SERGEY KİROV (1886- 1934) Sovyetlerin ünlü siyaset ve devlet adamı. “Serm” imzasıyla 1916’da Vladikavkaz gazetelerinden “Terek ‘te ” iki makale yayınlamıştır. Bunlardan birincisi “Mazlum Halk”, İkincisi ise “Mültecilerle Bir Arada ” başlığını taşımakta olup, şu görüşe yer vermektedir: ”Eğer savaş korkunç bir facia ise, bundan en çok vatan topraklarını ter ketmek zorunda kalan, yaban ellerde, yabancılara sığınanlar etkilenmiştir. Rus toprakları mültecilerle dolu. Ermeniler çocuklarını kaybetti, kardeş, kız kardeşinden haber alamıyor. Sülaleler son ferdine kadar yok edildi, nice ocaklar söndiirüldiü, insanların elindeki her şey alındı. Durum, tek kelimeyle dehşet verici” (“Terek”, 25 Şubat, 1916). Şimdi dikkatinize S. Kirov ’un “Mazlum Halk ” makalesini sunuyoruz (Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni Soykırımı, Yerevan, “Hayastan” yay., s.526-527)
MAZLUM HALK
Dışişleri bakanı S. D. Sazonov Dumada konuşma yaperken, bir noktaya değinmişti ki, bunu vurgulamak gerekir. Bakan Erzurum’un düşmesine ilişkin açıklamalarda bulunurken, Ermenilere yünelik Türk vahşetinin, bizim Van’dan çekilmemize müteakip on kat arttığını belirtti. S. D. Sazonov, Türklerin müttefikleri Almanya’nın himayesinde, Müslüman kitleler arasında eritilememesinden dolayı Türk imparatorluğunu ekonomik ve siyasi açıdan bağımlı kılmaya yönelik Alman planı için tehdit oluşturan Ermeni nüfusu, büyük bir olasılıkla, topyekun imha ederek, çoktandır besledikleri emellerine ulaşmayı tasarladıklarını söyledi. Türkler, Türkiye’deki Ermeni nüfusun tamamını yeryüzünden silme niyetindeler. Biz bu korkunç planın varlığını en yetkili ağızdan duymaktayız. Ve ilk bakışta ihtimal dışı gibi görünen bu fikrin, güçlü gerekçelere dayanmış olması, insanı dehşete düşürüyor.
Türkiye’ye karşı sürdürülen savaşın daha ilk günlerinde Türklerin açıkça yaptıkları rezaleti haklı çıkardıkları bilinmektedir. Türk Ermenistan’ndan her gün aynı dehşet haberlerini almaktayız. Ermeni Kadın ve çocukların dinmeyen göz yaşı, Türklerin orada yaptıklarını anlatmakta yetersiz kalır ve barbarların inanılması güç vahşetine maruz kalan masum Ermeni sivillerin dökülen kanı ise Ermeni halkının çarmıha gerilişine dair asıl gerçeğin sadece bir faslıdır. Bu gerçek Umumi Harbin tarihinde yerini mutlaka alacaktır, fakat herkesin dikkatini bunun üzerinde yoğunlaştırmayı başaracak gücü kendinde bulması hiç de kolay değil, zira bulduğu taktirde korkulu rüyalar yaşamının ayrılmaz parçası olacaktır. Belki ileride, masum insan kanından oluşan ırmakların akışı durduğunda, milyonlarca insanın maruz kaldığı dehşet verici zulmü başka bir Dante kaleme alır.
Konuyu, burada cephe gerisinde bulunanlara bir kez daha hatırlat¬manın gerekli olduğunu düşünmekteyim. Vatan topraklarından kaçmak suretiyle sağ kalabilen Ermeni mültecilere yardım elini ilk uzatan, bizlerin olması gerekir. Onların sayısı bir hayli fazla, bu durumlarını daha da feci bir hale getirmektedir. Aşağılanan, onurları ayaklar altına alman ve sefalete itilen bu insanlar başlarını sokacak bir yer bulmak ümidiyle ülkemiz topraklarında dolaşıp durmaktalar. Tabi sığınak bulmak herkese nasip olmamaktadır, zira sayıları çok, ama çok fazla.
Bizler de az sayılmayız, fakat mülteciler çoğu kez kalacak yer, yiyecek ekmek bulamamakta.
Onlar orada, kendi vatanlarında her şeylerini kaybettiler, sadece canlarını kurtardılar, kaybettiklerini burada, aramızda telafi etmeliler. Zira onlar katledilmek istenildikleri için yerlerini yurtlarını bırakıp, kaçtılar, onlara kucak açmalı ve gereken şefkati göstermeliyiz.