İnkâr ile sessizlik arasındaki mücadelede sessizlik galip gelir. Yani sessizlik, bir halkın soykırımını tamamlama konusunda inkara galip gelir. Pontos Rumları neredeyse 100 yıldır, doğrudan katliama maruz bırakılan veya 1916’dan 1923’e dek süren uzun sürgün yürüyüşünde, yollarda acı içinde hayatını kaybeden 353.000 baba, anne, büyükbaba ve büyükanne, çocuk, dost ve toplum üyesinin yasını tutuyorlar.…
Kategori: Pontos-Rum Soykırımı
Theodosios Kyriakidis: Vatikan arşivlerinde Pontos Rum Soykırımı
2011 yazında, Gizli Arşivler Direktörü Kardinal Sergio Pagano, Vatikan’ın o sırada hazırlamakta olduğu ve Katolik Kilisesi’nin Gizli Arşivlerinin kamuoyuna sunulacağı Lux in Arcana başlıklı büyük bir sergiyi duyururken, Vatikan Arşivlerinde biriken belgelerden derlenen, Ermeni Soykırımı hakkında bir kitabın basılacağını da duyurdu.
Katolik Kilisesi’nin arşivlerinin Osmanlı İmparatorluğu’nun Hıristiyan toplumlarının imhası konusunda raporlar ve bilgilerle dolu olduğu doğru.…
Tuncay Yılmaz: 19 Mayıs 1919 Karadeniz (Pontos) Rumlarının soykırım simgesidir!
Türk ve Sünni Müslüman olmayan halkların kanları üzerinde yükselen Türkiye Cumhuriyeti soykırımcı, katliamcı tarihiyle yüzleşmeden bir milim olsun demokratikleşemeyecektir.
Cumhuriyetin 100. Yılı yaklaşırken bunca zamandır baskı, yasak, asimilasyon ve katliamlarla saklanan gerçekler bir bir su yüzüne çıkıyor.
Resmi tarih sayfalarında anlatılan hikayelerin gerçek yüzü ortaya çıktıkça hem hala içinden çıkmayı bir türlü başaramadığımız bu karanlık kuyunun derinliği daha iyi anlaşılıyor hem de çıkış yolu görünmeye başlıyor.…
Sait Çetinoğlu: ‘’TC’’ nin soykırımlar geleneği ve Pontos soykırımı
“Biz ancak ecnebi devletlerden çekinerek bizimle beraber yaşayan Hıristiyanları muhafaza edebildik. Ecnebi devletlerden korkmasaydık bütün Hıristiyanları, bilhassa Ermenileri, tek bir kişi bırakmayıncaya kadar katlederdik…“[i] Prens Sabahattin
Varlık gerekçesini halkların soykırımı ve katliamları üzerinden inşa eden ‘’TC’ nin soykırımlar geleneğinden biride Pontos soykırımıdır. 19 Mayıs Pontos soykırımının yıldönümü olarak tarihe geçmiştir.…
Tamer Çilingir: 19 MAYIS SOYKIRIMI GÜNÜNÜ BAYRAM OLARAK KUTLAMA AHLAKSIZLIĞINI BIRAKIN!..
Kimileriniz ellerinizde bayraklarla tören meydanlarına koşacaksınız biliyorum. 19 Mayıs’ın anlam ve öneminden bahsedilen konuşmalar yapacak olanları dinleyecek, çoşacaksınız. Bir kez daha ‘’ne mutlu Türküm diyene’’ demenin gururunu hissedeceksiniz. Çünkü bir kez daha yinelenecek aynı hikaye; işgal altındaki topraklarımızı kurtarmak için İngilizlerden ve Osmanlı Padişahı’ndan gizli olarak yıkık dökük bir gemiyle İstanbul’dan Samsun’a giden bir kahramandan, mavi gözlü sarışın Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı’nın nasıl başlattığı hikayesinden dem vurulacak.…
Yannis Vasilis Yaylalı: 19 mayıs Pontos soykırımı günüdür
Pontos kısa tarihi
Pontus [1](Yunanca: Πόντος, Pontos) antik Yunanca “deniz” anlamına gelmesi ve Yunan mitolojisinde Gaia’nın oğlunun adı olmasının yanı sıra Amasyalı Strabon’dan itibaren antik yazarlarca Karadeniz’in güney kıyısında Halys ırmağının (Kızılırmak) doğusunda yer alan Kuzey Anadolu sahillerini hinterlandıyla birlikte tanımlamak için kullanılmıştır. Batı’da Pontos‘ta (Samsun, Giresun, Tokat, Ordu, Amasya) Doğu’da ise (Trabzon, Rize, Gümüşhane) illerini kapsamaktadır
Pontos halkının varlığı Karadeniz’de M.Ö…
Ragıp Zarakolu: Pontos Soykırımı, Yorgo Andreadis’in anısına
Berlin. Haziran ayında Freie/Özgür Üniversitede Süryani/Asuri Soykırımına ilişkin uluslararası bir akademik konferans düzenlenmişti. Şimdi ise kadim Humbold Üniversitesinde, Uluslararası Pontos Soykırımı Konferansındayız. Bu alanda çalışan farklı milliyetlerden genç akademisyenleri görmek güzel. Bu da bir çeşit modern arkeoloji… Bu konuların yeterince araştırılmamış olması, akademik tutkuyu arttırıyor ki bu da güzel bir şey.…
Tamer Çilingir: SESLER GELİYOR TARİHİN DERİNLİKLERİNDEN DUYUYOR MUSUN?
Hüzün vardı, yarım hikayelerden artakalan sevdalar vardı, inci damlası yaşlar vardı gözlerinde ölüm yürüyüşçüsü Pontoslu Rumların…
Onları doğup büyüdükleri yerlerden başka bir yere doğru yürümeye zorlayan atlılar, son kişi bu ölüm yolculuğunda düşünceye dek, kırbaçları ile işkence ettiler. Düşenlerin, ölenlerin oracıkta bırakılmasını emrettiler, yürüyüşü devam ettirdiler.
Gece ölmek iyiydi, üzerine bir avuç da olsa toprak serilebilir, gündüz akbabalara yem olunmayabilirdi…
Çetelerin saldırıları olmadan tamamlanan yürüyüşler de, “ecel” ile ölmeye değer sayılabilirdi hatta; kurşun ya da süngü darbeleriyle ve tecavüze uğramadan ölmek…
Ondokuz mayıs bindokuzyüzondokuzdan, bindokuzyüzyirmiüçe kadar böyle öldü onbinlerce Pontoslu Rum, sessiz sedasız…
İki metropolitin iki dudağı arasına sıkışmış olan kaderlerini, bağırlarından çıkan yiğit partizanlar da değiştiremedi.…
Leyla Poyraz: PONTOS’UN KALBİ NEBYAN’IN PARTİZANLARI
Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Osmanlı’nın seferberlik emrine ilk karşı çıkış Samsun’un Bafra ilçesinden gelir. Savaşmayacakladır Osmanlı için… Osmanlı’nın kendi devletleri olmadığını düşünmektedirler… Savaşlardan yılmıştır Karadeniz insanı, üstelik bu savaşlar saltanatın ya da Osmanlı’nın işbirliği içinde olduğu emperyalist devletlerin çıkarları için sürdürülmekte ancak bu savaşlarda ölenler yoksul halk çocukları olmakta ve savaşların ekonomik bedeli de yine yoksul halk kitlelerine ödetilmektedir.…
Tamer Çilingir: PONTOS SÜRGÜNLERİ VE MAKRONİSİ CEHENNEMİ
Mübadele Rumların Küçük Asya ve Pontos’dan temizlenmesi amacını taşımaktaydı. Ama en çok da Pontos Rum Soykırımı’nın üzerini örtmek ve dünya kamuoyuna bu konuya dair söyleyecek söz bırakmamayı hedefliyordu. Çünkü Mübadele Anlaşmasına imza atan Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Yunanistan devleti idi. Böylelikle aynı etnik kökene ait Yunanistan bile bu konunun üstünü örtmeyi kabul etmiş ve Türkiye ile böyle bir anlaşmaya imza atmışken, başkalarına zaten ’’laf’’ düşmezdi.…