İSMAİL BEŞİKÇİ: ERMENİ SOYKIRIMIYLA İLGİLİ İKİ TEMEL SORUN

Ermeni soykırımı gündeme geldiği zaman Türk tarihçiler şöyle söylü¬yorlar: “Yıllardır arşivlerde çalışıyoruz. Soykırım olayını doğrulayacak hiçbir belge yok.

Başbakanlık arşivlerine, Cumhurbaşkanlığı arşivlerine, Türkiye büyük Millet Meclisi arşivlerine… Arşivlerine girdik… Bütün arşivleri inceledik, soykırımı doğrulayacak hiçbir belge bulamadık. Soykırım Türk devletini zorda bırakmak için Türk karşıtlarının uydurduğu bir yalandır…” Bu, genel olarak devletin ve hükümetin görüşüdür.…

SAİT ÇETİNOĞLU: Der Zor: İnsanlık Dramının Tanığı Olan Topraklar

Raymond Kevorkian’ın Der Zor, Soykırımın ikinci safhası[1], Ermeni Soykırımının bir belgeseli olarak okunmalıdır. Kevorkian’ın uzun değerlendirmesi ile başlayan inceleme Aram Andonian’ın bizzat bir kurban olarak kendisinin tanıklıkları ve diğer kurbanlardan derlediği tanıklıkların, Suriye ve Mezopotamya’daki toplama kamplarında ve sevkiyatlar da bizzat görevli Osmanlı yetkilileri, tanık olan müttefik misyon görevlileri ile Vatikan görevlilerinin tesbit ve tanıklıklarını, Tessa Hofman ile bir tanıdık yoldaş Aram Pehlivanyan’ın kızı Meliné’nin Alman misyonerlerinin Soykırımın birinci evresine dair tanıklıklarının değerlendirmeleri ile soykırım sürecinin birinci evresi ile ikinci evre bir bütünlük içinde ve birbirini tamamlayan son derece önemli bir Ermeni Soykırımı çalışmasıdır.…

Ümit Kurt: 1915’te Ne mi Oldu? Yandı, Bitti, Herşey Kül Oldu!

Taner Akçam bugün belki de Türkiye’nin en ihtilaflı meselelerinden biri olan “Ermeni Sorunu” ve bunun etrafında dönen tartışmalarla ilgili resmi Türk tarih tezini ciddi biçimde sorgulayan, onun tabularını ve kalın duvarlarla örülü setlerini zorlamaya çalışan biri. Bunu yaparken de bilim insanı olduğunu unutmadan eleştirel bir tarihyazımı perspektifi içeren çalışmalara imza atan cesur bir araştırmacı…

İlk elden vurgulamakta fayda var ki Akçam’ın çalışmalarında yoğun bir biçimde kullandığı farklı belge ve arşiv malzemelerinin kuru ve dar bir ampirisizm içerdiğini söylemek haksızlık olur.…

Fatih Akın: Ermeniler bu yüzleşmeyi bir Türk yönetmenden bekliyordu

ARİS NALCI

100 yıllık bir kesik…

Fatih Akın’ın Ermeni soykırımını anlatan filmi “The Cut – Kesik” Venedik Film Festivali’nde dünya prömiyerini gerçekleştirdi.

Sinema eleştirmenleri filmi tam anlamıyla kesip biçti diyebiliriz.

Eleştiriler dağ gibi.

Beğenenler de bir o kadar çok.

Ben filmi bir gazeteci olarak değil bir Ermeni olarak izledim.

Size de tavsiyem tüm önyargılarınızdan soyunun,

Evet, biliyorum Ermeniler kendi acılarını anlatacak bir film bekliyor,

Ama bu kadar büyük bir acı, 100 yıllık inkar, bir filme sığmaz.…

Sadık Aslan: Kürtlerin 1915 ile imtihanı

Ermeni Soykırımı, 24 Nisan 1915’te Ermeni aydınların sürgünüyle sembolik olarak, 27 Mayıs 1915 tarihli geçici “Tehcir Kanunu’yla da resmen başladı. Batılı büyük güçlerin, sistemlerini Ortadoğu’ya taşıma çabaları çerçevesinde geliştirdikleri politikalar ile İttihatçıların homojen toplum oluşturma amacı 1915 soykırımlarının asıl nedenleri olarak gösterebilir. Elde kalan son topraklar olarak Anadolu, Türkleştirmek amacıyla ilkin gayrı-müslüm halklardan temizlenecekti.…

2015 yaklaşırken Ermeni Soykırımı’nın tanınması için mücadeleye!

Dönemin Dâhiliye Nazırı Talat Bey’in emriyle, 24 Nisan 1915’te Ermeni Komite merkezlerinin kapatılması, elebaşlarının tutuklanması ve her türlü belgelerine el konulması kararı alındı. Ermeni toplumunun ileri gelenlerine karşı düzenlenen bir operasyonla 240 kişi tutuklandı. Birkaç gün içerisinde tutuklananların sayısı 2345’e ulaştı. Bir ay sonra çıkarılan “Tehcir Kanunu”, Kanun-ı Muvakkat (geçici yasa) ile yerel mülkî ve askerî yöneticilere, uygun görecekleri kişileri geçici olarak başka yere naklettirme yetkisi verildi.…

1915-2015

Ümit KardaşABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nin kabul ettiği 24 Nisan 2014’te Ermeni Soykırımı’nın yıldönümünün hatırlanmasına ilişkin karar metni, Başkan Obama’ya tüm gerçeklerin T.C. hükümeti tarafından tanınmasını içerecek şekilde adil, yapıcı, istikrarlı ve sağlam bir Türk-Ermeni ilişkisine yönelik çalışma yapma misyonu yüklüyordu.Türk yetkililer ise bu gelişmelere her zamanki gibi aynı duyarsız ve klişe laflarla cevap verdiler.…

Ayşe Günaysu: Kesab 1909

Ekranımda bir gazete kupürü var. Renk, harfler, her şey dizginin dökme kurşun harflerle yapıldığı günlerin kokusunu getiriyor. Tarih 30 Temmuz 1909. Kupür, The Evening News Sdyney adlı, Avustralya’da yayınlanan bir gazete. Başlık şöyle: “KESAP’TA ATEŞ VE KILIÇ”. Nisan ayında Kesab’ın başına gelenler, aynı coğrafyada, aynı günlerde yaşanan, 30 bin Ermeni’nin birkaç gün içinde katledildiği o korkunç Adana katliamının bir parçası.…

Hovsep Hayreni: Abdülhamit Kırımlarının Canlı Bir Örneği: 1895 ARAPGİR

Günümüzden 118 yıl önce, 1895’in son üç aylık kesitinde Sultan Hamid Ermeni halkına çok yoğun bir kan banyosu yaptırmıştı. O yıl kabul etmek zorunda kaldığı Ermeni reformlarını sabote etmenin yolu olarak kışkırttığı Müslüman ahaliyi, devlet güvenlik güçlerini ve Hamidiye alaylarını her tarafta Ermeni halkının üzerine salmıştı. 1894’te bu olayların öncüsü olan Sasun katliamı ve 1896’da artçı olarak devam eden Van, İstanbul, Egin katliamları yaşandı.…

Hovsep Hayreni: SOYKIRIMLA SİLİNEN BATI-ERMENİSTAN’IN TARİHSEL GERÇEKLİĞİ İNKAR EDİLEMEZ!

Belçika Ermeni Demokratlar Derneği adına katıldığımız Brüksel Konferansı’nda yüz yıl önceki tarihin dersleriyle mazlum halklar arası birlik ve dayanışmayı teşvik eden mesajlar vermiştik [1]. 1915 öncesi Batı Ermenistan-Kuzey Kürdistan bileşkesine atıfta bulunan ve Kürt aydınlarından o tarihsel gerçekliğe saygılı yaklaşım talep eden bir cümlemiz, daha sonra Radikal yazarı Ayşe Hür’ün yaptığı değinme [2] vesilesiyle, hem kendisine hem bize yönelik haksız suçlamalara yol açtı.…