Ragıp Zarakolu: Bu kez Süryani/Asuriler soykırım tehdidi altında

Ragıp ZarakoluMahşerin 4 Atlısı, muhtelif adlar altında Irak ve Suriye topraklarını kasıp kavurmaya devam ediyor. Kiminin adı Irak Şam İslam Devleti (ad-davla al-ıslamiyya fi al-’raq wa-sh-sham) *- ırak, kiminin El Nusra (jabhat al-nusra), kiminin El Kaida (al-qa’idah), kiminin Ansar (aish ansar al-sunna)…

Musul, Irak ordusu tarafından hiç savaşmadan IŞİD çetelerine teslim edildi. IŞİD, Nazilerin “yıldırım savaşı” taktiğini uygulayarak, halk kesimlerini terörize etmekte, direnmeden teslim olmaya ya da kaçmaya zorlamakta.

Musul, tarihin en kadim inanç merkezlerinden biri. Bütün inanç gruplarını bağrında taşımış, ta Ahti Atik zamanlarından bu yana.

Musul’da insanlığın kültür mirası, soykırımcı bir akımın tehdidi altında.

Kürt Özgürlük Hareketi, küçük bir Stalingrad direnişi örneği sergileyerek Kobanê’de IŞİD’in Naziler gibi yaratmış olduğu yenilmezlik imajını yerle bir etti.

Şimdi bu imajı, Habur nehri çevresinde toplanmış olan 35 Süryani/Asuri köyüne saldırarak yeniden canlandırmak istiyorlar. Bu köyler Habur nehri üzerinde Hasana’dan Ras al-Ain’a kadar 80 km’lik bir alana yayılmış vaziyette…

Ucuz zafer peşindeler.

Ama yine duvara toslayacaklar. Habur bölgesini de Kobanê gibi düşüremeyecekler. Kürt Özgürlük Hareketi ve halkların birleşik direniş güçleri buna izin vermeyecek. Irak ordusunun onlara hediye ettiği tanklar ve ağır silahlar da onları kurtaramayacak. Buna inanıyorum. İnanmak istiyorum.

Önce Êzidîlere saldırdılar, toplu imha için. YPG’nin gösterdiği direniş refleksi ve açılan koridor, büyük bir insanlık faciasının önüne geçti.

YPG, Kobanê kentinde yaşayan 200 bini aşkın sivil halkın bölgeyi boşaltmasını sağladı. Ve kalan az sayıda sivil halkla birlikte inanılmaz bir direniş sergileyerek IŞİD çetelerine ağır kayıplar verdirdi ve geri çekilmelerini sağladı. YPG kadın ve çocukların boşaltıldığı Um Gargen kasabasını Asuri/Süryani direnişçilerle birlikte savunmak için savaşçılarını yolladı. Hurmizd’in 50 km batısında yer alan Tel Talaa’da bazı insanların kaçırılmasından sonra, burada yaşayanlar yerleşimi nehrin karşısına geçerek terk ettiler. Tel Tawil’de ise, Asuri/Süryani direnişçiler başarılı biçimde karşı koydular. Daha önce bu bölgede 35 bin olarak tahmin edilen Asuri/Süryani nüfustan geriye bu köylerde sadece 3000 insan kaldı AINA’nın verdiği bilgilere göre.

Musul’da insanlığın kültür mirasını katletme atılımı sergileyen IŞİD çeteleri, dünyanın dikkati oraya kaymışken, Habur nehri çevresindeki Asuri/Süryani yerleşimlerini hedef seçti.

Eğer bunda başırılı olurlarsa, bundan sonraki hedef, bu alanı dayanak yaparak, ana hedefe yani en büyük kantona, Qamişlo’ya saldırmak. Habur’u IŞİD çetelerine bırakmamak, aynı zamanda Qamişlo kantonunu savunmak anlamına geliyor.

Bu saldırıları bekleyen Asuri/Süryani toplumu da uzun zamandır, kendi öz savunma güçlerini oluşturma ve güçlendirme çabası içindeydi.

IŞİD çeteleri 350 Asuri/Süryani insanını rehine almış vaziyette, AINA’nın (Uluslararası Asuri Haber Ajansı) verdiği bilgilere göre. IŞİD, bu rehineleri, Amerikan uçaklarının bombardımanını durdurmak için kullanmak istiyor. Libya’da Kopt kilisesine bağlı Mısırlı emekçileri hunharca katleden IŞİD, şimdi Hristiyan toplumlarını doğrudan hedef aldığını dünyaya ilan ediyor.

Tel Şamiram’da IŞİD, 60 kadın ve çocuğu rehin tutuyor. Asur ve Sümer toplumlarının kültür mirasını yok ederken, bir yandan da bütün farklı toplumları Mezapotamya coğrafyasından silmek istediklerini, pervasızca ilan ediyorlar.

Tel Hürmiz köyünde 2’si kadın, 12 Asuri/Süryani savaşçı AINA’nın verdiği bilgilere göre IŞİD çeteleri tarafından katledildi. Başka cinayetlerden de bahsediliyor Need kilisesinin açıklamasında.

IŞİD’in Habur köylerine yönelik ilk baskısı, şeriat kurallarına göre cizye ödenmesi talebi ile başladı. Kiliselerin üstündeki haçların indirilmesi istendi (Tel Hürmiz’de örneğin). Tel Tamir’de nehir üzerindeki köprü IŞİD tarafından bombalandı.

Tel Boran ve Tel Şamiram köylerinde halkın ve Asuri/Süryani direniş güçlerinin karşı koyması sonucu IŞİD çeteleri geri çekildi.

Hasaka kentinde katledilen direnişçilerin cenazeleri, toplum önderlerinin yaptığı konuşmalardan sonra kaldırıldı. Her yaş grubundan bu direnişçilerin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz: Milad Sammy Adam, George Maholian, Tamir Darwish, Marius Hurmiz, Simon Somo, Abraham Qatina, Joseph Afeh, Julian Osi, Hasakalı Haysam…

Habur bölgesi, 1916 yılında Ermeni Soykırımı’nın nihai son vahşet alanı olmuştu. İttihat Partisi’nin koyduğu kurala göre, hiçbir bölgede Rum, Ermeni, Süryani, Kürt nüfus yüzde 5 kotasını geçmeyecekti. Suriye’de Ermenilerin istenen oranın üstünde sağ kalması üzerine, kamplardaki Ermeniler, Der Zor üzerinden El Cezire çölüne bir ölüm yürüyüşüne zorlanmışlardı. İşte bu bölge Kamışlı ve Habur 1915 Soykırımı’ndan sağ kalanların yerleşim alanı olmuştu.

İşte IŞİD, soykırımın 100. yılında, soykırımı nihai hedefine vardırmayı amaçlamaktadır.

Bir daha asla! Demedikçe, bu coğrafyada hep yeni kurbanlarla soykırımın devamının önü alınamayacaktır. O zaman, hakikat için, inkara karşı mücadeleye devam!

Bu kez başaramayacaklar!

Kaynak: Özgür Gündem