Talat Ulusoy: 9 Ekim “İzmir’in KURTULUŞU!”

İzmir, her sene “9 Eylül”ü kutlar?

İzmir o gün “Kurtuluş”unu kutlar.

“Kurtuluş” kelimesi sonradan icattır. O günlerde, “İzmir’in istirdadı”dır (geri alınışı).

Başlangıçta İzmir’i “kurtarmak” yoktur, “geri almak” vardır, “Yunan”dan geri almak!

Yunan askerleri şehri 9 Eylül’e varmadan boşaltmış, Yunan yüksek komiseri Stergiadis 7 Eylül günü şehirden ayrılmıştır.

Osmanlı mülki amiri Hükümet Konağı’ndadır, kumandan Sarı Kışla’da görev başındadır.…

Ragıp Zarakolu: Yitik kentler

Ragıp Zarakoluİç savaş ve soykırımların en çarpıcı görüntülerinden biri de ürkütücü kent yıkıntılarıdır ve hayalet kentlerdir.

Diyarbakır’da soykırımdan kısa bir süre önce Ermenilerin işyerlerinde yangın çıkmıştı. 1915’te yarım kalan yangın, 2015 sonbaharında, Tarihi Dikranikert’in yüzde 80’inin yerle bir olması ile tamamlanmış oldu!

Bugün eski Van kenti bir hayaletten ibaret. Bir bilim ve kültür merkezi olan Harput kentinden arta kalan da sadece bir hayalet.…

Talat Ulusoy: İzmir’in Hafızası

13 Eylül 1922 günü, kurtarıldıktan üç gün sonra başlayan büyük yangın, altıncı gününde söner. İzmir de söner. Çok-kültürlü hayatı, çok renkli inanç dünyası, gelişen sanayi ve ticareti, birbirinden güzel binalarıyla, Akdeniz’in incisi İzmir biter.

Yangın günleri boyunca Afyon’dan bu yana sürülen Hıristiyan kadın, çocuk ve yaşlı, sayıları İzmir nüfusundan fazla insan, alevlerle deniz arasına sıkışıp kalır.…

Serdar Korucu: 9 Eylül ile Yanan Ermeni Atina’sı: İzmir

9 Eylül 1922, İzmir için kritik bir tarih. Yunan Ordusu’nun 15 Mayıs 1919’da başlayan hâkimiyetinin sona ermesi ve Ankara güçlerinin Osmanlı İmparatorluğu’nun dünyaya açılan en büyük merkezlerinden birini geri alması demek. Bu tarih bugüne kadar çoğunlukla Türkiye ve Yunanistan tarafları açısından değerlendirilse de İzmir’in kritik öneme sahip olduğu toplumlardan biri de Ermenilerdi.…

Efe Beşler: Ermeniler İzmir’e nasıl geldi?

Bugünlerde İzmir denilince ilk akla gelenler özgürlük, laik yaşam biçimi ve cumhuriyet aşkıyla yanıp tutuşan insanların kenti oluyor. Halbuki İzmir’in (Smyrna) geçmişte kozmopolit bir şehir olduğu, bugün talep edilen çoğulculuğun bu kentte yıllarca sürdüğü hafızlarda canlanmıyor her nedense. Geçmişe yolculuk yapılırsa, özellikle de 1922 öncesine, Türklerin dışında çoğunlukla Rumların, Levantenlerin yaşadığı bir kent akla gelir.…

Tamer Çilingir: İZMİR’İ YAKAN MUSTAFA KEMAL VE ASKERLERİDİR

Tarih 13 Eylül 1922… Son kalan Rum ve Ermeni varlığını da yok etmek için resmen ateşe verilir koca bir kent… Ege’nin incisi İzmir ateşler içinde kavrulur, yanar… 2 milyon 600 bin metrekarelik bir alanda 20 binden fazla ev, işyeri, hastane, kilise ve okullar yok edilir, ateşler içinde binlerce insan yanarak son nefeslerini verir…

Yaşanan planlı bir hareketle yapılmış korkunç bir katliamdır… Ama o kibriti çakanlar, alçakça ve vahşice çıkardıkları ‘yangını’n sorumluluğunu üstlenmez…

İzmir’i yakanlar ve ölenler bilir de yangının nasıl çıktığını, kimin çıkardığını; Türkiye Cumhuriyeti’nin kanlı kuruluş tarihini yalanlarla baştan yazanlar; başkaları bilmesin, duymasın, anlatmasın diye örtbas eder, iftiralarla gizlerler…

Resmi tarihin yalanlarından, hem de büyük yalanlarından biri ‘’İzmir Yangını’’ üzerinedir.…

Talât Ulusoy: İzmir hatırlıyor: İzmir’in kurtuluş ve ganimet bayramı

Her 9 Eylül’de “İzmir’in Kurtuluşu” kutlanır. Bir şehrin yanıp kül oluşunun yıldönümlerini kutlamak, ancak “inkılâp tarihi” ile körleştirilmiş akıllara yakışır. Aslında 9 Eylül 1922, İttihat Terakki’nin, ileride üçüncü cumhurbaşkanı olacak Celâl Bayar’a verdiği “ekonomiyi Hıristiyanların elinden kurtarmak, Gâvur İzmir’i Türkleştirmek” hedefine ulaştığı gündür. İzmir’e “kurtarıcı süvariler”in girişini göstermeyi, bir de “Rumlar ve Ermeniler yaktı” demeyi sevenler, İzmir’in “yağma” edilmesinden söz etmezler.…

İzmir / Zmürnia

Maddi olarak Ermeniler atalarının başarılarına sahip değillerdi, çünkü hem masraflar çoğalmış, hem de gelirler azalmıştı, ama buna rağmen yine de içlerinde zengin şahıslar az değildi. Maddi bakımdan kendi yıllık gelirleri ve masraflarına göre Ermenileri dört sınıfa ayırabiliriz.
A.     sınıfı, gündelik gelirle ancak varlıklarını koruyan ve uluslarına ait birkaç handa bedavadan yaşayan, en fakirleridir.…

Rene Pure: İzmir ’in Akıbeti

Fransız gazeteci, yazar Rene Pure 1922 ’de “İzmir ’in Akıbeti” belgesel kitabını Paris ’te yayınlamıştır. Bilindiği gibi Sevr Anlaşması 10 Ağustos, 1920’de imzalanmış, ancak Kemalistlerin Ankara hükümeti Anlaşmayı tanımayıp, ayrıca Fransa, İtalya ve özellikle de Bolşevik Rusya’dan (10 milyon Ruble değerinde altın, silah ve cephane) aldığı destekle Kilikya ’da Ermenilere, Doğuda Ermenistan Cumhuriyeti ’ne, Batıda ise Yunanlılara karşı saldırıya geçmişti. 1922’de