Gezi direnişinin dördüncü yılını geçirdiğimiz şu günlerde Gezi Parkı’nın daha önce Ermeni mezarlığı olduğuna dikkat çekerek ve Kamp Armen’in yeniden inşasının onaylanmasından hareketle bir başka “biz” olma hikayesi üzerine yazmak istedim.
Gezi Parkı direnişine katılmış biriyim, o direnişe el vermiş biriyim. Sevgilimle el ele o parkta direnmiş, feminist çadırda tacizsiz ve tayyipsiz hava sahasında soluk alma şansına erişmiş, feminist eyleme katılmış, arkadaşlarımla omuz omuza durmuş, lubunyanın altından geçip hepimizi davet ettiği gökkuşağının altında parkın, çimlerin, başka bir hayatın ve direnişin mümkünlüğünde huzur ve gelecek tahayyülü paylaşmış biriyim.…