Sait Çetinoğlu: Kilikya Katliamı 1909

1895-96 Ermeni Katliamları ile 1915 Ermeni Soykırımı arasında kalan iki aşamalı Kilikya katliamları sürcinde 20.000-30.000 arasında Ermeni katledilmiş, binlerce kadın dul ve binlerce çocuk yetim ve öksüz kalmıştır.[i] Katliam sürecinin ilki 1 (14)*Nisan paskalya günü başlayıp iki gün devam etmiş, araya giren yabancı misyonların temsilcilerinin çabalarıyla sonlandırılırken, ikincisi 12(25) Nisan 1909 günü Adana’ya gönderilen Dedeağaç Taburu’nun katılımıyla devam edip tüm Kilikya’yı saran iki aşamalı Ermeni Katliamı dönüşmüştür.…

Sait Çetinoğlu: Ermeni Toplumunda Dayanışma Geleneği, Sosyal Dayanışma Kurumlarının Tesisi ve Ermeni Yetim Dünyası

Ermeni yetimlerine yardımlarını esirgemeyenlerin anısına

-Senin baban var mı?

-Hayır

-Senin annen var mı?

-Hayır

-Biliyormusun benim de annem ve babam yok

-O zaman gel, biz birbirimiz için aile olalım.

(Zabel Yesayan – Yıkıntılar Arasında)

Anayurdunda azınlıkta kalma, korunmasızlık, saldırılar, katliamlar ve Yetimler

7. Yüzyıldan itibaren tarihi Ermenistan’a yönelik sistemli saldırılar sonucunda Ermenilerin tarihsel topraklarında sistematik olarak tüketilmeleriyle sonuçlanmış, bu olgu Ermeni halkını korunmasız bırakarak saldırılara daha da açık bir hale getirmiştir.…

Sait Çetinoğlu: KİLİKYA 1909; Adana’da Adaletin Katledilmesi (4)

Arslanyan’ın sözlerinde sürekli adalet arayışı vardır. Kilikya’ya bu acıları yaşatan sorumluların adalet önüne çıkarılmasını istemektedir: “Adana ve ona bağlı yerleşim birimleri mahv ü harâb olduktan, binlerce günahsız vahşi bir şekilde katledilerek öldürüldükten sonra kâtillerin ve bu büyük cinayetin sorumlularının adaletin pençesine teslim edileceği her vicdan sahibi tarafından ümid ve arzu edilmekte idi.”…

Sait Çetinoğlu: KİLİKYA 1909: Adana’da Adaletin Katledilmesi (2)

Ermeni karşıtı bildirilerin, saldırıların, şiddet ve zorbalığın, Ermenilere karşı ayrılıkçılık suçlamalarının Kilikya’da hemen 1908’in Eylül ayından (6) itibaren başlamış olduklarını ve yerel Ermeni kurumlarının yöneticileri, yerel yöneticilere olduğu kadar merkezi yöneticilere de ısrarla tehlikeli bir durumun var olduğunu, acil bir şekilde uyardıklarını, bunların (yöneticilerin) ise yadırganacak bir duyarsızlık, eylemsizlik, görmemezlik sergilediklerini de ayrıca not etmek gerekir.…