HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ağabeyi, DTP eski Genel Başkanı Nurettin Demirtaş’ın, Yeni Özgür Politika’ya yaptığı açıklamalar sürreel bir roman tadında. Devlet, Sur, Cizre başta olmak üzere Kürt halkının yaşadığı ve kimbilir kaç sürgün sorası yeniden yarattığı bütün yaşam alanlarını yıkarken ‘Ermeni devleti ve Ermeni milliyetçiliği’ kaygısına düşmenin reel gerekçesini bilemiyorum. Gel gör ki mutlak hakikat havasında dile getirilen kanaatlerin içeriği ve üslubu fena halde ürpertici.
“Devletler tanısın ya da tanımasın bu soykırımın yaşandığından zerrece kuşku yoktur. Soykırımda Kürtlerin de kullanıldığı bir gerçektir” diye başlıyor söze Nurettin Demirtaş. Kullanılmak fiilinin edilgen çağrışımı benim nezdimde bu denli iradesiyle öne çıkan bir halka hakaret. Elbette bu sistematik imha politikasının sorumluları bellidir, lakin katılımcıları da öyle. Kürt hareketinin bu yöndeki her cesur, dürüst yaklaşımı devletin resmi inkâr politikasını zora koşacak, hepimiz için elzem olan hakkaniyetin önünü açacaktır.
“ KCK Eşbaşkanı Bese Hozat çok isabetli şekilde, milliyetçi-komplocu lobi faaliyetlerinin tehlikesine dikkat çektiğinde HDP içindeki aydınlardan bile negatif tepki geldiği akıllardadır.” diyen Nurettin Demirtaş, belli ki o malum söylemi bir kez daha gündemleştirme gayretinde. Lobi sözcüğünün devlet söylemi olduğu ve Ermeni lobisi denilen muğlak kavramın her Ermeniyi bir kez daha hedef haline getirmekten öte bir işe yaramayacağı aşikârken buradaki ısrarı anlamakta zorlanıyorum. Keza Ermenilerin de yoğun destek verdiği ve içerisinde bir Ermeni milletvekili de olan HDP’nin bu sorunlu kavramı neresinden sahiplenmesinin beklendiği de ayrı bir muamma.
Yazının ağır itham ve genellemelerine dayanak edilen Ermenistan cezaevlerindeki bir grup Kürt siyasi tutukluya dönük muameleyse çıkarım yapılabilecek özden uzak. Bahsedildiği gibi Kürt tutsaklar Ermeni sınırını geçmek isterlerken komployla tutuklanmış ve haksız yere 4 yıla yakın hapiste yatmışsa bu Ermenistan devletinin hukuk kapsamında açıklaması gereken bir mesele. Ancak buradan yola çıkıp ‘Ermeni yetkililer’ denen kişilerin “Hakkari taraflarında en küçük çocukları dahil birçok Kürt aileyi imha ettik, daha da öldürmeye devam edeceğiz. Ağrı, Van ve diğer yerleri elinizden alacağız!” iddiasını dayanak yapmak, oradan da “Boşuna bu sözü sarf etmedikleri son 30 yıl içinde yaşanan katliamlardan bellidir: Gerek PKK gerillası kılığına girerek, gerekse bizzat Türk komandoları adıyla yüzlerce cinayet işlendiği kayıtlıdır” diyebilmek iyi niyetle açıklanacak bir şey değil.
Bu söylemle mi milliyetçiliğe karşı uyarıda bulunmaktadır Nurettin Demirtaş? Bir zamanlar tarihte Batı Ermenistan diye anılan yerlerde Ermenilerin izinin bile kalmadığı bir dönemde kerameti kendinden menkul, marjinal Taşnak söylemini temel alarak Ermeni halkına “Gerçek düşmanlarını bir yana bırakıp mazlum Kürt halkıyla niye uğraşıyorsun?” diye sormak hangi akla izana sığar. PKK gerillası ve dahi Türk komandoları saflarında yer alabilecek nitelik ve nicelikte Ermeni vardır da, kendi halkları nasıl tarihten silinmiştir? Kayıtlar nerededir, hangi Ermeni’den bu dünyada maskeli balodaymışçasına Türk komandosu olabilir?
Ortada büyük bir muhatap sorunu da var. Nurettin Demirtaş’ın defaatle Ermeni devleti dediği Ermenistan olsa gerek. Oysa zan altında bıraktığı Türkiye’deki Ermeni toplumu ve Diaspora.
Milliyetçilik kendini en çok genellemelerle ele verir. Bu açıklamalar yazık ki baştan sona karşı olduğu iddia edilen o akımın en açık ifadesi. Allah akıl fikir versin demekten ötesi gelmiyor içimden.
Kaynak: Agos.com.tr