2.Dünya savaşı ,insanlık tarihinin gördüğü en büyük yıkım!
Sona ermesinin üzerinden geçen yarım yüzyılı aşkın süreye rağmen hala ürkütücü ve bir o kadar da bilinmezlerle dolu bir cinnet dönemi. Bu büyük savaşa yol açan etkenler hemen her yönüyle ve defalarca incelendi, yorumlandı, mahkum edildi. Ancak Dünya tarihinin en büyük savaşı bugün bile şaşırtıcı hikayelere ve olaylara ulaştığımız bir büyük gizem denizi gibi.…
Etiket: Almanya
Serdar Korucu: Talat Paşa: Beni Koruyacak Büyük Almanya Artık Yok
Amerikan Temsilciler Meclisi, 1975 yılından bu yana dördüncü kez Ermeni Soykırımı tasarısını kabul etti. Bu kez farklı olansa kabul oylarının ezici çoğunluğuydu. Ankara’yı teyakkuza geçiren bu karar sonrası Türkiye’den gösterilen en ilginç tepkilerden biri İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu’ndan geldi.
Ağıralioğlu, “Bu münasebetsizlik devam ederse bütün cihan bilsin ki kız çocuklarımız da dahil herkese Talat ismini veririz” dedi.…
Sait Çetinoğlu: İttifak Devletleri Kaynaklarında Ermeni Soykırımı ve Ermeni Soykırımında Alman etkisi
Titiz soykırım araştırmacısı Vahakn N. Dadrian, Belge Yayınlarınca yayımlanan, Ermeni Soykırımında Kurumsal Roller (1) kitabında, genel olarak soykırımı tartışarak, Ermeni soykırımında Partinin, Askeri ve sivil otoritelerin, Teşkilat-ı Mahsusa’nın, doktorların suçlarını ve tüm bunların suç ortaklarını belgelemiş, bu sorumluların askeri ve Divan-ı Harbi Örfi Mahkemeleri’nde görülen davalarından örnekler de vererek, Ermeni soykırımına ilişkin zengin belgeler sunmuştu.…
Serdar Korucu: Nazi Basınına Göre Mustafa Kemal ve Ermeni Soykırımı
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi ve Mustafa Kemal’in, 1. Dünya Savaşı’ndaki “müttefik” Almanya’nın basınındaki yansıması Stefan Ihrig’in Alfa Yayınlarından yayımlanan ve Ahmet Fethi Yıldırım tarafından Türkçeye kazandırılan “Naziler ve Atatürk” kitabında geniş bir şekilde yer alıyor. Kitapta öne çıkan konulardan biri de Alman basınının Ermeni Soykırımı’nı ele alışı…
Kitaba göre, Almanya basınında Mustafa Kemal’in adının duyulması ve Almanya’da ünlenmesi, “Yunan yayılmacılığı ve Ermeni misillemeleri korkularıyla harekete geçirdiği, Anadolu’nun Türk hinterlandının parçalanmasına karşı başlattığı” ulusal direniş hareketiyle oldu.…
Almanya, Ermeni Soykırımı’nı resmen kabul etti
1915-16 yılları arasında Osmanlı topraklarında Ermeni halkına soykırımının 100. yılında gündeme gelen ancak muhtemel tepkiler nedeniyle ertelenen karar tasarısı, dün Federal Parlamentoda kabul edildi. Osmanlı döneminde Ermeni halkına yapılanların açık olarak “soykırım” olarak adlandırıldığı tasarıda Holokost ile paralellik kuruldu.
Saat 11.20’de başlayan ve yaklaşık bir saat süren oturumun başında konuşan Federal Parlamento Başkanı Norbert Lammert, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin soykırımdan sorumluğu olmadığını, amaçlarının burada Türkiye’yi sanık sandalyesine oturtup yargılamak olmadığını ifade ederek, amaçlarının geçmişte yapılanlarla hesaplaşma olduğunu söyledi.…
Kadir Akın: Ermeni Soykırımında Alman Etkisi
Alman hükümetiyle Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’in 1880’de başlattığı ilişkinin İttihat- Terakki döneminde devralınarak sürdürülmesinin kuşkusuz siyasi ve tarihsel arka planla alakası vardı.
Bu yakınlık, ortak çıkarların kesişmesi sonucu, birbirini anlamaya ve hatta ortak politikalar geliştirilmesine ve yürütülmesine de vesile olmuştu. 1915 yılının Nisan ayında başlayan ve aynı yılın Eylül-Ekim ayına gelindiğinde 1 milyona yakın Ermeni’nin padişah fermanına dayandırılarak yerlerinden yurtlarından sürülerek sürgün yollarında Teşkilat-ı Mahsusa çetelerince katledilmeleri, o tarihlerde Almanya ile sahip olunan ticari, siyasi ve askeri anlaşmalar nedeniyle Almanya’nın bilgisi dışında gerçekleşemezdi.…
Nikolaos Uzunoğlu: Almanya’nın Üçüncü kere Elen Halkını Diz Çöktürme ve Rumluğu Mahvetme Harekatı
Son beş yıl süresinde Elen halkının karşılaştığı ve uzun süren ekonomik krizin sebebinin yüzeysel incelenmesiyle, bunun nedeninin kamunun aşırı borçlanması olması olarak gösterilir. Ancak sebebin biraz daha derinden araştırılması bu yaşananların temelinde şimdiye kadarki, on yıllardır Yunanistan’ı yöneten parti sisteminin bir iflasının olduğu gösterir. Bu yönetim mekanizmasının özelikle 1995 yıllından sonra yarattığı sınırsız bir yolsuzluk ortamında, en başta Alman şirketlerinin Federal Almanya Devleti himayesi altında yürütüğü borçlanma politikası yatmaktadır.…