Ermeni Soykırımı’nın 3 faili

Gerek dünyada gerekse de Türkiye’de resmi ya da gayri resmi tarih yazımında soykırım, asıl olarak bilimsel ya da edebi türlerde ele alınırken, çoğunlukla mağdurun bakış açışıyla anlatılmıştır. Soykırıma uğrayan grup, kitle, topluluk ve/veya ırkın; sosyolojik, psikolojik, siyasal, sosyal ve kültürel pozisyonunun neden ve sonuçları açıklanırken, bu kıyımın duygusal etkileri de göz önüne serilmeye çalışılmıştır.…

Serdar Korucu: Başrahip Babayan’ın Günlüğünden Ayntap’ın Antep’e Dönüşümü

“Günlüğümden Sayfalar” adıyla kitaplaştırılan başrahip Der Nerses Babayan’ın günlüğü 1915 ile 1922 yılları arasında yaşananları bugüne aktarıyor. Anlattıkları sadece başrahibin başından geçenler değil, Ayntap’tan Antep’e ve en son haliyle Gaziantep’e evrilen bir şehrin ve yok edilen Ermeni nüfusunun da kaderi…

Ümit Kurt’un Türkçeye kazandırdığı ve Tarih Vakfı Yurt Yayınları tarafından yayımlanan Babayan’ın günlüğü, Antep Ermenilerinin imhası sürecine ve Antep Harbi’nin gidişatına dair literatüre Ermenice kaynaklardan yapılan ilk katkı olması açısından önem taşıyor.…

Serdar Korucu: Antep’te “Kilise Olarak Yapılan Cami”: Kurtuluş Camii

Antep’in Şahinbey ilçesi, Tepebaşı Mahallesi’nde bulunan “Kurtuluş Camii” adından da anlaşılabileceği gibi tarihi bir cami değil. “Kurtuluş” adını taşıyan pek çok mahalle, cadde, sokak ya da yapı gibi kimliği değiştirilmişlerden, “kurtarılarak” geçmişi unutturulmaya çalışılanlardan biri sadece.

“Kurtuluş Camii”nin gerçek adı Surp Asdvadzadzin Kilisesi. Yani aslında bir Ermeni Apostolik Kilisesi. Planı İstanbul’daki yapıları ile ünlü Balyan ailesinden Sarkis Bey’e ait olan kilisenin inşası 1892-1893 yılında tamamlandı.…

Osman Oğuz: Karayılan’ın soykırımcı ‘anti-emperyalizmi’: Vurun Antepliler, ‘Ermeni dölüdür’!

Bu yazı, aynı zamanda kişisel bir özeleştiri metnidir.

‘Kurtuluş Savaşı’ olarak anılan dönemin Antep ayağı, benim için ‘milli mücadelenin’ merkezi karakterinden de bağımsız, başka bir kahramanlık tarihine tekabül ediyordu. Öyle ya, devrimci hareket ve hatta Kürt Özgürlük Hareketi de buradan bakıyor, Antep Savunması’nı ‘halktan çalınmış bir zafer’ olarak tasnif ediyordu. Hatta bu ‘zafer’de halkların ortaklığının tarihi saklıydı; Kürtler ile Türkler, yüzlerini Antep’e çevirip çok şey öğrenebilirdi.…

Ümit Kurt: ‘Antep’e Gazilik unvanı veren savaş, Ermenilerin geri dönmesini imkânsız kılmanın mücadelesiydi’

Emre Can Dağlıoğlu: 1915’ten öncesinde, Ermenilerle diğer gruplar arasında tırmanan bir gerginlikten bahsedebilir miyiz?

Ümit Kurt: En azından 19. yüzyılın son çeyreğine kadar Antep’te Ermeniler ve diğer Müslüman topluluklar arasında göreceli de olsa ‘uyumlu’ bir arada yaşayabilme pratiklerinden bahsetmek mümkün. Ancak yine bu dönemde, Ermenilerin bilhassa ekonomi ve eğitim gibi alanlarda göstermiş oldukları ilerlemenin karşısında Türk-Müslüman grupların yerinde sayması, aynı coğrafyada yaşayan iki farklı topluluk arasında belirgin fay hatlarının oluşmasına sebep oldu.…

ANTEP

Antep Ermenileri ekonomik anlamda şahane bir duruma sahiplerdi ve refah içerisinde yaşıyorlardı. Onlar uyanık, becerikli, başaran, çalışkan ve ilerleyen zamanın ruhunu algılayan insanlardı. Şehrin hemen tüm ticareti, zanaatlar, mesleki atölyeler, üretim yerleri onlara aitti. Yerli tüccarlardan bazıları Mısır ve başka yerlerde de ticari şirketler kurmuşlardı. Nazaretyan kardeşler, Cebeciyan kardeşler, Aşçıyan, Leylekyan, Barsumyan, Hovhannes Kürkçüyan, ve diğerleri bu tüccarlardandı.…