Cengiz Aktar: Türkiye barut kokuyor

Manzara: Elde enva-i çeşit harita, kapı kapı dolaşıp komşularından, bölgeden, dünyadan mütemadiyen hak talep eden, görüşlerini dayatan, olmadı istediğini zorla alan bir Türkiye! Müzakere, diyalog, istişare, uluslararası hukuk normları ile işi olmayan zorba bir devlet.

Tıpkı içerde uygulanan ve halkın hatırı sayılır bir bölümünü dışlayan “rejime mahsus hukuk” anlayışı gibi dışarda da taraf olduğu veya olmadığı uluslararası akitleri hiçe sayan ve kendi uluslararası okumasını dayatan bir rejim.…

Cengiz Aktar: Pontos Soykırımının 100. yıl dönümü

Pontos Soykırımı’nın yıllara yayılmış ama iradî bir yok etme süreci olduğu bugüne kadar ağırlıklı olarak yurtdışında yapılmış çalışmalardan anlaşılıyor. Memlekette ise konu inkâr ediliyor; ya hiç bilinmiyor ya resmî tarihin tahrifatı sonucunda yanlış biliniyor.

Akademinin ilgisi sıfır, kanaat önderlerinde gözle görülür bir çaba yok. Üstelik rejimin bunaltıcı baskısı 19 Mayıs’a rejim karşıtı olağanüstü bir anlam yüklemişken kimsenin diğer 19 Mayıs’ı görecek niyeti yok, rejim var oldukça da olmayacak.…

Cengiz Aktar: Kurucu kötülüğün 104. yıl dönümü

Sanmayın ki Antalya’da 12 Nisan’da cereyan eden olaylı NATO Parlamenterler Asamblesi toplantısında ev sahipleri ve de soykırım inkârcıları Çavuşoğlu ile Şentop’un dünyanın gözü önünde becerdiği rezillikten bahsedeceğim.

24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı anma günü olarak ilân eden Fransa’nın o toplantıya katılan iki milletvekiline akılları sıra ayar vermeleri meselesinden…

Ermeni medeniyetinin merkezlerinden Van’da 18 ilâ 24 Nisan arasında toplantı ve gösteri yasağından da bahsetmeyeceğim.…

Cengiz Aktar: Mi mornarzis

Unutmabeni çiçeğinin Ermenicesi, tercümesi unutmabeni… Pekçok dilde aynı… Bir bakıma, insanın hafızasız yaşayamayacağını hatırlatan çiçek… Soykırımın yüzüncü yılı etkinliklerinin evrensel simgesi. Hafıza ve adalet üç gün süren ve sade Ermeni değil bütün soykırımları hatırlayan Erivan’daki uluslararası anma ve toplantının ana temasıydı.

Cuma anıtın bulunduğu Kırlangıç Tepesi’nde sağlı sollu Anadolu yerleşimlerinin adlarını bir kez daha görünce soykırımın Ermenilerin olduğu kadar bizim hepimizin hikâyesi olduğunu düşündüm.…

Cengiz Aktar: Kıyım sirasi Süryanilerde

IŞİD 23 Şubat’tan beri Suriye, Irak, Türkiye sınır üçgeninde Suriye tarafında bulunan 35 Süryani köyüne saldırıyor. Amed Dicle ANF’de operasyonun askerî ayrıntılarının yanında IŞİD’in bu karşı saldırısının YPG’nin bölgeyi IŞİD’den temizlemek hedefiyle başlattığı operasyonda oyalamak ve zaman kazanmak olduğunu yazıyor. (http://firatajans.com/news/til-hemis-zaferi-dais-in-ikinci-buyuk-yenilgisi-amed-dicle) Tur Abdin Platformu ise IŞİD’in Kobani’nin intikamını almaya çalıştığını, keza Türkiye sınırındaki bu bölgenin ele geçirerek lojistik koridor açma hedefiyle hareket ettiğini belirtiliyor.…

Cengiz Aktar: Toprağın fıtratı

Genellemeler daima kolay fakat yanıltıcıdır. Erkeklerin tecavüzcü yaradılışı tabii ki buraya mahsus değil. Yine de bu toprağın fıtratını hatırlamak öğretici; bilhassa soykırımın yüzüncü yılında. Soykırım ve harp esnasında zaten korumasız olanlara tecavüz yaygın ve yoğundur. Halep’te 1922-1927 yıllarında hizmet vermiş Koruma Evi’ne, çoğu seks ve hizmet köleliğinden kaçarak sığınabilmiş bahtı kara 1484 Ermeni kadın, kız ve oğlan çocuğunun hikâyeleri Cenevre’de Cemiyet-i Akvam arşivinde bulunuyor.…

Cengiz Aktar: 1915’e girerken

Kimbilir, başımıza çökmüş olan bunca kötülük, bitmeyen toplu kıyımlar, belimizi bir türlü doğrultamıyor olmamız, yüz yıllık âh ile yüz yıllık yalanın lânetidir. Ne dersiniz? Bu topraklarda inleyerek can veren, mezarsız, tabutsuz, duasız sabilerin, kadın, erkek silâhsız Ermenilerin bedduasıdır belki. Rumlar, Süryaniler, akabinde Alevîler ve Kürtlerle birlikte, bütün karayazılı vatandaşlarımızın azap içindeki ruhlarının, yüz yıldır semalarda süzülen hayaletlerinin ruhlarımızda yarattığı kasırgalardır.…