Sarkis Hatspanian: DOĞAN TARKAN’IN ANISINA

HatspanianBundan sadece bir-iki hafta öncesine kadar DSİP Başkanı olan Doğan Tarkan’ı yaşarken tanıma şerefine nail olamamışlardanım. Dün sosyal medyadan öğrendiğim vefat haberinden saatler sonra eski bir dostumun ulaştırdığı bir iletiyle onun 12 Eylül sonrası Suriye ve Lübnan’da geçirdiği dönemin şahitlik kırıntısı sayılacak bilgiler edindim. Onun Ermeni meselesiyle tanışma döneminin temelini teşkil ettiğine inandığım bu şahitliğin topluma ulaştırılmasını önemsediğimden, bu bilginin sosyal medyada paylaşılması gerektiğini düşündüm.

“Doğan’ı, 1982’de Beyrut’ta Filistin Kurtuluş Örgütü bünyesinde uzun zamandır önemli konumda görevlerde bulunan marksist görüşlü hısımım Garabet A. vasıtasıyla tanıdım. Halkımıza yapılan soykırım sonucu binyıllardır yaşadığı Kilikia’dan Lübnan’a sığınan ailemin evde Türkçe konuşmayı sürdürmesi nedeniyle iyi-kötü öğrenmiş olduğum “köylü ağzı” Türkçemle onunla anlaşabiliyordum. Benden üç yaş küçük kardeşim ASALA’nın Bekaa’da bulunan askeri kampında eğitilmekte olan gönüllülerdendi ve bu nedenle de kampın hemen yanındaki KURTULUŞ örgütünün askeri kampında eğitilen birçok üyesiyle yakın dostluğu vardı. Doğan’ın da üyesi olduğu marksist bir hareket olan bu örgüt, böylelikle hem FKÖ kadrolarından hısımımız Garabet A., hem de ASALA üyesi öz kardeşim gibi zorunlu sürgüne mahküm edilmiş daha nice Ermeni insanla Suriye ve Lübnan’da kurulan dostça ilişkiler sayesinde, halkımızın haklı ve adil davasını oldukça yakından tanıyabilme olanağına sahip olmuştu.

Ermeni meselesiyle tanışıklığı işte 12 Eylül sonrasındaki bu yıllara dayanan Doğan’ın oradan Avrupa’ya ulaşmasında da Ermeni dostların yardımlarını esirgemediğini bu vesileyle tarihe bir not düşerek, onun İngiltere’de bulunduğu yıllarda aramızdaki ilişkilerin kesilmesinden çok ama çok uzun yıllar sonra da olsa Doğan’ın hem de Ermeni meselesiyle ilgili İstanbul’dan duyulan sesi yine sıcak ve bir o kadar da samimi olmuş ve O 24 aralık 2011 günü başkanı olduğu partinin kendi imzasını taşıyan bildirisinde aşağıdaki açıklamayı yapmıştı:

“Ermeni Soykırımı’nı tanıyın!”

Fransa’da Ermeni Soykırımı’nın inkârını engelleyen yasanın onaylanması, Türkiye’deki milliyetçileri ve ırkçıları ayağa kaldırdı. Meclis’te AKP, CHP ve MHP hemen mutabakat sağladı. Hükümet Fransa’ya yaptırım kararı aldı. Kamuoyunda ise yasanın sağcı Sarkozy’nin Türkiye’ye karşı politik bir hamlesi olup olmadığı, soykırımın inkârının ifade özgürlüğünü engelleyip engellemediği tartışılıyor.

Bu tartışma üzerinden Türkiye’de ırkçı-milliyetçi bir söyleme sarılanlar, şu sorulara bir kez daha yanıt vermelidir: 1915’te ne oldu ? 1.5 milyon Ermeni yaşadıkları topraklardan nasıl kopartıldı ve yok edildi ? Birleşmiş Milletler’in 1948 sözleşmesini tarafsız bir gözle okuyan herkes 1915’in bir soykırım olduğunu anlayabilir. Kaldı ki bu sözleşmeye temel oluşturan çalışmayı yürüten Lemkin, soykırım incelemesine Ermeni Soykırımı’nı inceleyerek başladığını, Ermeni Soykırımı’nın Nazilere Yahudi Soykırımı için ilham verdiğini açıkça belirtmektedir. Ayrıca aralarında Avrupa Parlamentosu’nun da bulunduğu dünyanın 20 parlamentosu 1915’i soykırım olarak tanımıştır.

Soykırıma uğrayan Ermenilerin torunları, Türk milliyetçileri öyle istiyor diye, “Azgın azınlık” manşeti atan Hürriyet gazetesi yaygara kopartıyor diye soykırımın nasıl gerçekleştiğini, nasıl planlandığını, atalarının nasıl yok edildiğini tekrar tekrar anlatmak zorunda değildir. Ama Türk egemen sınıfının temellerini Ermeni Soykırımı üzerine inşa eden İttihatçılar’ın zihniyetini savunanlar, Ermenilere ne olduğunu, okullarının, kiliselerinin, vakıflarının nereye gittiğini, mallarına, mülklerine kimlerin el koyduğunu anlatmak zorundadır.

Ermeni Soykırımı’ndan Ergenekon’a süreklilik arzeden zihniyetle hesaplaşmadan, bizden ısrarla gizlenen kirli tarihle yüzleşmeden ırkçı-milliyetçi düşmanlık atmosferinden, toplumu kutuplaştıran kin ve nefret ikliminden, Ermenileri şeytanlaştırıp her tartışmada bir kez daha yaralayan nefret söyleminden kurtulamayız.

İnkâr bir soykırımın son safhasıdır. Türkiye’de ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşı çıkan herkesi, soykırımı inkâr eden veya bedellerini ödemeyi reddeden cepheye karşı mücadele etmeye çağırıyoruz. Devlet de kan üzerinden pazarlık yapmayı bir kenara bırakmalı, Ermeni Soykırımı’nı tanımalı, özür dilemeli ve manevi, kültürel, siyasi, maddi ve hukuksal tüm yaptırımları yerine getirmelidir.”

Lübnan’da yaşayan dostumun Doğan’la ilgili yazdıkları bundan ibaretti.

Ermeni halkının canı ve dökülen kanıyla zorla işgal edilen Batı Ermenistan topraklarında kurulan gayr-ı meşru “T.C.”-de, Doğan’ın öncülüğünde yapılmış olan bu çağrıya katılan dürüst ve namuslu insanların sayısı soruna duyarsız milyonlara göre çok az olsa da, son birkaç yıldan beri örgütlü olarak düzenlenen 24 nisan anma toplantılarına katılanların sayısında önemli bir artış görüldüğünün şahidi olmaktayız.

Bu yılın 27 mart günü yayınladığı bir başka yazısında Doğan yaşanılan sayısız zulüm ve acılarıyla bilinen “T.C.” realitesinde aşağıda ifade ettiği görüşlerini bildirmekten de geri durmamış, hepimizce bilinen ama her nedense hemen hiç yükseltilmeyen gerçekleri olabildiğince çıplak resmetmişti.

“Türkiye’de Cumhuriyet bir dizi büyük tarihi olay üzerine kuruldu. Kürt kimliğinin ortadan kaldırılmaya çalışılması, Kürtlere dönük asimilasyon politikası bunlardan bir tanesi.

Bir de bir dizi azınlığın varlığının silinmesi icraatı var. 1915’de Ermeni soykırımı bu toprakların en eski halklarından birisinin adeta yok edilmesini getirdi.

1915-24 arasında bu toprakların bir başka en eski halkı ve nüfusun Ermenilerle birlikte çok önemli bir kısmını oluşturan Rumlar bir yandan kırıldılar, diğer yandan da ülkeden kovuldular…

Bu süreç yakın zamana kadar sürdü. Ermeniler ve Rumlarla birlikte Müslüman olmayan birçok halk da aynı akıbete uğradı. Cumhuriyet Türkiyesi’nin yeni egemen sınıfları Ermeni ve Rum zenginliklerine el konması ile oluştu.

Yani Türk egemen sınıfı ve Kürt toprak ağaları katliamların, sürgünlerin üzerinde şekillendiler.

İki yıl sonra 1915 Ermeni soykırımının yüzüncü yıldönümü. Dünyanın birçok ülkesi bu soykırımı kabul etmiş durumda. Sadece Türkiye soykırımı reddetmekte ve binbir dereden su getirmekte.

Kürt sorununda önemli adımların atıldığı bugünlerde Ermeni Soykırımı’nın tanınması için de adımlar atmak gerekir. 24 Nisan 2013 böyle bir kampanyanın başlangıcı olacak. Türkiye halkları Ermeni kardeşlerinden özür dileyecek, soykırımı tanıyacak ve başı daha dik olarak, dünya halklarının arasına katılacak…

Soykırımı tanımak, yalan üzerine kurulu bir tarihle yüzleşmek küçültmez, aksine büyütür, bu ülkede yaşayan insanların başlarının daha dik olmasını sağlar, demokratikleşmeye, özgürlüklerin gelişmesine katkıda bulunur, Kürt sorununda çözümü kolaylaştırır.

Bütün bunları Sevag’ın bir 24 Nisan günü, bir Paskalya bayramı günü asker kışlasında öldürülmesi ile ilgili yargılamanın sonucu üzerine yazıyorum. Sevag, ırkçı bir cinayete kurban gitti ve katili 3 yıl sonra serbest olacak!

Ne Hrant’ı ne de Sevag’ı unutmayacağız, unutturmayacağız !…”

Bu topraklarda gerçekleri böylesi yalınlıkla söylemeye cesareti olan kaç Doğan var bilinmez ama, daha nice Doğan’lara çok, hem de çok ihtiyacımız olduğu bir dönemde, İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇUN yüzyılına sadece BİR YIL KALA halkımızın gerçek dostu olduğuna inandığımız bu değerli insanı, Doğan Tarkan’ı yitirmesi bizler için acıların acısı bir kayıptır.

O’nun sonsuzluğa uçarak ışıklar içinde uyuması dileklerimizin gerçekleşmesinin, Doğan’ın dünyevi yaşamında arzulayıp da gerçekleştiremediklerini bu günden itibaren dost, arkadaş ve yoldaşlarının yürekten çabalarına bağlı olduğu bilinciyle yaşamaya gayret etmeyi gerektirir.

Toprağı işgal edilmiş bir halkın evladı olarak, Doğan’ın toprağı bol olsun diyor, 2015’e sadece bir yıl kala bizi bekleyen zorlu dönemde dostlarının O’nun yokluğunu hissettirmeyeceklerini umut etmek istiyor, anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

Sarkis HATSPANIAN

Yerevan, 26 Aralık 2013

Doğu Ermenistan

(*): “Adillerin anısı kutsallığa erişsin !”

http://team-aow.discuforum.info/t9961-DSIP-Ermeni-Soyk-r-m-n-tan-y-n.htm

http://www.marksist.org/haberler/11188-dsip-inkarciliga-son-ermeni-soykirimini-taniyin

http://www.agos.com.tr/haber.php?seo=dsip-fatih-altaylidan-ermeni-kilisesini-geri-istedi&haberid=2791

http://70n50slt.ni.net.tr/haberler/5759-dsip-ermeni-soykirimini-taniyin

http://www.marksist.org/haberler/13503-resmi-tarihle-yuzlesme-atolyelerinde-yeni-donem-basliyor