Sovyetler Birliği’nin dağılması ve soğuk savaşın bitişinin ardından ABD’nin tek küresel efendi olarak kendi öncülüğünde Yeni Dünya Düzeni’nin zaferini ilan etmesi, egemen sınıflar açısından görece istikrarlı bir dönemin kapılarını açmış görünüyordu. Fakat bu çok uzun sürmedi ve 2000’lerin başlarından itibaren giderek hızlanan biçimde bu neoliberal hegemonyada çatlaklar belirmeye başladı. 2008 ekonomik krizi, Arap Baharı, darbeler, iç savaşlar ve artan kitlesel göçler, buna paralel biçimde yükselişe geçen ırkçılık ve göçmen düşmanlığı ile otoriter/despotik yönetimlerin yaygınlaşması, bu çatlakların görünür olduğu başlıca başlıklardı.…