Ayşe Günaysu: Diyarbakır 1880

Tarih 15 Haziran 1880. Yer Diyarbakır. Yüksek ekmek fiyatları ve kıtlık nedeniyle halk perişan. İsyan halinde bir kalabalık telgrafhanenin önünde. Ellerindeki dilekçeyi Diyarbakır ve İstanbul’daki yetkililere ulaştırmak istiyorlar. Dilekçede günümüz diline çevrildiğinde aynen şunlar yazılı:

“Sadrazamlığın ilgisine,

Rusya, Prusya, İngiltere, İtalya, Fransa ve Neme sefaretlerinin ilgisine;

Ermeni ve Rum Patrikhanelerinin, Yahudi Hahambaşılığı’nın ve Masis gazetesinin ilgisine;

Hınta, yağ, ağnam ve nafakamızın tamamı Mardinli Kazazyan Oseb ve Cerciszade Hacı Mehmed vesair muhtekirler [vurguncular] tarafından zabtedilmiştir.…

Ayşe Günaysu: Devlette süreklilik, Ermeniler, Kürtler…

Bir avuç insan, dilimizde tüy bitti, İttihat Terakki ile Cumhuriyet arasındaki sürekliliği anlatacağız diye, ama devlet büyüklerimiz anılarında hiç eğip bükmeden, bize göre pişkinlikle, ama kendilerine göre hiç beis görmeden, büyük bir doğallıkla meseleyi ortaya koyuyorlar.

İsmet İnönü’nün daha önce Bilgi Yayınevi tarafından ciltler halinde yayınlanmış anıları, aynı yayınevi tarafından bir araya getirilerek, Ağustos 2006’da “İsmet İnönü – Hatıralar” başlığıyla toplu halde yayınlanmış.…

Ayhan Işık: Geç Dönem Osmanlı’da Kürt-Ermeni İlişkileri

“Kürtlerle Ermeni vatandaşlar arasında kardeşliği kuvvetlendirmekten, var olan yapıyı sağlamlaştırmaktan bahsedildikçe hatırıma -bilmem neden- daima o zamanlardan beri üzerinde anlaşmazlık olan bir mesele olarak kalmış, her iki tarafça senelerden beri şikâyet sebebi olmuş arazi meselesi gelir. Bu işin halledilmesi için maddi ve tabii çıkarlara dayanan bir uzlaşma meydana getirilmezse, bu iki unsurun birbirinin elini sıktıkça daima, önlerindeki eski anlaşmazlık çukuruna istemeyerek bakmalarından ve böylece bu ölü meselenin ruhsuz cesedinden, anlaşmazlığının zehrinden her iki tarafın manevi bir gıda bulmasından endişe ederim”.[1]

Sait Çetinoğlu: Eylül 2015 Karanlığı

Sait Çetinoğlu2015 yılının Eylül ayındayız. Eylül ayı Türkiye için önemli dönemeçler içerir. Sadece yüzyıllık dönemin kronolojisine baktığımızda içinden geçmiş olduğumuz kara deliğin korkutucu cehennemi yüzüyle karşı karşıya kalırız.

Eylül 1922 Anadolu’nun kadim halklarına karşı (Rum, Pontos, Süryani, Ermeni…) Anadolu Savaşının bitimine denk gelir.

Müslüman (Türk-Kürt) güçlerce Kolonize edilerek tedricen Kürdistan’a dönüşen[i] Batı Ermenistan’ı aile toprağı olarak gören Bedirhani ailesinden oğul Emir Celadet Bedirhan Mustafa Kemal’e yazdığı mektupta altını çizdiği gibi “İzmir kaldırımlarında şakırdayan ilk demirler Kürd süvarilerin nalları idi”[ii] dediği günler ile Günümüzde HDP lideri Selahattin Demirtaş’ın Diyadin konuşmasındaki : 1920’lerde Kurtuluş Savaşı’nda, Çanakkale’de, Antep’te, Adana’da kim beraber savaştı?

Sait Çetinoğlu: Zulmün Boyunduruğunu Koyunsu Bir Ürkeklikle Taşıyan Öküz Olmamak: Siyah Bilinci

Sait ÇetinoğluÇok genç yaşında işkence altında hayatını kaybeden Güney Afrikalı direnişçinin mirası: Siyah Bilinci[i] Türkçede okurlarla buluşması,   muktedir olmayanların baskıya direnişlerine yeni bir penceredir.Yeni bir bakış ve efsanevi direnişçi Steve Biko’nun soluğudur.

Siyah Bilinci,muktedir olmayanların  kendilerine atfedilen olumsuz nitelikleri birer birer parçalayıp onların ayağa kalkmasına yol gösteren  bir manifestodur.Biko’nunSiyah Bilinci, siyahın kaldığı yerden doğrularak  isyanının anahtar rolüne işaret eder.…

9 Eylül 1922: Kemalist güçler İzmir’i yaktı, yıktı, yağmaladı

Yunanistan’da krizin derinleşmesi ve barış taleplerinin yükselmesi üzerine Anadolu’dan çekilmeye başlayan Yunan ordusunu takip eden Kemalist güçler, geçtikleri yerleri yakıp yıkarak İzmir’e girdiler. Bu ileri hareket esnasında Batı Anadolu’nun Rum halkı neredeyse köklerine kadar kazındı, İzmir Rumları da “denize döküldü”. Kemalistler, Hristiyanlara ait semt ve mahalleleri önce yağmaladılar, sonra da ateşe verdiler.…

Talât Ulusoy: İzmir hatırlıyor: İzmir’in kurtuluş ve ganimet bayramı

Her 9 Eylül’de “İzmir’in Kurtuluşu” kutlanır. Bir şehrin yanıp kül oluşunun yıldönümlerini kutlamak, ancak “inkılâp tarihi” ile körleştirilmiş akıllara yakışır. Aslında 9 Eylül 1922, İttihat Terakki’nin, ileride üçüncü cumhurbaşkanı olacak Celâl Bayar’a verdiği “ekonomiyi Hıristiyanların elinden kurtarmak, Gâvur İzmir’i Türkleştirmek” hedefine ulaştığı gündür. İzmir’e “kurtarıcı süvariler”in girişini göstermeyi, bir de “Rumlar ve Ermeniler yaktı” demeyi sevenler, İzmir’in “yağma” edilmesinden söz etmezler.…

Mihail Vasiliadis: Senede bir gün değil, her gün!

Oldum olası, yıldönümleri ya da özel günler vesilesiyle yazı yazmayı sevmem. Barışı, anneleri, kadınları, aşkı, fakirleri, körleri, senede bir gün anımsamak, yasak savmaktan öteye geçmez. Bireysel ve toplumsal olarak hayatımızın akışını değiştiren olaylar, müspet ya da menfi, içimize işlerler; farkına varmasak da, aldığımız kararlarda etkilidirler. Benliğimizin parçası olmuşlardır. 1915, 6/7 Eylül 1955 olayları ve daha başkaları, bu niteliktedir.…

Dağlara nakşedilmiş bir manastır: Saint Georges

Van’ın Bahçesaray ilçesinde 2 bin 400 metre yükseklikte kurulan ve doğa felaketlerine karşı tabya üzerinde yapılan, mimari açıdan da hayranlık uyandıran Saint Georges Manastırı, uğradığı talanlara rağmen restore edilerek tekrardan ibadethane olacağı günü bekliyor.

Ermeniler için önemli bir kent olan Van’da, Ermeni kalıntılarının en yoğun olarak görüldüğü yerlerin başında geliyor. Van’ın Bahçesaray ilçesinde mağaranın oyularak yapıldığı Saint Georges Manastırı aradan geçen yüzyıllara rağmen eski ihtişamını koruyor.…

Nikolaos Uzunoğlu: Almanya’nın Üçüncü kere Elen Halkını Diz Çöktürme ve Rumluğu Mahvetme Harekatı

Son beş yıl süresinde Elen halkının karşılaştığı ve uzun süren ekonomik krizin sebebinin yüzeysel incelenmesiyle, bunun nedeninin kamunun aşırı borçlanması olması olarak gösterilir. Ancak sebebin biraz daha derinden araştırılması bu yaşananların temelinde şimdiye kadarki, on yıllardır Yunanistan’ı yöneten parti sisteminin bir iflasının olduğu gösterir. Bu yönetim mekanizmasının özelikle 1995 yıllından sonra yarattığı sınırsız bir yolsuzluk ortamında, en başta Alman şirketlerinin Federal Almanya Devleti himayesi altında yürütüğü borçlanma politikası yatmaktadır.…