Cengiz Aktar: Toprağın fıtratı

Genellemeler daima kolay fakat yanıltıcıdır. Erkeklerin tecavüzcü yaradılışı tabii ki buraya mahsus değil. Yine de bu toprağın fıtratını hatırlamak öğretici; bilhassa soykırımın yüzüncü yılında. Soykırım ve harp esnasında zaten korumasız olanlara tecavüz yaygın ve yoğundur. Halep’te 1922-1927 yıllarında hizmet vermiş Koruma Evi’ne, çoğu seks ve hizmet köleliğinden kaçarak sığınabilmiş bahtı kara 1484 Ermeni kadın, kız ve oğlan çocuğunun hikâyeleri Cenevre’de Cemiyet-i Akvam arşivinde bulunuyor.…

Taner Akçam: Bir trajedi olarak Perinçek davası

Perinçek ve Türk Hükümeti’nin AİHM’deki Perinçek davasını Türkiye’de pazarlayış tarzları ile mahkemede izledikleri savunma stratejisi arasında büyük bir uçurum var.

Bu uçurumdan hareketle, AİHM davasını bir komedi olarak yazmıştım.

Oysa aynı dava, benim gibi Hrant’ın öldürülmesiyle sarsılmış insanlar için bir trajedi olarak yazılmalıdır.

Perinçek, Ermenilere yönelik ırkçı kin ve nefret yaymak amacıyla kurulan ve bu doğrultuda faaliyetlerde bulunan Talat Paşa Komitesi’nin kurucusudur.…

Raffi Kalfayan: 2015: Ermeni soykırımının tazminine odaklanma

2015 Ermeni davası için elverişli bir dönem olduğu kadar Ermenistan’ın iç ve dış politikası için tehlikelerle dolu bir yıldır. Oysa Ermeni davası girişimleri ulusötesi bir uzlaşma gerektirmektedir. Şimdilik, Ermeni devletinin başlıca siyasi kurumları ve yüzüncü yıl komitesi tarafından girişilen eylemlerin öngörü eksikliğinden dolayı diasporanın beklentileri şaşırtıcı olmayan bir biçimde sarsılmıştır. Liderlik eksikliği, tutkusuzluk, isteksizlik ve iyi niyetlerin yetersizliğini iki yıldır yüksek sesle ifade edilmektedir.…

Taner Akçam: Perinçek’i cami avlusundan almışlar!

Benim zamanımda hapiste çok sık kullanılan bir deyiş vardı; “Cami avlusundan alınmak”.

Her hapse düşen, hiçbir suç işlemediğini, masum olduğunu söylerdi (hâlâ da öyledir herhâlde). Mahkûmlar, biraz da bu durumla alay etmek için her yeni gelene, “biliyoruz seni de cami avlusundan aldılar ama sen gene de neyle suçlandığını bir anlat”, derlerdi.…

Sait Çetinoğlu: 1915, Türkiye toplumu hakikatle yüzleşmeli

Sait ÇetinoğluErmeni toplumunun en açık sözlü evladı Sevan Nişanyan’ın rejimi ve dini eleştirmesinden dolayı  hedef alınıp, imar yasasına yaptığı naif muhalefetinin neredeyse müebbet hapis cezası yakın bir ceza ile cezalandırılarak,  dört cezaevi dolaştırılıp yüksek güvenlikli bir cezaevinde bir yıldan beri tutulduğu bir ortam ve iklimde adaletten söz etmenin  bir ironi olduğunun farkında olarak,  1915 Ermeni soykırım süreci ve telafi edici adaleti tartışmaya çalıştığımın bilinmesinin altını özellikle çizmek isterim.…

Taner Akçam: Saray soytarısı

Türk Dil Kurumu sözlüğünde, saray soytarısının anlamı üzerine bir şeyler ararken, T. Oflazoğlu’na ait, “Çirkin bir oyun bu. Soytarıların zaferinden tehlikeli sonuçlar çıkarıyorsunuz,” sözüne rastladım.

Arasam Doğu Perinçek’in, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) savunması üzerine söylenenleri bundan daha iyi özetleyecek başka bir cümle bulamazdım.

Neresinden başlasam ki?…

Ümit Kurt: Hamidiye Alayları, Kürtler, Ermeniler ve 1915

Geç dönem Osmanlı tarihi çalışanların üzerinde durduğu en önemli konulardan bir tanesi, II. Abdülhamid döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kurulmuş ve aşiretlerden mürekkep Hamidiye Hafif Süvari Alayları’dır. Yoğun bir biçimde tartışılmasına karşın Hamidiye Alayları üzerine tafsilatlı, çeşitli arşiv kaynaklarına ve belgelerine dayalı dört başı mamur çalışmaların sayısı maalesef oldukça düşük.…

Taner Akçam: Türkiye 1915 ile nasıl yüzleşmeli

ABD ve Almanya, tarihle yüzleşmenin iki ayrı modeli sayılmalı.

Almanya, İsrail devleti ve Yahudi Diasporası ile uluslararası bir antlaşma yaparak ve tazminat ödeyerek sorunun çözümü yoluna gitti. Ayrıca soruna elbette ülke içi sorun olarak da yaklaştı, tarihle yüzleşmeyi ve Nazi cinayetleri hakkında toplumu eğitmeyi, yöneltilecek tüm eleştirilere rağmen, Alman kimliğinin ayrılmaz bir parçası yaptı.…

Taner Akçam: Hrant Dink ve 1952 Luxemburg (4)

Türkiye’nin tarihi ile yüzleşmesinin giderek ABD’ye benzemeye başladığını iddia ediyorum.

ABD ile kıyaslamama elbette, “çok iyimser olduğum” itirazı yapılabilir. Ama bu itiraz tartışmanın özünü yakalamaktan uzak.

Çünkü ileri sürdüğüm görüşün “iyimser veya karamsar” olmakla alakası yok. Türkiye tıpkı ABD gibi olacak, diye bir iddiam yok.

Türkiye ABD’nin çok kötü bir kopyası olarak da kalabilir.…

Eren Keskin: AİHM’in sınavı…

Geçtiğimiz hafta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) önemli bir dava görüldü. Kamuoyunda, Doğu Perinçek “davası” olarak bilinen, bu davada İnsan Hakları Derneği, Adalet Hakikat ve Hafıza Merkezi ve Toronto merkezli Uluslararası Soykırım ve İnsan Hakları Çalışmaları Enstitüsü ile birlikte müdahil olma talebinde bulunduk. Bu talebimiz AİHM tarafından kabul edildi.

Yani biz bu davada, Doğu Perinçek’in karşısında yer aldık.…