Sarkis Hatspanian: 2015’E 1 YIL KALA: “KESAB” HEPİNİZİN VİCDAN AYNASIDIR!

BİNYILLARDIR KENDİ TOPRAKLARINDA SADECE ALIN TERİ VE İNSAN EMEĞİYLE YAŞAYAN ERMENİLERE YAPILAN BARBARCA SALDIRIYA KARŞI HAYKIRMAK YERİNE SUSMAYI SÜRDÜREN TÜM İNSAN MÜSVEDDELERİNİ KINIYORUZ!

KESAB İÇİN SUSANLARDAN, «SAMANDAĞ, İSKENDERUN, MERSİN, ADIYAMAN, DERSİM, HOPA, DİYARBAKIR, İSTANBUL, BAKIRKÖY, ŞİŞLİ, KURTULUŞ, KADIKÖY VEYA ADALAR’DA YAŞAYAN ERMENİLER ARASINDA NE FARK VAR ?» SORUMUZA DA CEVAP VERMELERİNİ BEKLİYORUZ!…

2015’E 1 YIL KALA: ERMENİ HALKI YENİ BİR KATLİAMLA KARŞI KARŞIYA BULUNUYOR. “T.C.”DEN YAPILAN SALDIRI MUSADAĞ ERMENİLERİNİ BİR KEZ DAHA DAĞA ÇIKMAYA ZORLADI!

Ermeni köyüne yapılan saldırıda, onlarca genç direnişçi şehit oldu, 30’un üzerinde insan ağır yaralı… Suriye Arap Cumhuriyeti’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Beşar Al-Cafari yapılan saldırılardan Türkiye’nin sorumlu olduğunu açıkladı. Suriye Arap Cumhuriyeti tarafından BM Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi’ne sunulan mektupta, insanlığın yeni bir Ermeni katliamıyla karşı karşıya bulunduğu da bildirildi.…

GİZEM ASYA GENÇ: “Eğer kan ve ateşle aklını yitiren bu insanların yaşadığı felaketi anlatabilirsem, bu vatana karşı görevimi yapmış olacağım”

Mevzu bahis tarih olduğunda feministler bir noktada çok ama çok haklılar: “Tarihi baştan yazmak!” 1915 başta olmak üzere tarihe bakışın “kadın hafızacılığı” hususunda derinleştirilmesinin gerekliliği açık. Tanıklık ile tarihi aydınlatmak, özellikle 1915 sonrası yetimlerin, evlatlıkların, dulların yaşam öyküleri ile can buluyor, yani genel anlamda kadınla. Zabel Yesayan, kadın duruşu, feminizm, kadın hafızacılığı ve tanıklık edebiyatı ile tarihi aydınlatması, yerel ölçekten çıkarak resmi tarihi haksız çıkarması bakımından bu gerekliliğin çarpıcı bir kanıtı.…

Raffi A. Hermonn: Bu kaotik ortamda Sevan Nişanyan utancını unutmayalım

sevan-nisanyan-dayanisma-inİktidarı ve Ana Muhalefetiyle, kendi ayağına kurşun sıkmak konusunda (moda deyimle ‘noktasında’ demiyorum!) adeta yarıştığı; at ve it izlerinin karıştığı, maç ortasında hakemler hatta kurallarının değiştiği, bazı devlet kadrolarının İslam dışı inanç grubuna mensup bir gazeteciyi öldürttüğünü, sağır Sultan bile bilirken, diğer kadroların görmezden gelmesi, kıyamet öncesi hissini veriyor.

Her neyse, bu arada dünya dönüyor ve hayat da devam ediyor…

Bu kaotik ortamda, Sevan Nişanyan utancını unutmamakta yarar var diye düşünüyorum.…

Sarkis Hatspanian: ARMENAK BAKIRCIYAN: BİR ERMENİ DEVRİMCİNİN PORTRESİ

Şarkışlalı yiğit Sedat Yılmazsoy’un ölümsüz anısına…(1)

1975 yazının boğucu sıcak günlerinden biriydi, Çemberlitaş’ın arka sokaklarından birinde bulunan bir işhanında hiç tanıyıp-görmediği birisiyle buluşma saatine daha beş saat vardı. Kanarya’da bindiği banliyö treninde izleniyor olduğu duygusunun ağır basmasıyla Kumkapı tren istasyonunda inip, oradan Kadırga’ya saparak, pek iyi tanıdığı dik yokuşlu sokakların arka kısmına da çıkışı olan kapıları hep açık evlerden birine girip ensesinde hissettiği Emniyet’in adamlarına izini kaybettirmesinden hemen sonra soluğu Surp Hovhannes Ermeni kilisesi avlusunda almıştı.…