HAYKO BAĞDAT: HDP zararlı çıktı

Her şey Kobani’den gelen o acil mesajla başladı:

“Sınır kapısı IŞİD’in eline geçmek üzere. Bu gece katliam olur. Bir şeyler yapın, durum kötü.”

HDP yöneticileri toplantı üstüne toplantı yaparak bu katliamı durdurabilmek için Kobani’ye ellerinden gelebilecek desteği sunmanın yollarını aramaya başladılar. Zaten günlerdir akrabalarının karşı karşıya kaldıkları büyük tehlike sebebiyle rahat uyku uyuyamayan, bir taraftan barış sürecinin ağırlığını taşıyan, bir taraftan kendilerini tarihe not düşülen bu onurlu direnişin bir parçası olarak hisseden insanların en zor kararlarından birini verme anıydı.

Yapılacak ne vardı ki?

“Ülkede ve dünyada tüm Kürtler sokaklara çıkıp haykırsın. Katliam olacak. Bunun geri dönüşü yoktur.”

Sonrası malum…

Sadece Kürt illerinde değil, memleketin her tarafında ve dünyanın hatırı sayılır kentlerinde evlerinden fırlayarak kendini sokaklara attı insanlar.

Kürt gençleri ya 30 yıllık savaşın ya da nihai barışın bir parçası olmak için içlerinde kıpırdayan ateş ile karşılarında duran polis barikatlarının önünde buldular kendilerini.

Onlarca insan korkunç şekilde öldürüldü.

Kobani için direnen de, kendini devlete yakın hisseden de, evinde masumca oturan da, sakallı olarak o yoldan geçen de…

Şiddetin en korkunç yüzünü gördük.

Bölgede başta bazı karakollar olmak üzere kamu binaları ele geçirildi, bazıları tahrip edildi.

Batı’da palalı, silahlı insanlar ile paramiliter güçler iç içe geçti.

O gece Kobani düşmedi.

Ardından hemen diplomasi harekete geçti.

İktidar yetkilileri ile HDP temsilcileri acil temaslarda bulundu.

Ve nihayet Öcalan duruma müdahale etti.

“Bu kargaşa darbeye yol açar” cümlesi yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. Gezi’deki gibi…

HDP basın toplantısıyla itidal çağrısı yaptı ve olaylar hafifledi.

İşin gereklilik, haklılık, hafıza, mecburiyet, panik kısımlarını bir kenara bırakmak kolay değil elbet.

HDP yöneticilerinin yerinde olsam bu vahim durumda aynı kararı vermem işten bile değil.

Fakat siyaset dediğimiz meret, insan hayatı üzerinde oynanan bir oyun ve AKP bu işi artık iyi biliyor.

Soğukkanlılık ve gaddarlık iktidar için dava menfaatleri uğruna göze alınabilir bir durum ve Erdoğan pokerde sürekli rest çeken bir kumarbaz edasıyla bu oyunu oynuyor.

Kobani’deki durum ve barış sürecinin geleceği önümüzdeki günlerin en hayati meselesi olarak önemini korusa da bu olayların belirgin sonuçları netleşti diyebiliriz.

• HDP’nin Türkiyelileşme projesi, sokak olaylarının bıraktığı izler sebebiyle uzun süreliğine imkânsız hâle geldi.

• Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde elde ettiği yeni oylar hızlıca eski sahiplerine geri döndü.

• Oluşturulmaya çalışılan yeni sol muhalefet tekrar Kürt hareketinin mevcut potansiyeline hapsoldu.

• 2015 seçimlerine barajı zorlayarak girmeyi ve bağımsız aday kontenjanına kıyasla AKP’den 30-40 milletvekili kapmayı hedefleyen Kürt hareketinin bu hayalini gerçekleştirmesi artık pek mümkün görünmüyor.

• AKP, kendisinden nefret eden Kemalist kesimlerle “bölücülüğe karşı” bir cephede saf tutabilir hâle geldi. Kürt düşmanlığı zirve yaptı.

• Kolluk kuvvetlerine, mevcut olan yetmezmiş gibi daha acımasız yetkiler verilmesinin yolu açıldı.

• “Vatan hainlerine karşı tedbir almak” sloganıyla, AKP kendisine muhalif olan tüm kesimlere karşı antidemokratik yeni düzenlemeler icat etmenin zeminini oluşturdu.

• “Ya bu sorunu çözeriz ya da yanar bu ülke” algısı batıda “tehdit ediliyoruz” öfkesine yol açtı, duygusal kopuş hızlandı.

• “Bir daha sokağa çıkanı vururuz” söylemi doğuda barışa olan inancı azalttı, eski devletin gönderdiği selam alındı.

• Tabanını sokağa davet eden HDP’nin kitlesini tanıdığı, olabilecekleri öngördüğü hâlde şiddet eylemlerini kriminalize etmesi, sokağa dökülen gençlerin kalbini kırdı, partiye olan güven sarsıldı.

Bütün bunlar olurken Kobani hâlâ katliam riski altında, sadece bütün dünya biraz daha meseleden haberdar oldu.

Yani son toplamda iyi olmadı…

Kaynak: Taraf