Ragıp Zarakolu: 100. yıla doğru koşar adım (1)

Raıgıp ZarakoluBütün dünyada ve Türkiye’de kapsamlı biçimde anılacak olan Ermeni (+Süryani+Rum) soykırımının 100. yılının başlangıç tarihi olarak kabul edilen 24 Nisan’a 5 ay kaldı. İlk anma ve matem 1. Dünya Savaşı’nın bitiminden 6 ay sonra İstanbul’da 3 ayrı kilisede yapıldı. Buna diplomatik misyonların katıldığını biliyoruz. Osmanlı makamlarından herhangi bir yetkilinin katılıp katılmadığını ise bilmiyoruz.…

Ragip Zarakolu: Tam zamanı

Raıgıp ZarakoluHalkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekili Sabahat Tuncel’in, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunduğu Ermeni Soykırımı’nın tanınması ve 24 Nisan’ın ulusal yas günü olarak ilan edilmesini talep eden yasa teklifine yönelik olarak, tam da çözüm sürecinde, şimdi bunun sırası mıydı diye bir soru yöneltilebilir.

Ben, evet, tam zamanı diyorum. Tarihi ile yüzleşmekten kaçınan, “bir daha asla” demeyi beceremeyen bir Türkiye’nin kalıcı bir barışa ulaşması asla mümkün olmayacaktır.…

Ragıp Zarakolu: Yüzleşme de yok, adalet de!

Osmanlı İmparatorluğu Hükümeti, daha 1916 yılında Fransızca olarak yaptığı açıklamayla Batı Ermenistan ya da Doğu’da yaşanan insanlık trajedisini dolaylı olarak kabul etmekle birlikte bütün olanlardan Ermeni “devrimcileri” sorumlu tuttu. O dönemin imparatorluklar ve soylular dünyasındaki “devrimci”, bugünün her yana çekilebilen “terörist” kavramına denk düşmekteydi.
Osmanlı Hükümeti’ne göre sosyal demokrat ya da Ermeni Devrimci Federasyonu (EDF) üyesi Ermeni devrimciler başta olmak üzere sivil halk, cephe gerisinde yürüttükleri faaliyetler nedeniyle topyekün zorunlu göçe yani tehcire tabi tutulmuşlardı.…

Ragıp Zarakolu: Osmanlı’nın tarihini kim yazdı?

Raıgıp ZarakoluŞu sıralarda dostum Toros Haşhaşyan sayesinde, güzel Türkçesi ile Haycadan tercüme ettiği, H.S. Yeremyan’ın ‘İstanbul İzlenimleri/1910-12’ adlı, 1913 yılında Venedik’teki Sen Lazar adasında basılmış olan kitabını keyifle okuyorum. Devr-i Hürriyet’ten sonraki çelişkili gelişmelerle dolu dönemden, Tiflis’ten bir gözlemci olarak, yani biraz ‘dışarıdan’ bir bakışla verdiği, hem İstanbul Ermeni toplumuna, hem genel olarak Osmanlı toplumuna, hele o günlerin İstanbul’una ilişkin verdiği gözlemler son derece ilginç.…