Tamer Çilingir: SAYIN MUSTAFA KARASU… ARKAMIZDA KİMSE YOK, LOBİCİLİK DE YAPMIYORUZ

Fırat News web sitesinde Beritan Sarya imzasıyla 17 Aralık 2014 tarihinde  KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu ile yapılan bir söyleşi yayınlandı. Mustafa Karasu, son dönemde yaşanan gelişmeleri AKP ile Cemaat’in iktidar kavgası olarak değerlendirdiği söyleşisinde, bizleri bir kez daha hayal kırıklığına uğratan cümleler sarfediyor.

Daha önce Abdullah Öcalan’dan duymuştuk benzer sözleri. Kısa bir süre önce de KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat, yaptığı  bir değerlendirmede, Türkiye’nin demokratikleşmesini engelleyen paralel devletlerin olduğunu söyleyerek bunları şöyle sıralamıştı: “Mesela F. Gülen cemaati paralel bir devlettir. İsrail lobisi, yine milliyetçi Ermeni ve Rum lobileri paralel birer devlettir”. Sonrasında söylenenlerin yanlış anlaşıldığı şeklinde açıklamalar yapılmıştı. Şimdi Mustafa Karasu yine benzer şeyler söylüyor :

‘‘Fethullahçılar bu Ermeni Lobisi ve Hristiyanlarla daha fazla ilişkidedirler. Ama ilginçtir. En fazla da Fethullahçılar Alp-Eren ocaklarıyla bu Hristiyanlara ve Ermenilere karşı yönelim içerisine girdiler. Bunu da gerçekten çözmek lazım.‘‘

Anlaşılan odur ki, bu bir dil sürçmesi falan değildir. En çok AKP yöneticilerinin ağzından duyduğumuz ve artık Kürt Hareketini temsil eden kişilerin ağzından da duymaya başladığımız  bu ‘‘lobiler‘‘e açıklık getirilmesi elzem hale gelmiştir.

LOBİ YA DA LOBİLER NASIL ÖRGÜTLENMELERDİR?

Lobicilik şöyle tanımlanıyor: ‘‘Lobicilik, hükümetler tarafından verilen kararları etkileme çalışmasıdır. Bu çalışmalar kanun koyucuları ve memurları etkilemeye yönelik her türlü faaliyeti kapsar. Faaliyetler organize gruplar tarafından ya da kanun koyucular ve memurlar arasındaki gruplar tarafından yürütülebilir. Devlet çalışmalarını ve yasaları özel bir çıkar ya da bir lobi faydasına etkilemeye çalışan kişilere lobici denir. Hükûmetler çoğunlukla organize grup lobiciliğini tanımlar ve regüle ederler. Lobicilik ilk kez 1946’da Amerika’da “Federal Regulation of Lobbiying Act”ile yasal bir çerçeve içine alınmış, federal hükümetler lobicilik faaliyetlerini modern devlet sisteminin ve hükümet anlayışının önemli vazgeçilmez bir unsuru olduğunu kabul etmişlerdir.‘‘

Peki Kürt Özgürlük Hareketinin sözcülerinin bahsettiği Ermeniler, Rumlar (Hristiyanlar)ı kapsayan lobicilik AKP hükümetinin hangi kararlarını etkilemekte, hangi kanun koyucuları ve memurları etkileyerek hangi yasaları çıkarmaya çalışmaktadırlar? Böyle bir şeyden bahsedilmemekte ama pekala ‘‘Paralel devlet‘‘ Fettullahçılarla iyi ilişkiler içinde olan ‘‘Ermeni lobisinden ve Hristiyanlar‘‘dan sözedilmektedir.

Ermenilerin, Rumların, Süryanilerin yüz yıl önce uğradığı soykırıma dair adalet arayışı içinde olmalarından Kürtler rahatsız olmaz, olamaz. Zira bu konuda bazı Kürt milletvekillerinin açıklamaları olumlu yöndedir. Öyleyse nedir bu  Hristiyan lobileri söylemi?

Bu devlet yüz yıl önce Hristiyan ulusları soykırımına uğrattı. Sürgün etti. Geride kalanlara da yüz yıldır etmediği zulüm kalmadı. Siz hangi lobicilikten bahsediyorsunuz? Adalet peşinde koşmanın adı ne zamandır ‘‘lobicilik‘‘ olarak adlandırılıyor? Hangi Ermeni, Rum ya da Süryani grubu Fettullahçılarla iyi ilişkiler içindedir? Adlarını da açıklayın ki, biz de tanıyalım bu lobicileri?

ARKAMIZDA KİMSE YOK, LOBİCİLİK DE YAPMIYORUZ

Ben Pontos Rumuyum, Trabzonluyum. Doğduğum topraklarda 1912-1922 yılları arasında büyük bir tarihi haksızlık yaşanmış 353 bin Pontoslu Rum soykırımına uğratılmış. Yetmemiş 1923 yılındaki mübadele anlaşmasıyla 190 bini Karadeniz’den olmak üzere 1 milyon 250 bin Rum sürgün edilmiş. Geride kalan bizlere dayatılan Müslümanlık ve Türklüktür. Siz en azından Türklük dayatmasına maruz kalmış bir ulusun insanısınız, bunun ne demek olduğunu anlayabilirsiniz. Bu kimliksizleşmenin nasıl bir yozlaşmaya sebep olduğunu, Kürt Hareketinin karşısına dikilen askerlerin bir kısmının da Pontos’tan olduğunu biliyorsunuz. Türk ırkçılığının Karadeniz’de dal budak salarak, bu eli kanlı devlete nasıl destek olduğunun en yakın tanığı sizsiniz.

Şimdi bu gerçekleri dile getirip bunu tersine çevirmeye çalışan bizler, nasıl sizin düşmanınız oluruz. Biz nasıl bir lobicilik faaliyetinin içinde olabiliriz? Bu devletin içinde değil lobicilik faaliyeti, bir muhtarlık bile biz Rumlara çok görülür, bunu bilmiyor olabilir misiniz?
Türkiye Cumhuriyeti devletinin on yıllardır propaganda ettiği, ‘‘arkalarında Yunanistan var‘‘ deyişine mi inanıyorsunuz yoksa?  Yunanistan devletinin Rumlara ilişkin politikalarında Türkiye devletininkinden farkı yoktur.

Bizim arkamızda kimse yok, lobicilik de yapmıyoruz. Biz yüz yıl önce yaşanmış haksızlığın peşindeyiz. Adalet istiyoruz hepsi bu. Becerebilirsek büyük örgütlenmeler de kuracağız, haklarımızı daha yüksek sesle savunacağız. Bunun adı lobicilik falan değildir.
Ama siz bu ve benzeri açıklamalarla, devletin on yıllardır bize karşı aldığı tavıra destek veriyorsunuz.

Kaynak: devrimcikaradeniz.com