Nalan Temeltaş: Artin’in kürk mantosunun ederi kaç nesil?!

Kimi zaman bir gülümseyiş, içtenliğiyle ferahlatır. Bazense bir sözcük, bir cümle ya da bir kitap oldukça oylumlu bir kederi; bugüne değin hiç yaşamamış olduğunuza sizi inandırarak üstelik, ortaya çıkarır.  Gittikçe su yüzüne çıkan farkındalıkla  artık hissettiğiniz acıya  yalnızca kalbiniz değil aklınız da katılacaktır. İşte araştırmacı yazar Ali Sait Çetinoğlu’nun  Varlık Vergisi namlı kitabı ile karşılaştığınızda böyle hissetmeniz olası. Şu veya bu şekilde farkındalığınız olsa dahi bu denli kapsamlı bir çalışma ile karşılaşınca sık sık elinize sağlık Çetinoğlu diye geçirebilirsiniz içinizden.

Varlık Vergisi’nin görünmeyen yüzünden bahsederken ‘’…bu insanlarımızın çektiği acıları, soğuk rakamlarla ifade etmek, acıları istatistiklemek çalışmamızın trajik yanıdır.’’ Diyor yazar. Çünkü araştırma sırasında Varlık Vergisi mağdurlarıyla görüşürken 94 yaşında bir hanım ‘’ Siz bunlar yazacak mısınız? Bundan dolayı başıma bir iş gelir mi?’’ diye soracaktır!

İkinci Dünya Savaşı yıllarında, 11 Kasım 1942 günü TBMM’de görüşülerek kabul edilen 4305 sayılı Varlık Vergisi Kanunu sadece iktisadî değil; siyasi ve kültürel açılardan da önemli bir uygulama olarak göze çarpar. Çetinoğlu’na göre yasanın amacı gayri Müslim azınlıkları bu topraklardan kovmaktır. Bu amaca yönelik yasa uygulamasıyla  gerçekleşen sermaye transferi, sonuçlardan sadece biridir.

Bilirsiniz memlekette halının altına süpürülen her sorun gibi Ermeni Meselesi de bugünlerde ehliyetinden pek de emin olamadığımız zihniyetlerin sunduğu açılım içerisinde. Pek milli politikacılar; hiçbir düşmanın yenip yıkmadığı Türkü ancak iç ayrılık ve çekememezlikler dağıtıp yıkar düşüncesini terk etmeyerek, bugünkü muadilleriyle güncelliyorlar.

İdeolojik manipulasyonun şirazesi çıkmış zaten. 30 Ağustos törenleri sırasında genelkurmay başkanı İlker Başbuğ’un kucağında ağlayan kız çocuğu, hepimizi hayrete düşürecek kadar ‘’gerçek’’ ağlıyordu. Genelkurmay başkanı da çocuğu, bu ülkeyi böldürmeyiz merak etme mihvalinden teselli ediyordu. Kitleler sistemin ancak bu kadar isteyebileceği manipulasyonla unutma hastalığına yakalanmıştır. Halının altına süpürülen meselelerde insanlık unutuluyor sıklıkla.

Unutma virüsünün gelecek nesilleri de hastalığa sevk etmemesi için yapılabilecek en doğru işlerden birisi tarihin eğilip bükülen, unutmaya uygun hale getirilen sayfalarını yeniden yazmaktır. Sait Çetinoğlu’nun kitabı bu nitelikte belgeler arasında haklı olarak yerini alacaktır.  Gelecek kuşaklar adına hiç değilse kederli bir teşekkürü hak etmiştir.

sait-cetinoglu-belgeVarlık Vergisi/1942-1944
Ekonomik ve Kültürel Jenosid
Ali Sait Çetinoğlu
Belge Yayınları