Foti Benlisoy: Mini pogromlar ve münferit linçler arasında 6-7 Eylül

6-7 Eylül pogromuna dair tüm tanıklıkların ortak noktası, korkudur. Yüz bin insanın seferber olduğu o gecede yaşanan saldırılara, yağma, cinayet, yaralama, tecavüz ve tacizlere dair korku. Hiç de masum sayılamayacak nedenlerle adı “olaylara” çıkarılmış 6-7 Eylül pogromu, Cumhuriyet devrinde yaşanmış en kitlesel ve en büyük kolektif linç eylemlerinden biri olduğundan bunda şaşacak şey yok elbette.…

Josef Hasek Kılçıksız: Korkudan altını ıslatan çocuklar

1955 senesinde 6 Eylül’ü 7 Eylül’e bağlayan gece, İstanbul’da yaşanan büyük yağmalama sonucunda gayrimüslim vatandaşlar maddi, bedeni, manevi zarara uğramış ve bu olaydan sonra büyük bir kısmı doğdukları toprakları terk etmek zorunda kalmışlardı. 13 ile 16 arası Rum ve en az bir Ermeni vatandaşı hayatını kaybetmiş, 32 Rum da ağır yaralanmıştı.…

Rıdvan Akar: 6-7 Eylül’ün soruları

Yine bir Eylül ayı ve yine toplumsal hafızanın unut(tur)ulan bir anmasının yıldönümü… Yıldönümlerinde yuvarlanmayan rakamlar önemlidir. Bu yıl 6-7 Eylül vandalizmi açısından da öyle bir yıl. 65. defa 6-7 Eylül yeniden anımsanacak ve bir kez daha “hem de İstanbul’da” nidalarıyla karşılanacak. “Hem de İstanbul’da” önemli. Zira bu olaylardan 21 yıl önce benzeri ve daha mikro düzeydeki provası, 1934 Trakya’sında Yahudilere karşı uygulanmış ve unutulmuş gitmişti.…

HDP: 6-7 Eylül katliam zihniyeti hala iş başında: Tek umut mücadelemizdir

Türkiye tarihinin en acılı, en utanç verici sayfalarından biri olan 6-7 Eylül pogromu-katliamının üzerinden 65 yıl geçti. 6-7 Eylül 1955 tarihinde İstanbul, İzmir ve Türkiye’nin birçok yerinde yaşayan Rum ve Ermeniler başta olmak üzere Hristiyan ve Musevi yurttaşlar planlı ve sistematik bir saldırı dalgasına maruz kaldı. Militarist güçlerin yönlendirmesi, yalan ve kara propaganda ile harekete geçirilen grupların insanlık dışı saldırıları sonucu resmi verilere göre yalnızca İstanbul’da 73 kilise, 8 ayazma, 2 manastır, 3.584’ü Rumlara ait olmak üzere 5.538 ev ve işyeri yakılıp yıkılıp, talan edildi.…

Foti Benlisoy: 6-7 Eylül: Kendi Toprağında Rehine Olmak

6/7 Eylül 1955 olaylarının üzerinden yarım asır geçti. Hadiselerin yıldönümünde bu konuya değinmek de yavaş yavaş bir gelenek halini almaya başladı. Hafıza-i beşerin balık hafızası ile rekabet halinde olduğu ülkemizde bu sevindirici bir durum elbette. Fakat her “geleneğin” yarattığı yeknesaklıktan biraz olsun kaçınabilmek amacıyla bu yazı, olayların tam bir tarihsel dökümünü vermeyi hedeflemiyor; meselenin bazı yönleri etrafında kimi düşünceleri ele alıyor.…

Güngör Şenkal: Uykusu Bölünmüş Eylül Çocukları

‘Uyuyan çocuk uyandırılmaz! Bu, belki de dünyanın her yerinde geçerli olan evrensel kurallardan biridir. Hatta çocuk/lar uyanacak diye, yüksek sesle bile konuşulmaz. Anadolu’da yaşayan halkların benzeşmiş kültürleri gibi, bu kurala sıkı sıkıya bağlıydı evimiz de.

Kalkın, kalkın! Yangın var!

Babaannemin, sadece geceyi, uykuyu değil, kulak zarlarını da yırtan bağırmasıyla ayağa fırladı herkes.…

Emircan Kükürt: Kuzguncuk’un çok kültürlülüğünde bir kırılma noktası: 6-7 Eylül 1955 olayları

Literatürde genellikle Beyoğlu ekseninde ele alınan 6-7 Eylül hadiseleri İstanbul’un Anadolu Yakası’nda, Boğaziçi kıyısında yer alan Kuzguncuk’u yağma ve şiddet olayları ile zarara uğratmıştır. Semtin çok kültürlü ve etnikli yapısı 6-7 Eylül 1955 sonrasında Türk ve Müslüman bir kimlik kazanmaya başlamıştır. Aşağıda ele almaya çalışacağım 6-7 Eylül 1955 Pogromu’nun Kuzguncuk’a etkileri, bölgede yaptığım saha araştırması, arşiv çalışması ve ikincil el kaynaklara dayanmaktadır.…

Herkül Millas: 6-7 Eylül 1955, İstanbul

Aradan tam 64 yıl geçti, o geceyi hatırlıyorum çünkü on beş yaşındaydım. O günlerde 7-8 yaşında olanlar küçüktü, o günü herhalde zor hatırlar. O sıralarda yirmili yaşlarında olanların ise kaçı kaldı ki hayatta? Bugün onlar seksen beş-doksan yaşındalar, hâlâ yaşayanları. Yirmi yıl sonra o geceyi yaşamış kimse kalmayacak.

Bugün bile pek çok kimse için o “olay” tarih oldu.…

Pakrat Estukyan: Milli bir proje olarak 6-7 Eylül

Viyana kuşatmasından bu yana batıya doğru talan ve fetih seferleri düzenleme gücünü yitiren siyasi akıl, 1915 sonrasının son ve büyük talanını 6-7 Eylül 1955 tarihinde gerçekleştirdi. Bu olay sadece üç gün boyunca şehrin Hıristiyan toplumlarının varlıklarını talan etmenin çok daha ötesinde bir anlam taşıyordu.

Şehri İstanbul’a adanan üç önemli tarih var: 29 Mayıs 1453, Sultan 2.…

Mihail Vasiliadis: Eritme programının bir halkası olarak 6 Eylül 1955 olayları

6 Eylül 1955 pogromu tek başına ele alınarak incelenebilecek bir olay değildir. Bir olaylar zincirinin halkasını oluşturur. Diğer halkaların en önemlileri arasında, Varlık Vergisi, 1964 sürgünleri, 1940 yılında azınlık erkeklerinin toplama kamplarına yollanması, “Vatandaş Türkçe konuş” kampanyası gibi girişimler vardır. Müslüman azınlıklar için ise, asimilasyon programları uygulanmış ve hedefe ulaşabilmek için kullanılan “tutkal”, din, milliyetçilik ve “öteki” yaratmak olmuştur.…