Nevzat Onaran: 20 Ermeni 15 Haziran’da darağacındaydı

Yıl 1915…

Osmanlı ordusunu Alman generaline ve Osmanlı maliyesini Alman markına teslim eden ve Bulgaristan’a savaş rüşveti olarak Osmanlı toprağını bağışlayan İttihatçı hükümetin1 harici ve dâhili harbi birleştirdiği yıllardı…

Ermeniler yerinden yurdundan kopartıldı… Zindanlar doldu… Darağaçları kuruldu…

Paramaz ve 19 yoldaşı 15 Haziran 1915’te idam edildi…

“Ey Paramaz kutsanmış yiğit” ve “Işık saçıyor giyotinler ormanında” ve “Kızıl türküsünü haykırıyor”…

Bunlar, Nişan Beşiktaşlıyan’ın2 Paramaz şiirinden üç dize…

Ve günün puslu havası…

“Temkinli ve gizli hıçkırıklarımız uzun zaman sürdü.…

Levon Ekmekçiyan’ın kemikleri nerede?

İdam edilen Asala militanı Levon Ekmekçıyan’ın naaşı denilerek 33 yıl sonra ailesine teslim edilen kemiklerin, köpeklere ve farklı insanlara ait olduğunun ortaya çıkması skandalı üzerine aynı zamanda İHD Eş Genel Başkanı olan aile avukatı Eren Keskin, “Levon Ekmekçiyan’ın kemikleri nerede?” diye sordu.

Levon EkmekçiyanAsala militanları tarafından 7 Ağustos 1982’de Ankara Esenboğa Havalimanı’na yönelik gerçekleştirilen “Karin Operasyonu”nda yaralı olarak yakalandıktan sonra 12 Eylül darbesi sırasında Mamak Cezaevi’nde idam edilen Levon Ekmekçıyan’ın cenazesi denilerek, ailesine yıllar sonra köpek kemikleri ile farklı insanlara ait kemikler gönderildi.…

Karin Karakaşlı: Zabel Yesayan’la çember zaman

Soykırım kelimesinin yasaklandığı bir anmanın ülkesinde, Zabel Yesayan, “Nereden biliyorsunuz? Orada mıydınız?” sorusuna “Oradaydım. Ondan biliyorum” yanıtını verecek olan insandı. Şimdi bir daha bakalım basılı kitaplarına. Siyah-beyazda donmuş vakarlı duruşuna. Bütün bunları taşımayı, halleşmeyi bilmeden Zabel Yesayan’ı okumuş oluyor muyuz sahi?

Hani bazen bir film, sanki kişisel hikâyenizmişçesine sızar ya içinize, benim için ‘Yağmurdan Önce’ öyle bir film.…

Emek Erez: Zabel Yesayan unutulmasın diye…

Zabel Yesayan çok boyutlu tartışabileceğimiz bir yazar. Kendisine gelen eleştirilere kendi cemaatinden olsa bile cesurca göğüs geren bir kadın, öğretmenlik yaptığı sırada kendisi için ayağa kalkan öğrencilerine; “Bu talebin yerleşik kurallara aykırı olduğunun farkındayım, ama sizi ayakta görmek beni rahatsız ediyor. Askeri talime öyle benziyor ki…” diyerek hiyerarşiyi reddeden tavrı, barışı her daim kafasının bir köşesinde tutan, her şeye rağmen nefret etmemeyi başarabilen duruşu, feminist mücadelesi ve şimdimizde geçmişimize tanıklık etmemizi sağlayan, bize sezdirerek mesaj veren metinleriyle kıymetli bir isim.…

Ermeni Soykırımı’nda suskunluğun başlangıcı: Gomidas Vartabed

Ermeni, Türk ve Kürt müziği adına önemli çalışmalar yapan Gomidas, doğduğu Anadolu topraklarında ne yazık ki yeterince tanınmıyor.

Gomidas, Anadolu’da mesafe tanımaksızın köy köy dolaşarak, halkların söylediği müzikleri toplayan ve notaya geçiren ilk sanatçıdır.

1869 yılında Kütahya’da Soğomon Soğomonyan (sonradan Gomidas ismini alır). Çocukluğu kederli ve yoksunlukla geçer. Annesini daha bir yaşından küçükken kaybeden Gomidas, babasının işleriyle meşgul olmasından dolayı büyük annesi tarafından yetiştirilir.…

Suavi Aydın / Süha Ünsal: TOMAS ÇERME’NİN ARDINDAN

Bazı insanlar vardır, başkalarıyla bir kere tanışmaya görsünler, ne kadar uzun süre görüşmeseler de onların hayatında mutlaka kalıcı bir iz bırakır. 3 Ocak’ta kaybettiğimiz Tomas Çerme  onlardan biriydi

Tomas ÇermeTomas Çerme’yle hangi gün, hangi saat tanıştık, hatırlamıyoruz, ama hangi yıl ve ne vesileyle tanıştığımız çok canlı bir biçimde hatırımızda… 1998 yılında bir gündü, Tarih Vakf’nın “Mardin Kent Tarihi Araştırma ve Yazım Projesi’nde çalışmaya başlamıştık ve bir süre sonra da Tomas Çerme ile bir araya geldik.…

Efrin’de kalan son Ermeni…

19 gündür saldırıların aralıksız sürdüğü Efrin’de halklar bir yandan meşru savunma yaparken, bir yandan da birlik ve dayanışma gösterilerinde bulunuyor. Efrin’in tek kalmış Ermenisi Harot Kevork ise, belleğine işlenmiş soykırımı yeniden hatırlatıyor.

KENT KENT GEÇEN BİR YAŞAM!

Harot Kevork, Efrin’in son Ermenisi. 61 yaşında olan Kevork’un ailesi, 1915 yılında soykırımdan kurtulmuş.…

Ragıp Zarakolu: Sarkis hep bizimle olacak

Onun manevi varlığı biz yaşadığımız sürece ve hakikat için çaba harcadığımız sürece hep bizimle ve hep capcanlı olacak.

Köln. Tam Hrant Dink Anması sırasında geldi Sarkis Hastpanyan’ı yitirdiğimiz haberi. Ortak arkadaşımız Hrant’ın ölümünden tam bir gün sonra 20 Ocak günü. Ocağın karanlığı biraz daha karardı bu haberle. Kafamdan geçti hepsi birer birer.…

Sarkis Hatspanian: Bir ömür: Ermeniliğin üç hali

Ankara’da yapılan ve ulusumun yaşamsal önem arz eden sorunlarından bir kısmını çalışma konusu edinen Sempozyum’un, okul ve dava arkadaşım Hrant Dink’in anısına düzenlenmesinden duyduğum samimi memnuniyetle, 1915 öncesi ve sonrasıyla yüzleşme, daha doğrusu yüzleşebilme medeni cesaretini gösteren herkesi, hepinizi, can-i gönülden kutluyorum.

Kendimi bildim bileli, evimizde hep göz yaşartan bir hüzün ve acıyla dinlendiğine şahit olduğum “Burası Muş’tur, yolu yokuştur, giden gelmiyor, acep ne iştir” şarkısının halkıma karşı yapılan soykırım kurbanı Ermeniler tarafından yakılan bir ağıt olduğunu, çok yıllar sonra Avrupa’da politik ilticacı olarak yaşamaya zorlandığım yıllarda öğrenmiştim.…

Diyarbakır’da gavur, İstanbul’da Kürt olduk

Silva Özyerli, Diyarbakır’daki evlerinin avlusunda annesinin yaptığı vişne likörünü İstanbul’a taşıdı. 35 çeşit likörle taçlandırdı. Vişne, kızılcık, kumkat, damla sakızından sonra şimdi de lavanta, portakal çiçeği ve mimozadan yaptığı çiçek likörleriyle ağzınızda bir bahçe yaratıyor. Bu topraklarda bir Ermeni olarak yaşadığı zorlukları anlatırken likör tutkusunun asıl nedenini de açıklıyor: Acılarımızı, likörle tatlandırıyorum…

Silva Özyerli’nin evindeyim.…