaktadır.12

13. Kholkhol köyü (Khorkhor?) (13): Surb Luys (Kutsal Işık) Dağı’nın tam kuzeydoğusunda bulunmaktadır. Surb Luys’un eteğinden yarım saat uzaktadır. Kholkhol, eski kayıtlara ve efsanelere göre, Khorkho- runi prenslerinden Prens Beşar’ın mülkü olmuştur. Kholkhol köyünün doğusunda eski bir Ermeni mezarlığı bulunmaktadır. Kholkhol’un beş dakika uzağında bulunan Kürt köyü Cönek’e giden yolun tam üzerinde gördüğüm 657 yıllık bir mezar taşında şöyle yazıyordu: “Burada istirahat eden, Prens Beşar’m evladı (okunmuyor) genç yaşta, yirmi yaşında Tanrı’ya avdet etmiştir.” Kürtler arasında zaten Beşaroğlular vardır ve bunların halefleri, atalarının Ermeni olduğunu ananevi olarak anlatmak­tadır. Kilise yoktur; harabe halindeki kilise binasının yeri şimdi Beşaroğlu Süleyman’ın elindeki tarladır; taşlar ve haçkarlar (haçtaş, Ermenilere mahsus bir taş sanatı) tarlanın içinde bir taş yığını halinde durmaktadır. Kilisenin eski haçları ve malları hakkında ise burada yazmaya değer. Ben şahsen, bu köyün reisi olan Kürt’le kirveyim. Kürtlerin gelenekle­rine göre, kirve olunca, artık tüm köylüler sana saygıyla yaklaşmaya ve sır tutmamaya mecburdur. Günün birinde, her cumartesi ve pazar günü evde bulunan küçük bir sandığın önünde mum yakmalarıyla ilgilendim, bunun ne olduğunu sordum. “Azizimizdir, fakat sandıkta ne bulunduğu­nu bilmiyoruz”, dedi. Ben de bir kereliğine adak yapmak için rica ettim. Ricamı kabul ettiler. Kürtlerde, mahtesi (14) olmak ve sakal bırakmak itibar­lıdır, ben de altı yıl Kudüs’teki ruhban okulunda okumuş ve 1880-1886 yıllarında dönemi tamamlayıp dinî paye alarak, biraz da bu çevrelerde bulunduğumdan, yarı rahip gibiydim. Kürtler tarafından saygı duyulu­yordum. Önce ellerimi sabunla yıkamaya mecbur oldum, ardından da diz çöküp, başım açık bir halde sandığa yaklaştım, dua ettim ve sandığın ağzını açmaya başladım. Sandıktan beyaz çevrelere (15) sarılı bir paket çı­kardım; sunağın üstündeki kutsama kupasının altına serdiğimiz örtülere sarılıydı. On iki örtü açtıktan sonra bir kitap çıktı, kitabın içeriği Yu­nanca notalardı, altındaki kelimeler ise Ermeniceydi, İncir den bölümler, ilahiler, tarihi belli olmayan dua kitapları. Kitabı tekrar örtülere sardım ve sandığın altından ağır bir paket çıkardım, açtım, içindekilerin hepsi haçtı, bakır, demir, gümüş ve tahtadan, toplam 17 tane. Hiçbirinin üze­rinde tarih yoktu, sadece Ermenice olarak İsa Mesih yazılıydı. Bunları da örtülere sardım ve hepsini de sandığa koyup kapattım ve saygıyla dışarı çıktım. Kürt, ne olduğunu sordu: “Aziziniz çok güçlü bir aziz, her zaman önünde mum yakmaksınız”, dedim. Birkaç hafta sonra Kıği’ye gidip dinî öndere haber verdim, fakat Rahip Aristakes tembel biri olduğundan dola­yı peşine düşmedi. İki ay sonra bir Türk binbaşı, Kholkhol’dan geçerken tüm bunları alıp kaymakama, getirir. Dinî önderimiz bunları talep eder, fakat vermeyip Konstantinopel’e yollarlar. Kholkhol’da şimdi 12 hane­de 70-80 Ermeni vardı, 50 hane de Kürt. Kürtlerin topraklarının hepsi Ermenilere aitti. Şimdi bu 1915 yılındaki katliamda, bu 12 hane Ermeni tamamen imha edildi; sadece bir tek Ermeni kurtuldu, o da Dersim Kürt­lerinin arasına kaçtı ama Dersim’de de rüşvetle öldürtmek istiyorlardı, fakat o uyanık davrandı ve Dersim’den Yeriza’ya kaçtı, oradan Kıği ve Kıği’den da Karin’e geldi ve şimdi burada yardımlarla yaşamaktadır. Kholkhol Ermenileri işte böyle yok oldu.

14. Khubeg köyü: Kholkhol köyünün yarım saat uzağında, güney ta­rafında bulunmaktadır. 220 kişiyle, 30 hane Ermeni ve altı hane de Kürt bulunmaktadır. Bir kiliseleri ve bir okulları vardı. Ermeniler tarım ve hayvancılıkla uğraşırdı. Çok sayıda köylü de gurbette çalışarak ekmeğini kazanıyordu. Bu 1914 yılı katliamında sadece bir adam, karısı ve bir kızı kurtulmuştur. Yaklaşık 20 kişi Amerika’ya göz etmişti. Kalan Ermenilerin hepsi komşu köylerdeki Kürtler tarafından katledilmiş, malları yağ­malanmış ve evleri yakılmıştır.

15. Agrak köyü: Khubeg köyünün bir saat uzağında, güneydoğu yö­nünde, güzel konumlu bir vadinin üzerinde kurulmuştur. Dört yanı meşe ormanlarıyla çevrilidir. 800 kişilik 120 haneden meydana gelmiştir, yedi hane de Kürt vardı. Bir kilisesi ve bir okulu vardı. Köy tamamen yağma­lanmış ve yakılmıştır; toprakları da şimdi Kürtler tarafından sahiplenilip işlenmektedir. Amerika’da 20-30 kişi var, fakat hiçbir önemi yok, çünkü köylerinin yeri dahi belli değil artık.

16. Khasköy: Kholkhol’un yarım saat uzağında, güneydoğuda bir vadide kuruludur. Köyün altında sıcak maden suları vardır. 60 kişilik sekiz hane Ermeni vardı. Eski bir kilisesi vardı. Bu sekiz hane Ermeni içinde, köyün en eski sakinleri Tokhoyan sülalesidir. Bunlar sülalece cesur in­sanlar olup aynı zamanda varlıklıydı. Bu sülaleden sadece bir kişi kur­tulmuştur ve 4-5 kişi de Amerika’da bulunmaktadır. Koyunu, atı, ineği, sığırları ve ev eşyaları yağmalanmış ve sülaleleri kılıçtan geçirilmiş, ev­leri de yakılmıştır.

17. Khaçatur köyü: Khubs köyünün tam güneydoğusunda, 2 saat uzaklıktadır. 80 kişilik 12 hane Ermeni ve 20 hane Kürt vardı. Bu köy, zamanında Khaçatur adında bir Ermeni melike (bey) aitmiş. Yazıcıoğ- lu sipahi (16) amiralar (emir) tarafından elinden alınıp Kürtlere verilir. Bir kısmı hâlâ Khubs sakinlerinin elinde bulunmaktadır. Köyün konumu düzlük olmakla birlikte, arka tarafından, yani kuzey tarafından Khubs Nehri akmakta, güney tarafında ise, Yeprat’m Kıği’den gelen bir kolu geçmektedir. Bu nedenle toprak kayması vardır. Tüm Ermeniler kılıçtan geçirilmiş, katledilmiş, evleri ve toprakları Kürtler tarafından işgal edil­miştir. Sadece Çırkhoyan sülalesinden Khoren adlı bir genç kurtulmuş ve şimdi Karin’de bulunmaktadır.

18. Çan köyü: Fırat’ın kolunun diğer kıyısında, Kıği-Kasaba’nın tam güneyinde, dört saat uzaklıktadır. 1.100 nüfuslu 130 haneli olup, 10 hane de Kürt vardır. Gaz denilen bir platonun üzerine kurulmuştur. Halk, bü­yük oranda zanaatkâr, çiftçi ve tüccardı. Hayli gelişmiş bir gençliği vardı. Bu son 1915 yılı katliamında hepsi de katledildi ve evleri ile milli kuru­luşları yakıldı; bir kiliseleri ve bir okulları vardı. Amerika’da 100 kişi kadar gurbetçileri vardır.

19. Karbuys (Kerboz) köyü: Çan köyünün kuzeydoğusunda, bir saat uzaklıktaydı. 1.200 kişiden oluşan 125 hane mevcuttu ve 8 hane de Kürt ve Türk vardı. Bir kiliseleri ve bir okulları vardı. Halkın tümü refah içindeydi, birçoğu zanaatkâr ve tüccardı, bir kısmı da çiftçi ve besici. İstisnasız tüm halk katledilmiş ve malları işgal edilmiş, binaları yakılmış ve tahrip edilmiştir. İçlerinden bir kısmı, 150 kişi kadar, Ame­rika’dadır.

20. Avırdmik köyü: Karbuys köyünün bir saat uzağında, güneydoğu cihetindedir. 90 kişilik 15 hanesi, küçük bir de kilisesi vardır. Halk kı­lıçtan geçirilip yağmalanmış, hiç kimse sağ kalmamıştır. Amerika’da 12 kişi vardır.

21. Lek köyü: Çanakhçı köyünün güneyinde, 2 saat uzaklıktadır. 80 kişilik 10 hane Ermeni ve 12 hane Kürt’ten oluşmaktadır. Bunlar tarım ve hayvancılıkla uğraşıyordu ve maddi durumlari çok iyiydi, fakat 1915 katliamında katledildiler, sadece bir erkek kurtulmuş olup halen Kürtle­rin arasında yaşamaktadır. Tüm mal varlıkları yağmalanmış, kendileri de Gazlı Kürtler tarafından katledilmiştir.

22. Sancak köyü: Lek’in yakınında. 60 kişilik sekiz hane Ermeni ile 20 hane Kürt’ten oluşmaktadır. Hayvancılıkla yaşamaktadırlar. Bu olaylarda hepsi de katledilmiştir. Amerika’da 10 kişi vardır. Evleri Kürtler tarafından yakılmış ve yağmalanmıştır.

23. Çanakhçı köyü: Karbuys köyünden bir saat uzaklıkta, doğu tara- findadır. 1.400 kişilik 220 hane Ermeni’den oluşmaktadır. Uğraşları ti­caret, zanaat, tarım ve hayvancılıktır. Çok gelişmiş ve zengin bir köydü. Yeni gençlik millet için büyük ümitler vaat ediyordu. Amerika’da eğitim- severler demekleri vardır. Bir kiliseleri ve büyük bir okulları vardı. Amerika’da bulunan 120 kişi haricinde, hepsi yağmalanmış ve katledilmiştir. Tüm binalar yakılmış ve yerle bir edilmiştir.

24. Khoşkar köyü: Çanakhçi köyünden uzakta, güneydoğu [yönünde], 90 nüfuslu yirmi hanesi vardır. Uğraşları tarım ve hayvancılıktı. Tümü de yağmalanmış ve öldürülmüş, sadece bir kişi kurtulmuştur. Amerika’da da 12 kişi vardır. Bir kiliseleri ve milli kuruluşlar tarafından açılmış küçük bir okulları vardı.

25. Oror köyü: Kıği-Kasaba’nm güneydoğusunda, Yeprat’m kolunun diğer tarafında, Kıği’den 4 saat uzağa düşmektedir. 240 kişilik 35 hane Ermeni nüfusu vardır. Bu 1915 yılının feci olaylarında tüm sakinleri katledilmiştir. Oror köyünün topraklarında kayma olup, köy mahallinde sürekli yarılmalar meydana geldiğinden dolayı Oror (Sallantı) denmek­tedir.

26. Darman köyü: Kiğı-Kasaba’nın üç saat uzağında, güneydoğu yö­nünde, Yeprat’ın bir kolunun sol tarafında, 2.100 kişilik 500 hane Ermeni ve Protestan Ermeni nüfusa sahiptir, 10 hane de Türk vardır. İki kiliseleri ve 2 okulları vardır. Halkın uğraşı tarım, ticaret ve zanaattır. Köyde Er­menilere ait olan her şey yağmalanıp yakılmış, yaklaşık 75 kişi Karer’in Kürt ağası sayesinde kurtulmuş, 300 kişi de Amerika ve diğer yerlerde­dir. Kalan 1.725 kişinin tümü katledilmiş ve öldürülmüştür. Bu köy, tüc­carları açısından, diğer tüm köylerden daha kalabalık ve zengin olmuştur. Günümüzde ahalisi yoktur ve köy yakılıp yıkılmıştır.

27. Çaribaş köyü: Oror köyünün yarım saat uzağında, doğu cihetin- dedir. 350 kişilik otuz beş hane Ermeni vardır. Bir kiliseleri ve bir okul­ları vardır. Halkın uğraşı tarım ve hayvancılıktır. Varlıklı bir durumları vardı. Köy yağmalanmış ve halkı katledilmiş, kimse kurtulamamıştır.

28. Seğank köyü: Darman köyünden bir saat uzaklıkta, tam doğu ci- hetindedir. 1.100 kişilik 120 hane Ermeni nüfusa sahiptir. Bir kilisesi (17) ve bir okulu vardır. Halk tarım ve hayvancılıkla yaşamaktaydı. Çalışkan ve hamarat olduklarından varlıklı bir durumları vardı. 1915’te yağmalandı­lar ve katledildiler. Sadece dört kişi kurtulmuş olup şimdi Karin’dedirler. 50 kişi kadar da Amerika’da bulunmaktadır.

29. Astğaberd köyü: Seğank köyünün kuzeydoğusunda, yarım saat uzaklıkta, güzel düzlük bir konumdadır. 1.500 nüfuslu 250 hane Ermeni ve 10 hane Kürt vardır. Halkın uğraşları tarım, ticaret ve hayvancılıktır. Ekonomik açıdan zengin ve varlıklıydılar. Karma bir okulları ve Surb Sargis ile Surb Georg adında iki kiliseleri vardı. Bu bina tanrıça Astğik’in ateş tapmağı idi, hemen ardından bir kiliseye dönüştürülmüştür. Kilisenin altından kocaman, üç değirmenlik bir su akmaktadır. Binanın şekli bir ateşgâha benzemektedir. Eski halkı katledilmiş ve yağmalanmıştır, sade­ce 10 kişi kurtulmuştur.

30. Khosnak köyü: Kiğı-Kasaba’dan üç saat uzaklıkta, doğu istika­metindeki bir platonun üzerinde inşa edilmiştir. 1.000 kişilik 120 hane Ermeni ve 15 hane Türk vardır. Bir kiliseleri, Surb Kirakos adında bir manastırları ve bir okulları vardır. Bu köyün halkından sadece 20 kişi kurtulup Karin’de bulunmaktadır, 130 kişi kadar da Amerika ve diğer yerlerde gurbettedir, 850 kişi ise 1915’te katledilip yok edilmiştir. Halkın uğraşı ticaret, tarım ve hayvancılıktı. Çok varlıklı bir durumları vardı. Evleri yakılıp yıkılmıştır.

31. Aboznak köyü: Darman köyünün kuzeydoğusunda, bir saat uzağındadır. 1.000 kişilik 120 hane Ermeni ve 7 hane Türk’ten oluşmaktadır. Halkın uğraşı tarım ve hayvancılıktı, tüccarlar ve zanaatkârlar da vardı. Köy yağmalanmış ve halk katledilmiştir, sadece 7 kişi kurtulmuş ve Ka­rin’de yaşamaktadır, 70 kişi kadar da Amerika’dadır, kalan 923 kişi bu 1915 yılında öldürülmüştür. Bir kiliseleri ve bir okulları vardır ve bina­larla birlikte yakılmıştır.

32. Cermakköyü: Khosnak köyünün doğu tarafında, yarım saat uzak­lıktadır. 1.500 kişilik 200 hane Ermeni ile 14 hane Türk’ten oluşmaktadır. Tüm halk zanaatkâr, tüccar ve çiftçidir, hepsi de varlıklı ve çalışkan eller.

Bir kiliseleri ve okulları vardı. Gençlik çok gelişmişti ve eğitim ve ulusal konularla ilgilenmekteydi. Bu 1915 ’te, bir kısmı, sayıyla 70 kişi, Karer’in Kürtleri tarafından kurtarılmış ve şimdi Karin’de bulunmaktadır, 160 kişi de Amerika ve daha başka yerlerde bulunmaktadır, 1.270 kişi ise katledi­lip imha edilmiş, malları yağmalanmış ve evleri yakılmış, kül olmuştur. Bu köyden Şeyhzade Mustafa ve kardeşi Necip ile oğlu Ermenileri katlet­miş ve masum Ermenilerin öldürülmesi için her şeyi yapmışlardı.

33. Arek köyü: Cermak köyünden yarım saat uzaklıkta, güneybatı yö­nünde bulunmaktadır. 1.680 kişilik 300 hane Ermeni nüfusa sahipti. Bir kiliseleri, bir okulları ve Geğahayats Surb Astvadsadsin adında bir manas­tırları vardı. Halkın uğraşları tarım, ticaret, zanaat ve hayvancılıktı. Köyün ekonomik durumu çok varlıklı ve düzenliydi. Özellikle de, eğitim kurum- larına güç veren gençleri. Köydeki kilise, manastır ve halka ait evler yağ­malanmış ve malları soyulmuş, halkın kendisi de tamamen katledilmiş ve öldürülmüştür. Sadece 25 kişi kurtulmuş, 1.200 kişi kadar katledilmiştir.

34. Hagıstun köyü: Kıği-Kasaba’dan dört saat uzaklıkta, kuzey yö­nünde bulunmaktadır. 1.400 nüfuslu 150 hane Ermeni vardır. Bir kilisesi, bir okulu ve Aparu Surb Karapet adlı bir manastırı vardır. Halkın uğraşı tarım, hayvancılık ve çeşitli zanaatlar olmuştur. Varlıklı ve sakin bir ha­yatları vardı, fakat 1915 ’in korkunç ve feci Ermeni katliamları bu sakin hayata son vermiş, köy yağmalanmış, insanlar öldürülmüş, ancak 75 kişi kaçarak hayatlarını kurtarabilmiştir. Bunlar günümüzde Andresi nayan (18) Khoşan mezresinde kalıp, Karin’deki Ermeni kurmayının yardımlarıyla yaşamaktadır. Amerika ve daha başka yerlerde 125 kişi kadar gurbetçile­ri vardır. 1.200 kişi, çocuk vs. katledilmiş veya öldürülmüştür. Bunların ayrıntılı bir listesi elimizde yoktur.

35. Dinek köyü: Kiğı-Kasaba’nm üç saat uzağında, kuzeydoğu isti­kametinde bulunmaktadır. 400 nüfuslu elli hane Ermeni vardır, 15 hane de Kürt. İki milli kurumlan vardır: bir kilise ve bir okul. Halkın büyük bir kısmı çiftçilik ve hayvancılık yapmaktadır, küçük bir kısmı ise zana- atkârdı. Ayrıca bir kısmı da gurbete gitmişti ve hayli varlıklı, düzenli bir durumları vardı. Fakat bu son 1915 tarihli katliamlar her şeyi yok etti; köy yağmalandı, tüm mallarını götürdüler, sadece dört kişi kurtulmuştur, 20 kişi de Amerika’da bulunmaktadır. 374 kişi öldürülmüştür.

36. Amariç köyü: Andresi nahiyesi içinde, Kıği-Kasaba’nın beş saat uzağında, kuzey cihettedir. 500 kişilik 65 hane Ermeni ile 7 hane Kürt vardır. Bir kiliseleri ve bir okulları var. Halk çiftçilik, hayvancılık ve zanaatla uğraşmaktadır. Maddi durumları çok iyi ve varlıklıydılar. Köy yağmalanmış ve tahrip edilmiş, halk tamamen katledilmiş, sadece 7 kişi kurtulabilmiştir. Amerika’da, gurbette 50 kişileri vardır. Buna göre 443 kişi katledilmiş ve öldürülmüştür.

37. Arindz köyü: Kiğı-Kasaba’dan beş saat uzaklıkta, kuzey yönün­de bulunmaktadır. 600 kişilik 70 hane Ermeni nüfusa sahipti. İki mil­li kurumlan, bir kiliseleri ve bir de okulları vardı. Meşgaleleri çiftçilik, hayvancılık ve zanaatkârlıktı. Köy yağmalanmış ve tüm malları soyul­muş, halkı katledilmiş ve öldürülmüş, 1915 katliamından sadece üç kişi kurtulmuştur. 30 kişi kadar Amerika’da gurbettedir. 567 kişi öldürülmüş ve katledilmiştir. Hayli varlıklı bir durumları vardı. Günümüzde köyün büyük bir kısmı tahrip edilmiştir.

38. Şen köyü: Arindz köyünün doğu tarafında, bir saat uzaklıkta bulunmaktadır. 360 kişilik 35 hane Ermeni nüfusu ve 10 hane de Kürt bulunmaktadır. Bir kiliseleri ve bir okulları vardı. Halk tarım ve hayvancılıkla uğraşıyordu. Varlıklıydı. Köy yağmalandı ve halk da tamamen katledildi, sadece 8 kişi kurtulmuştur, 12 kişi de Amerika’da gurbettedir; böylelikle 340 kişi öldürülmüştür.

39. Cerman köyü: Şen köyünün tam karşısında, kuzey tarafında, bir çeyrek saat uzaklıkta, Şen’in deresinin diğer kıyısındadır. 370 kişiyle 35 hane Ermeni ve 11 hane Kürt vardır. Köylüler hayvancılık, tarım ve za­naatlarla uğraşmaktadır. 360 kişi öldürülmüş ve katledilmiştir. Sadece 10 kişi kurtulmuştur.

40. Melikan köyü: Cerman köyünün doğu tarafında, 20 dakika uzak­lıktadır. 600 kişilik 67 hane Ermeni ile 3 hane Kürt nüfusa sahiptir. Bir kilisesi ve bir okulu vardır. Halk yağmalanmış, öldürülmüş ve köy ha­rabeye çevrilmiştir. Halk ekonomik açıdan hayli iyi durumdaydı, fakat 1915’in feci katliamı her şeyi bitirdi. Amerika ve Rusya’da yaklaşık 50 kişi gurbettedir, aşağı yukarı 20 kişi kurtulmuştur; böylelikle 530 kişi öldürülmüş ve katledilmiştir.

41. Leçik köyü: Melikan’ın kuzeydoğusunda, üç saat uzaklıktadır. 500 kişilik 50 hane Ermeni ile 4 hane Kürt nüfusu vardır. Bir kiliseleri ve bir de okulları vardır. Köy yağmalanmış ve soyulmuş, halkın büyük bir kısmı katledilmiştir. Evler şimdi tahrip edilmiştir. 30 kişi kurtulmuştur, Amerika’da 20 genç bulunmaktadır. Halk hem ticaret, hem de tarımla uğ­raşıyordu, varlıklı durumları sayesinde, hayatta başarılı olma konusunda geniş imkânları vardı.

42. Kharabek köyü: Melikan’dan beş saat uzaklıkta, kuzeydoğu yö­nündedir. 600 kişilik 70 hane Ermeni nüfusa sahiptir. Bir kiliseleri ve bir okulları vardır. Belirtilen köyden sadece bir papaz kurtulmuştur; o da Karin’e gelip öldü. Halk tarımla uğraşmaktadır. Köyün bulunduğu yer düz bir ovadır. Köyün tüm mal varlığı yağmalanmış ve içindeki halk çeteler eliyle katledilmiştir. Köy şimdi harabe olup virandır.

43. Şaruk köyü: Melikan’dan 6 saat uzaklıkta, doğu cihetindedir. Bu konuda, daha sonraki sayfalarda hayatta kalan ve katledilenler listesiyle birlikte daha ayrıntılı bilgiler göreceksiniz.

44. Çiftlik: Melikan’dan 5 saat uzaklıkta, kuzeydoğu yönündedir. 600 nüfuslu 60 hanedir. Bir kilisesi ve bir okulu vardır. Halkı hayli varlıklı ve ekonomik açıdan çok iyidir. 1915 katliamı zamanında köy koyunu, her türlü eşyası ve mal varlığıyla yağmalandı; sadece 15 kişi kurtulmuştur, 35 kişi de Amerika’dadır; böylece, öldürülenlerin sayısı 550 kişidir, bebekler ve çocuklar…

45. Baş Çiftlik köyü: Çiftlik’in doğusunda, az uzaktadır. 480 kişilik 50 hanesi vardır. Surb Georg adında bir kilisesi ve bir okulu vardır. Halk hayvancılık ve tarımla uğraşmaktadır. Çok varlıklı ve ekonomik açıdan iyiydiler, fakat 1915 katliamında köy tamamen yağmalandı; halk çeteler tarafından acımasızca katledildi, sadece 20 kişi hayatta kaldı; böylece öldürülenlerin sayısı 460 kişidir.

46. İnakh köyü: Kıği-Kasaba’nın 3 saat uzağında, kuzeydoğu tara- fındadır. 120 kişilik 12 hane Ermeni vardır. Kilise ve okulları yoktur. Tamamen katledilmiş ve yağmalanmışlardır. Herhangi bir kişi ortaya çık­mamış ve bulunamamıştır.

47. Hölenk köyü: Kiğı-Kasaba’dan 12 saat uzaklıkta, kuzey yönün­dedir. 62 kişilik 5 hane Ermeni ile 15 hane Rum ve 8 hane Kürt nüfusa sahiptir. Kısmen kurtulmuş olmakla birlikte, 14 kayıp vermişler ve kıs­men de yağmalanmışlardır. Günümüzde Karin ve çevresindeki köylerde, Umudum’da yaşamaktadırlar.

48. Kızıl Çubuk: Çiftlik’in 2 saat uzağında, doğuya doğru, Surb Hakob adında bir kilisesi vardır. 120 kişilik 15 hane Ermeni ile 15 hane Kürt vardır. Halkın varlıklı ve iyi bir durumu vardı, fakat çeteler eliyle yağmalandı ve katliama, öldürülmeye tabi tutuldu. Zorlukla kurtulan 10 kişi Karin’de yardımla yaşamaktadır.

Bu kırk sekiz köyü Ermeni nüfusa sahip oldukları için bu sıraya göre yazdım. Koçak nahiyesinde de 20-30 köy daha vardır. Bunlar bir zaman­lar Ermeni köyleriyken, şimdi Kürtlerle meskûndur, fakat isimleri Erme­nice olarak kalmıştır, mesela Harkap (Haykap?), Hanzevik (Andzrevik?), Daru, Eresk, Horevank, Ter Ohan, Ağtat, Norberd (Haykapi Berd) vs. Bunlarla ilgili yazmayı başka bir zamana bırakmaktayız (19).

Kedername

Kiğı’nın Şaruk köyü, otuz üç (33) hane Ermeni’yle meskûn bir köy­dü. 25 Mayıs 1915’te korkunç bir katliam ve olayları başlamıştır. Bu konudaki verileri aynı köyden ve hayatta kalan kişilerden derledik. Bunlar: Arakel Sargısyan 40 yaşında, Mışur İsrayelyan 25, Suren Vardanyan 27 yaşında, Hovhannes Grigoryan 30 yaşında, Sımbat Petoyan 29 yaşında, Nerses Medsikyan 18 yaşında, Suren Karoyan 16 yaşında, Suren Voskehanyan 10 yaşında vd. Bu ayrıntılı bilgileri, Karin’in Umudum köyünde­ki Moskova Ermeni Komitesi’nin başöğretmeni Nazaret Postoyan yuka­rıda adları anılan şahısların şahsi anlatımlarından derlemiştir.

Bunlardan biri öncelikle aşağıda aktarılan ve Arakel Sargısyan’ın başından geçen olaylardır (21 Ocak 1917 tarihinde, Umudum köyünde kaleme alınmıştır).

Soru – Vatandaş, nerelisiniz?

Cevap – Ben, Kiğı köylerinden Şaruk köyü yerlisiyim.

Soru – İsminiz, soy isminiz nedir? Kaç yaşındasınız? Akrabalarınız var mı? Evli misiniz? Çocuklarınız var mı?

Cevap – Adım Arakel, soyadım Sargisyan, ben şimdi 40 yaşındayım. Akrabalarım önceden 22 kişiydi, şimdi beş kişi kurtulduk. Ben evliydim, fakat o olaylar esnasında karımı Kürtler götürdü; üç kızım ve bir de oğ­lum vardı, onları da tehcir adı altında götürdüler, fakat sağ mı ölü mü olduklarını bilmiyorum.

Soru – Sizi nasıl yağmalamaya ve katletmeye başladılar? Bu olayla­rın tarihini ayrıntılı olarak hatırlayıp anlatabilir misiniz?

Cevap – Ah, ah, cavraşo (ah, ah, kara gözlü), nasıl anlatamam ve söyleyemem ki? Kana batıp çıktık, neler, neler görmedik ki Osmanlıdan! 25 Mayıs 1915’teydi o kara günler. Bizim köyümüz olan Şaruk’a dört tane suari {süvari) jandarma girdiğinde, istediğimizi yanımıza alıp, bizim Şaruk köyünden bir buçuk saat uzakta bulunan Kıği’nin Lıçik köyüne gitmemiz için biz 23 haneyi acele ettirdiler. Biz de zar nazar (çaresizce) hükümetin emrine itaat etmeye mecbur olduk. Aynı gün içinde, neyimiz varsa, hepsini yanımıza aldık, ev eşyaları, sığırlar, mallar, kadınların gü­müş ve altın ucufları (kadınların baş süslemeleri, gerdanlık, çığa (20), bile­zikler vs.) daha çok değerli şeyleri, ipek elbiseler, atalarımızdan kalma eski eski antika şeyler, tüm bunları yanımıza alarak Lıçik’e gitmek için Şaruk’tan ayrıldık. Zırzanos denilen Kürt köyüne vardığımızda, Erme­ni köylerinden sürülen büyük bir kalabalık bulduk: Şaruk’tan 350-400 kişi, Lıçik köyünden 600-700 kişi, Kharabek’ten 400-500 kişi, Çiftlik’ten 550-600 kişi, Khızılçubukh’tan 300-400 kişi. Tüm bu insanları Zırzanos köyünde topladıktan sonra 2.500-3.000 Kürt bizi kuşattı. Aşağıda belirti­len tanınmış kişilerin liderliğindeydiler.

Lıçik köyünden Derviş Beg, kardeşi Sıleyman Beg, etrafındakilerle 300-400 kişi, Khızılçıbukhlu Memed’in oğlu Aziz 250 kişiyle, Şilıganlı îsmayel Beg’in oğlu Nüsret Beg, yanındaki 300-400 kişiyle, Gollanlı Musa Beg’in oğlu Memed Beg 400-500 adamıyla, Sugıllı Abdülselam 200-300 adamı ve güruhla, Başköylü Ziya Bey’in oğlu Rıza Beg 450-500 kişiyle. Bu belli başlı kişilerin haricinde, dağlar ve ovalar 3.000-4.000 kişilik bir güruhla dolmuştu. îlk başta Derviş Beg’in kardeşi Sıleyman Beg, tüm halkın paralarını ve ziynet eşyalarını topladı ve ardından bizi katletme emri verdi. Ah, ah, gözlerim görmeseydi… Bu kara günler, ana-baba günü oldu, ana çocuğunu unuttu, öyle oldu ki leşler kan selinde sürüklenmeye başladı. îşte orada 7.000-8.000 masum halk katledildi.

Soru – Siz o esnada nasıl kurtuldunuz?

Cevap – Biz Kürt’ün kanununa boyun eğdik (Kürt kanununu kabul ettik) (21). Demirtaşlı Sayit Beg bizi ikna etti ve götürüp korudu. Ben o za­man Kürt kanununu kabul ederek kurtuldum, sadece 4 ay kadar, Ruslar Karin’e girene kadar. O zaman geceleyin kaçtım ve Karin’e gelip teslim oldum.

Soru – Köyünüzün hanelerini, şahıslarıyla birlikte anlatabilir misin?

Cevap – Evet, şimdi ben anlatacağım, sen de tek tek yaz.. ,22

İşte sözünü ettiğim 35 haneden oluşan Ermeni nüfuslu Şaruk köyü, 188 kişiden oluşmaktaydı. Halkın dörtte üçü vahşi bir şekilde katledilmiştir, küçük çocuklar dahi.

Sahip oldukları ekonomik durumun ancak 1/4 Tük kısmının ortalama değerini ele alırsak, zararın miktarı elli üç bin Osmanlı altınına ulaşmak­tadır. Kadınların altını, gümüşü, baş süslemeleri vs. vs. hariç.

Kaleme alanın notu: Yukarıda sözü edilen öldürülenler ve nüfusun genel sayısı 188 kişidir, bunların listesini aşağıdaki sıralamayla ve doğrulukla belirtmekteyiz:

1. Tüm hayatta kalanların sayısı 25 kişidir.

2. Amerika’da bulunanların sayısı 12 kişidir.

3. Korku ve dehşetten ölenlerin sayısı 5 kişidir.

4. Bilinmeyen bir yere sürülenlerin sayısı 9 kişidir.

5. Kaçırılan kadin ve kızların sayısı 4 kişidir.

6. Öldürülen ve kılıçtan geçirilenlerin toplam sayısı 133 kişidir.

Toplam sayı 188 kişidir.

Hayatta kalan bu insanlar, tüm bu eziyet ve darbeler haricinde, günü­müzde de acı ve kara mülteci günlerinin yoksulluğunu kendi derilerinde hissetmiş oldukları için, belki yaşamaya dahi muktedir değillerdir…

N. Postoyan

Şaruk köyünden Arakel Sargısyan – Şaruk köyünden hayatta kalan­lardan, kendisi şahsen o korkunç olaylar ve katliamdan zorlukla kurtula­bilmiştir – şunları anlatmaktadır:

1. Zırzanos Köprüsü’nde 400 kişiyi öldürüp nehre attılar, 5 kişiyi bir­birine bağlayıp vuruyorlardı. Böylece 400 kişiyi, hepsini öldürerek, suya attılar, öyle ki, cesetlerin çokluğundan dolayı nehrin akışı durdu.

2. Aynı şekilde, Lıçik Köprüsü’nün üzerinde ortalama 200-250 kişi öldürdüler. İnsanları koyun gibi boğazlıyorlardı köprünün üstünde ve on­ların kanı, ebedi intikam işareti olarak köprünün iki kâgir kemerini şim­diye kadar boyamıştır. Yetişkinleri bu köprünün üzerinde boğazladıktan sonra, küçük çocukları seçerek, ayaklarından tutup köprünün taşlarına vuruyorlardı. Burada öldürülen çocuklar beş köyden toplanmıştı ve sayı­ları 1.000 kadardı. Hiçbiri sağ kalmadı; hepsini ayaklarından tutup başla­rını taşlara vurdular. İşte, bunları gözlerimle gördüm ve son ümidimi de kaybederek kendimi suya attım. Arkamdan kaç el ateş ettiler, fakat suyun altından yüzüp kendimi çalıların içine attım ve Demirtaşlı Sait Beg’le kaçıp evlerinde saklandım.

Soru – Kaç milli kurumunuz vardı?

Cevap – Güzel bir kilisemiz vardı Surb Sargis adında ve kâgir binalı bir milli okulumuz vardı. Köyde hiçbir bina ayakta değildir, hepsi de yakılmış ve yıkılmıştır. Milli kurumların ve kilise eşyalarının zararı 1.000 altına ulaşmaktadır.

Kaleme alanın notu: Bu köyün halkının tümü de ekonomik açıdan iyi ve varlıklı durumdaydı, özellikle de halkın eğitim ve ekonomik yapısını güçlendiren yeni neslin bilinçli gençleri vardı. Fakat bu korkunç olayla­rın her şeyi yok etmiş olması acıdır.

N. Postoyan

EMA, fon 57, liste 55, dosya140, yapraklar 1-60 arka yüzü, orijinal, el yazısı