VARTANUŞ A. ÇERME: Dünyadaki tüm dillerin şiveleri ve yerel şiveleri (lehçeleri) vardır

Diller arasında en çok şiveye Hintçe sahiptir. O kadar karışık ve anlaşılmaz olan bu şiveler karşısında İngilizce, ortak halk dili haline dönüşmüştür. Şivelerin sı­nırları oldukça geniş ve karmaşıktır. En basit şekliyle eğer iki Ermeni birbirinin konuştuğunu anlamıyorsa bu konuşulan dilin farklı şivelerinin konuşulduğunu or­taya koyar. Bu şiveler nasıl ve ne zaman doğmuştur? Şivelerin doğuşuyla ilgili iki açıklama vardır.

A- 5. yy.da çeşitli şivelerin varlığı an­latılır. Ermenistan’ın tarihi coğrafyasının genişçe, birbirinden uzak yerleşim bölge­leri ve farklı şartlarda farklı dil dağılımı ve etkisiyle aynı dilde çeşitli şive dalları oluş­tu. Özellikle uzaklık ve iletişimin olmayışı en büyük etken olmuştur. Bu açıklamalarla şivelerin varlığı da anlaşıldı. Bu şivelerden biri “Krapar” de­nilen bugünkü Eski Ermenice’dir. Yazılı ve edebi bir şive olup, kilise ve devlet tara­fından kullanılıp genelleştirilmiştir. Diğer şiveler varlıklarını yerel şartlarla bugüne kadar sürdürmüşlerdir.

B- Bu görüşte olmayan bazı dilbilim­ciler, bugün konuşulan şivelerin eski ol­duğunu, kuruluş dili olan ilk kullanılan “Krapar”, Eski Ermeniceden doğduklarını iddia etmekteler.
Şiveler üzerine pek çok araştırmalar yapılmıştır. Kelimeler, ses yapıları, dilbil­gisi kuralları ile ilgili derin araştırmalar gerçekleştirilmiştir.
Bu satırlarımızdaki en büyük kaynak Hıraçya Acaryan olmuştur. En büyük ça­lışması şiveler üzerinedir. (1911 “Moskova-Yeni Nahçıvan” adlı cildinde Ermeni şive bilimi, şema ve sınıflandırmalar şive bilimi haritasıyla Ermenice şiveler). O, 28 şiveden oluşan bir sözlük de hazırlamış­tır. Erivan (Kanaker), Tiflis, Karabağ, Koris, Şamah, Norçuğa, Moks, Diyarbakır, Harput, Hemşin, Zeytun, Hacın, Sivas, Aslanbek, İstanbul, Rodosto, Nor Nahiçevan, Suçava, Maraş ve Salmast şiveleri…
Genelde dilbilimciler Ermenice şive­leri iki ana bölüme ayırmaktalar. Batı Er­menice ve Doğu Ermenice. Yani Gı (Batı Ermenice) ve Um (Doğu Ermenice) ana dallardır. Acaryan’a göre bir de “El” şive­si vardır. Böylece “Um” dalında 7 şive, “Gı” dalında 24 şive ve “El” dalında 5 şi­ve vardır.
Bazı şiveler de batı veya doğu ana bö­lümlerine ait değillerdir. Örneğin; Artvin batıya yakın olmasına rağmen doğu şive grubuna aittir. Ahılkalak ve Gümrü şive­leri batı şive grubuna aittir.
Rus Federasyonu’na ait Kırım, Batum, Ahılkalak, Ahıska, Gümrü ve Yeni Beyazıt’ta batı şiveleri konuşulmaktadır, oysa Türkiye’deki Bayazıt, Burdur, Öde­miş ve İzmir, Doğu Ermenice şivelerine sahiptir.

“Um” dalı şiveleri;

Erivan ve çevresi Kanaker’e kadar, Eçmiyadzin ve Aştarak Tiflis şivesi, önce­leri Gürcistan’ın tüm bölgelerine dağıl­mışken son zamanlarda yalnız Tiflis’te konuşulmakta; yerini Gürcüce, Rusça ve edebi Ermeniceye bırakmaktadır. Kara­bağ şivesi Ermenicenin en büyük ve geniş kullanım alanına sahiptir. Tebriz’den Ha­zar denizi sahilinden, İzmir ve Aydın’a ka­dar konuşulmaktadır. Bu konuda şöyle açıklamalar vardır; çeşitli zamanlarda Ka­radağ’a yerleşmiş veya Karabağ’dan uzak­laşmış nüfusun şivesidir. Göçler sebebiy­le Karabağlılar Sibirya, Türkistan, Gence, Bakü, Dilican, Zankezur, Iran bölgesi Mujumbur, Karabağ ve Kazak’a kadar dağıl­mışlar ve şivelerini de beraberinde gö­türmüşlerdir. Bakü Ermenilerinin bir bölümü Şa­mah şivesini kullanmışlardır.
İran Ermenileri ve Astrahan şiveleri Eski Nahiçevan’dan doğmuştur. Halk, Astrahan ve Azerbaycan’a kadar yayıl­mıştır. Bu şive Erivan, Yeni Çuğa, Şiraz, Eski Çuğa, Hindistan ve Cava şivelerine benzer. Akulis Zokereni ise bu açıklamalardan tamamen farklı bir durumdadır.

“Gı” dalı şiveleri;

1-  Erzurum (Garin) şivesi: Erzurum (Garin), Bayburt (Papert), Kars (Gars), Gümrü (Gumayri), Ahılkalak (Ahalkalak), Ahıska (Ahalsha). Bu şiveler Erivan şivesine çok ya­kındır.
2-    Hodorçur, Erzurum ve çevre köyler.
3-  Muş, Alaşkert, Bitlis (Pağeş), Çabağçur, Sasun, Bulanık, Hınus, Malazgirt.
4-   Van, Ağpak, Moks ve Iran sınırına kadar olan bölge yerel şivelerin konuşulduğu Diadin ve Ozmin bölgelerinde çok sayıda yazılar bu­lunmaktadır.
5-  Diyarbakır (Dikranakert), Hazro, Hian, Siverek ve etki altına giren Urfa.
6-  Harput ve Erzincan, Palu, Çemişkezek, Çarsancak, Kiğı, Dersim ve Kemah.
7-   Şebin Karahisar şivesi Harput şivesine yakındır. Tekirdağ (Rodosto) bölgesinde çok sayıda Şebin Karahisarlılar olmasıyla aynı şive konuşulmuştur.
8-  Trabzon şivesi Gümüşhane ve Gire­sun’da konuşulmuştur. İstanbul şivesine yakın­dır.
9-   Hemşin şivesi Trabzon’un güneyinde yaşayan Hemşin Ermenilerine aittir. Zorla İs­lâmlaştırıldıktan için bu şive ile Ermeniceyi sa­dece evlerde konuşurlardı. Daha sonra bu şi­ve Karadeniz sahilinde yaşayan Hemşin Erme­nileri tarafından serbestçe konuşulur oldu.
10- Malatya şivesi Arapkir, Diyarbakır ve (Kilikya) Adana şivelerine yakındır. Bu şivede­ki sessiz harfler ses düzenini kaybetmiştir.
11 – Adana şiveleri karmaşıktır. Zeytun, Maraş, Hacın, Sis, Antalya, Kilis ve Payas. Bun­lardan en zengini Zeytun şivesidir.
12- Musa Dağ, Kesap, Yakubiye, Latakya, Gıneyniye Cısır Şuğur bölgelerinde konuşu­lan Süet şivesi.
1 3- Arapkir şivesi, kolay ve anlaşılırdır. Kayseri, Gürün, Yozgat ve çevresindeki köy­lerde Türkçe konuşulmaya başlamadan önce konuşulurdu.
14- Eğin şivesi, araştırılmıştır. Dilbilgisi ve harflerin ses usullerinde olağan dışı bir hal yoktur. Harput ve Arapkir şivelerine yakındır.
15- Sivas şivesi, Harput şivesine yakındır.
16-  Tokat şivesi araştırmalarına göre, bu şive Amasya, Merzifon ve Samsun’da konuşul­maktadır. Dilbilgisi ile İstanbul şivesine yakın­dır.
17-  Amasya şivesi Tokat şivesine yakındır. “Gor” kelimesi çoğu zaman kullanılır.
Ordu şivesi yalnızca aradeniz’in Ordu şehri halkı tarafından kullanılır. Malatya ve Diyarbakır şivelerine yakındır. Çok az bilinen ve araştırılan bir şivedir.
18-   İzmir şivesi; Manisa Kasaba Bayın­dır’da konuşulur. İstanbul ve Tokat şivele­rine benzer.
19-   İzmit şivesi; İstanbul, Adapazarı, İz­nik köyleri dışında Aslan bek, Bardizak, Geyve ve Çinkili’de de konuşulmaktadır.
20-   İstanbul şivesi; Batı Ermenilerin kültürel ve siyasi açıdan ünlü merkezinin şivesi araştırılmıştır. Acaryan’a göre “Ya­bancı topraklar üzerinde olmasına rağmen Ermenice ve Ermenistan’ın bazı şivelerine sadık kalınmıştır”
21-   Tekirdağ şivesi; bu şehir Türki­ye’nin Avrupa bölümünün tek şehridir ve henüz Ermenice hakimiyetini yitirmemiştir.
22-   Kırım veya Nor Nahiçevan şivesi geniş bir edebiyata sahiptir. Nor Nahiçe­van Rusça’nın da verdiği cesaretle gelişmiş ve bu bölgeden göç eden Ermeniler tarafın­dan da kullanılmıştır. İstanbul şivesine ya­kın ancak “Um” dalına aittir.
23-   Ardiyal şivesi Batı Avrupa’ya dağıl­mış Ermenilerin şivesidir. Polonya, Roman­ya, Transilvanya ve Macaristan’da kullanıl­maktadır.
Burada görüldüğü gibi bazı şiveler bir­birlerine benzemektedir. Bazı farklılıklarına rağmen benzerlik gösterirler.

“EL” (Yel) dalı Şiveleri;

Beş şiveye sahiptir.
1-   Marağa: Kuzey İran’ın Azerbaycan bölgesi Marağa kasabasındaki Ermenilerin şivesidir. Marağa Urmiye gölünün batı ya­kasındadır.
2-   Havarik şivesi: Gur nehri sol yaka­sında bulunan altı köyün şivesidir. Başlıca köyü Havarik’in adı altında tanınmıştır. Çuğa ve Karabağ şivelerine benzer.
3-   Ardvin şivesi: Ardahan’a yakın Art­vin Ermenilerinin şivesidir. Tiflis şivesine yakındır.
4-   Khoy şivesi; Khoy, Salmasar, Urmiya bölgelerinden Nahçivan ve İzmir’e ka­dar kullanılır. Van ve Marağa şiveleri arası­dır.
5-   Meğri şivesi: Zankezur ve Iran sını­rında yaşayan halk kullanmaktadır. Hatrut, Şadah, Karabağ ve Karadağ şivelerine ya­kındır.

Bu bilgiler dilbilimcilerin açıklamaları sonucu ortaya çıkmıştır. Böylece bölgele­rin etkileşimleri, yabancı kelimelerin alışve­rişi de araştırılmış, kullanılış şekilleri ve kaynakları hakkında ilginç bilgiler elde edil­miştir. Burada açıklanması gereken hususlar, birbirinden uzak bölgelerde bu şivelerin kullanılması. Bu durum halkın göçleriyle bağlantılıdır. Batı Ermenicesi şiveleri ara­sında en eski olanının Hacın şivesi olduğu kabul edilir. Acaryan’a göre ise şivelerin zaman di­limi genelde 12. yy.’dır. Bu dönemden son­ra şiveler yeni dal ve bölümler kazanır, özerk bir hal alır.
Süet şivesi en geç şekillenenlerdendir. Şöyle bir sonuca da varılır: 5. yy ve ön­cesi Ermenistan’da Ermenice konuşulmak­taydı, Krapar olarak. Şiveler arası farklılık o dönemde de günümüzde de çok fazla ol­mamıştır. Şiveler arası farklılıklar bölgelerde ya­şayan halkların etkileşimleri ile doğru orantılıdır. Böylece Kilikya ve batı şiveleri­nin büyük bir bölümü Türk, Arap, Iran et­kileridir. Krapar’dan ayrılan sesli harflerin ses düzenlerinin bozulması o şiveleri diğer­lerinden uç seviyede farklı göstermiştir.

Kaybolan Şiveler (Lehçeler):

Kayseri, Yozgat, Ankara, Adana, Ha­lep, Kıbrıs, Bulgaristan. Zamanında bu şe­hirlerin de kendilerine özgü şiveleri olmuş­tur. Çünkü çok eski Ermeni yerleşim böl­geleri olmuşlardır. Ancak daha sonra Türkçe konuşan ya da Arapça konuşan halklar haline dönüşmüşlerdir. Böylece de şivelerini yitirmişlerdir.

Dilimiz için bu kadar çok şive hiçbir za­man zenginlik olmamıştır. Tam tersi bu se­beple yüzyıllar boyunca halka ait edebi bir dil oluşamamıştır. Bu şivelerin çeşitliliği dolayısıyla onları birbirine yakınlaştırmak mümkün olmamıştır. Bazıları ise Krapar (ilk eski Ermenice)’ın etkisiyle halk diline dönüşmekle neticelenmiştir.

Kilikya devlet gücüyle bu şivelerin yak­laşımını gerçekleştirmek kolay olacaktı. Ancak yerleşim bölgelerinde devlet otori­tesi etkili değildi. Muazzam bir elyazma ve edebi mirasa sahip olan Kilikya tüm bunla­ra rağmen halkın dilinden yararlanarak ge­lecekteki Batı Ermenicesinin yapılanmasına sebep oldu.

Kilise olarak kültürümüzü geliştiren ve onu yöneten bu kurum kilisede kullanılan sözcüklerin anlaşılırlığını bir türlü gerçek­leştiremedi. Böylece Yunancadan alınan “gatoğigos” kelimesi aramızda çeşitli şekil­ler aldı; “gatuğigos”, “gatığgos”, “gatağagos”, “gatoğogos”, “gathagus”, “keatöküst”, “keatüğziz”, “katağos” gibi…

Yine başka bir “kilise” kelimesi ki gatağigos gibi Yunancadan gelmektedir. 4. yy. da konulan “egeğtsi”, “azeğetsi”, “eğekttsi”, “keğitse”, “gğetsi”, “krtetsi”, “kekhtçtsi”, “yeğitsi”, “ekhdzi”, “yekhtse” ve “yekhdze”.

Bir başka çok konuşulan kelime de bu­güne kadar mesele halindedir. Kökü ve de­ğişimlerini hatırlayalım, “Darkal” bir hint- Avrupa kelimesi olup arkal, tıkal, tkal, trkal, kğol, ktel hallerinde kullanılmıştır. Bu tümünün kökeni “darkal” kelimesidir.

Bugün her Ermeni tkal veya ktal olarak kullanır. Mesrob Maşdots Ermeni harfleri­ni buldu. Kutsal kitabın Ermeni halkına Er­menice olarak çevrilerek yayılması için, an­cak gün geldi Kutsal Incil Ermeniler için Türkçe’ye çevrildi. Bu kadar önemli şivele­rin farklılıkları dilbilimciler tarafından gör­mezlikten gelindi.

İlginçtir, örneğin, Van’dan göç edip Sivas’a gelen Ermeniler (1021). Pasin’den Çarmahal, Eski Çuğa’dan yeni Çuğa’ya (1606). Ke­mah’tan Tekirdağ’a gibi…

Bu gerçekler tarihi araştırmalar açısın­dan önemlidir. Öyleyse şiveler ve edebi dil şöyle sınıflandırılır.
1-   Bazı kelimeler edebi dilde kullanılıp şiveler arasında varlık göstermezler.
2-   Edebi dil ve şivelerde eşit şekilde kullanılan kelimeler de vardır. Mi, yergu, yerek, yes, tu, na, menk, aryün, alyür, hav gibi…
3-   Kesap, Ayncar, Yerevan, Karabağ, Nor Çuğa, Gumayri, Ahılkalak bu konunun dışındadır.
4-   Bugün bu şiveleri konuşanlar Avru­pa, Asya, Rus, Ingiliz, Fransız Arap kültür­leri etkisi altındadır. Amerika’da İngilizce hükmetmektedir. Burada en düşündürücü­sü Ermeniceden uzaklaşma dalgasıdır.
5-   Bu kısa ve öz satırlar, muhteşem an­latım ve açıklamalar dilimizin büyük ustası Hıraçya Acaryan tarafından düzenlenmiş­tir.
Kaynak:
Hraçya Acaryan, Ermeni Dili Tarihi
Cilt II Erivan 1901 (Ermenice), Derleyen: Ar- men Donoyan, Marmara Gazetesi
I 3 Ağustos 2007 İstanbul (Ermenice)

YABA Edebiyat sayı: 73-74

Kaynak: mamasyrian.blogspot.de