Karin Karakaşlı: Allah akıl fikir versin

HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ağabeyi, DTP eski Genel Başkanı Nurettin Demirtaş’ın, Yeni Özgür Politika’ya yaptığı açıklamalar sürreel bir roman tadında.  Devlet, Sur, Cizre başta olmak üzere Kürt halkının yaşadığı ve kimbilir kaç sürgün sorası yeniden yarattığı bütün yaşam alanlarını yıkarken ‘Ermeni devleti ve Ermeni milliyetçiliği’ kaygısına düşmenin reel gerekçesini bilemiyorum.…

Karin Karakaşlı: 19+23+1915=2015

Sanki bir karar ânı var çocuklukta. Kimileri rakamların insanı oluyor, kimileri de harflerin. Ben en başından beri ikinci gruba ait oldum. Matematik için hep çok çalışmam gerekti, dillerse kendini cömertçe açtı. Arkadaşlar alıştırmaları çözmeme yardım etti, ben onların kompozisyonlarını yazdım. Yıllar böylece aktı.

Meğer her toplama işlemi ille de matematiğin sınırları içinde olmuyormuş.…

Karakaşlı ve Koptaş: ‘Lobi’yi negatif bağlamda kullanmakta neden ısrar ediliyor?

Karasu’nun ‘Fethullahçılar, bu Ermeni Lobisi ve Hristiyanlarla daha fazla ilişkidedirler’ açıklaması üzerine Agos Gazete’sinde ‘Yine Ermeni Lobisi’ başlıklı bir yazı yayımlanmış, Rober Koptaş ve Karin Karakaşlı’nın eleştirilerine yanıt Musatafa Karasu’dan gelmişti.  Karasu, Özgür Gündem’de kaleme aldığı yazıda ‘tespitimi ortaya koydum, kastım yoktu’ demiş ve kendisinin ‘töhmet altında bırakıldığını’ ifade etmişti.

Karin Karakaşlı ve Rober Koptaş, Karasu’ya bir cevap daha hazırladı.…

KARİN KARAKAŞLI: Tarih ile Coğrafya

Okul sıralarında çoğu zaman sıkıcı geçen ve ders kitaplarına kenar süsü yaptığım derslerdi Tarih ve Coğrafya. Akınlar, seferler birbirinin içine girer, hangi bölgede ne yetiştirildiği aklımdan uçardı. Tarih dersinde konu Birinci Dünya Savaşı’na geldiğinde ise, sıkıntının yanına isyan duygusu eklenirdi. Rus ordularıyla işbirliği yapan Ermeni komiteleri ve güvenlik nedeniyle sürülen Ermenilerden, hain Ermeni örgütlerinden ve daha bir sürü düşmanca şeyden bahis olur, bütün bunları bir de Ermeni olarak okumanın dayanılmaz hafifliği sarardı etrafı.…

KARİN KARAKAŞLI: Zabel Yesayan’ın on yılı

Zaman çok tuhaf, çok ürkütücü bir güç. Usul usul akıyor, sanki bir göz kırpımlık an gibi geçmiş yılları büyüyen çocuklardan ya da aynadaki aksin yansıttığı çizgili yüzden algılıyoruz bir anda. Bir anın içinde çok şey oluyor, bir âna bir ömür sığıyor bazen. Ve aynı şekilde bir gün de sonsuzluğa uzayabiliyor. Geçtiğimiz hafta Paris’teki Nubaryan Kütüphanesi’nde yer alan ve Ümit Kurt ile Alev Er’in çevirdikleri haliyle Agos’ta yayımlanan belge, pek çok şeyin yanı sıra zamanı da yeniden düşünmeme vesile oldu.…