Burçin Gerçek: Ermeni Soykırımında Emirlere Karşı Gelenler, Kurtaranlar, Direnenler

Midyat Halah köylüleri: “Biz komşu kalacağız, söz veriyoruz”

Hapsuno Barbasso 1915’te 7 yaşındadır. Üzüm bağları, incir ve nar bahçeleri ile ünlü, yeşillikler içinde bir köy olan Midyat’a bağlı Halah’ın1tek Süryani ailesinin oğludur. “Ferman zamanı” köye askerler baskın yapar. Köydeki Müslümanlardan birkaçı Hapsuno’nun babası Şaro, kardeşleri Murat ve Barsavmo ile amcaları Aziz, Yakup ve Circo’yu yakalayıp askerlere teslim etmek isterler.…

Foti Benlisoy: Soykırım ve “yüzleşme”

* ‘Tarihle hesaplaşmanın’ ya da ‘yüzleşmenin’ siyasal ihtilaflardan, politik-sosyal güç dengelerinden bağımsız bir objektif manası yok. ‘Geçmişle yüzleşmek’, orada bir yerlerde durup bizi bekleyen ‘objektif’ bir geçmişin keşfedilmesi, pasif bir biçimde hatırlanması ya da ‘tarihçilere bırakılması’ değil, onun bugünkü gerçeklik içerisinde yeniden tasarlanmasıdır. Hafızayla ilişkimiz geçmişten çok gelecekle ilgilidir. Nasıl bir geçmişe ihtiyaç duyduğumuz, nasıl bir gelecek tahayyül ettiğimizle doğrudan alakalıdır.…

Mehmet Bayrak: ‘Zo’ diyenleri bitirdik, sıra ‘Lo’ diyenlerde!

Gerek II. Abdülhamid, gerek İttihad-Terakki, gerekse de Cumhuriyet dönemini irdelerken gördüğümüz acı tablo, ‘etno- dinsel adındırma, tektipleştirme ve Türk-İslamlaştırma’ya dayalı bir toplum dizaynıdır. Zaten bazı Türk tarihçileri, 1876-78 dönemini I. Meşrutiyet, 1908’den sonraki İttihadçılar dönemini II. Meşrutiyet, M. Kemal dönemini III. Meşrutiyet olarak nitelendiriyorlar. (1)

Abdülhamid, yeni bir toplum dizaynı ekseninde asimilasyon, ihtida (zorla din değiştirtme), sürgün ve 1895’te görüldüğü gibi katliam yöntemlerine başvururken Türkçü İttihad ve Terakki Hareketi bu politikayı daha sistemli bir hâle getiriyordu.…

Yektan Türkyılmaz: Ermeni Soykırımı Sadece Ermeni Soykırımı Değildir

Soykırım sürecinin başlamasının üzerinden 102 yıldan fazla zaman geçti. Ancak arada en az beş kuşak insan olmasına rağmen ne acılar dindi, ne sorular tümden cevabını buldu, ne de benzer kaygılar yaşanmaz oldu. 2017 yılının çılgınlaşan dünyasından ve onun her geçen gün daha fazla alarm zilleri çalan Türkiyesi’nden geriye dönüp bakınca soykırımın farklı yaşamları, karmaşıklığı ve kurtulması belki de imkansız laneti beliriyor zihnimde.…

Sait Çetinoğlu: Ermeni Toplumunun Yakıcı Yaşam Mücadelesi: Kaç kişisiniz Boğos Efendi?

Apraham Kasapyan’ın, Bu devirde, yaşlı, dünyaya veda etmekte olan bir ada­mın hayatını, onu çok sevenler bile okumaz, biliyorum. Yaşayanların vakti yok ki ölmekte olanın hayatıyla ilgilen­sinler. Bunu biliyorum, ama yine de, kendime bir meşgale olması için, hatırımda kalanları yazıya dökmeye çalışaca­ğım. Sözleriyle kaleme aldığı Tekirdağ’dan başlayan tehcir adı altındaki ölüm yolculuğu sürecinde ve ölüm coğrafyasındaki yaşam mücadelesini n gün ışığına çıkarıldığı yazarın torununun  çevirisiyle okuyucusuna sunulan Kaç Kişisiniz Boğos Efendi?

Özgür Sevgi Göral: Ermeni Soykırımı’nı tanımak

Şeylere ad koymak siyasi bir meseledir; adın nasıl konulacağı üzerine ise sıklıkla büyük mücadeleler yürütülür. Ad koymak aynı zamanda bir iktidar faaliyetidir de, ad koyarak bir şeyi tanımlar ve sınıflandırırsınız. Özgürlük mücadeleleri, bir açıdan da, iktidarların verdiği adları reddetmenin ve kendi adı için mücadele etmenin de tarihidir. O nedenle şöyle başlamak isterim, Ermeni kırımı, kıyımı, tehciri, olayları, meselesi, sorunu, felaketi değil, “Ermeni Soykırımı” dememiz gerektiğine inanıyorum.…

Talât Ulusoy: YİNE, YENİ, YENİDEN SOYKIRIM TASARISI

Eskiden “Milli Takım” (1-9-1) gibi bir taktikle futbol oynardı. Yani sürekli savunmada olurdu. Şimdi bu oyun tarzı bırakıldı., ama sadece futbolda bırakıldı. Özellikle sözde veya özde “Ermeni Soykırımı” gündeme geldimi aynı taktikle toplu savunmaya geçiliyor: Biz, Türk milleti böyle şey yapmadık, yapmayız!

Türk milleti, yani Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk ve İslâm olan unsurları içinde asla “katil, hırsız, sapık” ve sair suçları işleyenler, özellikle kasınlara şiddet uygulayanlar yokmuş gibi, her “milli” meselede kendimizi toptan aklarız.…

Sibel Schick: Ermeni Soykırımı Tasarısı ve milliyetçiliğin dini

Geçtiğimiz Perşembe Bundestag, CDU/CSU, SPD ve Yeşiller Partisi tarafından hazırlanan Ermeni Soykırımı Tasarısı’nı neredeyse oy birliğiyle kabul etti. Söz konusu tasarının Federal Meclis’in gündemine gelmesiyle birlikte başlayan tartışmalar sürüyor.

Yıldırım: Sıradan olaylardan biri

Başbakan Binali Yıldırım, Çarşamba günü yaptığı açıklamada Ermeni Soykırımı’nın bir soykırım olmadığını, “1. Dünya Savaşı şartlarında yaşanmış, her ülkede yaşanan sıradan olaylardan biri” olduğunu belirtti.…

Nami Temeltaş: Almanya’da Ermeni Soykırım Tasarısı Neden Tartışılıyor?

Alman Federal Meclisi 2 Haziran 2016 Perşembe günü, 1915 – 17 tarihleri arasında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde Ermeni nüfusa uygulananların soykırım olup olmadığını tartışacak ve oylayacak.

Alman Federal Meclisi’nde 2 Haziran’da oylanacak karar tasarısı, 1915 olaylarını soykırım olarak nitelendiriyor. Hıristiyan Birlik partileri, Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller’in ortak tasarısında o dönem Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefiki konumunda olan Alman İmparatorluğu’nun sorumluluğuna da dikkat çekiliyor.…

Kadir Akın: Ermeni Soykırımında Alman Etkisi

Alman hükümetiyle Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’in 1880’de başlattığı ilişkinin İttihat- Terakki döneminde devralınarak sürdürülmesinin kuşkusuz siyasi ve tarihsel arka planla alakası vardı.

Bu yakınlık, ortak çıkarların kesişmesi sonucu, birbirini anlamaya ve hatta ortak politikalar geliştirilmesine ve yürütülmesine de vesile olmuştu. 1915 yılının Nisan ayında başlayan ve aynı yılın Eylül-Ekim ayına gelindiğinde 1 milyona yakın Ermeni’nin padişah fermanına dayandırılarak yerlerinden yurtlarından sürülerek sürgün yollarında Teşkilat-ı Mahsusa çetelerince katledilmeleri, o tarihlerde Almanya ile sahip olunan ticari, siyasi ve askeri anlaşmalar nedeniyle Almanya’nın bilgisi dışında gerçekleşemezdi.…