İnkâr ile sessizlik arasındaki mücadelede sessizlik galip gelir. Yani sessizlik, bir halkın soykırımını tamamlama konusunda inkara galip gelir. Pontos Rumları neredeyse 100 yıldır, doğrudan katliama maruz bırakılan veya 1916’dan 1923’e dek süren uzun sürgün yürüyüşünde, yollarda acı içinde hayatını kaybeden 353.000 baba, anne, büyükbaba ve büyükanne, çocuk, dost ve toplum üyesinin yasını tutuyorlar.…
Etiket: Soykırım
Sait Çetinoğlu: Asuri-Süryani Soykırımı/Sayfo ve Direnişin Bir Yaşam Biçimine Dönüşmesi
Asur İmparatorluğunun dağılmasından itibaren Asuri-Süryani halkıları[i] 2500 yıldır hayatta kalma mücadelesi içinde ve yok olmamak için direnme gerçeği ile karşı karşıyadır. Yakındoğu’daki son Hıristiyan Asuri- Süryani devletleri Gassani (Batı) ve Lahmi (Doğu) kırallılarının İslam’ın yükselişine karşı duramayarak dağılmasıyla birlikte yakındoğu’da Hıristiyan siyasi birliğininin tarih olması. Bölgedeki Hıristiyanlar ve İslam dışındaki halklarla birlikte Asuri-Süryani halkların yaşamı ölüm kalım savaşına dönüşmüştür.…
Yektan Türkyılmaz: Felaket kapımızı bir daha mı çalıyor?
1913 Eylül aynının son günleri. Makamına yeni atanan Patrik Zaven, memleketi Siirt’ten İstanbul’a uzanan tarihi yolculuğunda Muş’a gelmiştir. Patrik eksiksiz devlet erkanının yanı sıra yörede tartışılmaz nüfuzu bulunan Taşnaktsutyun şeflerinden Rupen Paşa (Der Minasyan) tarafından şaşaalı bir törenle karşılanır. İkinci gün kasabadaki devlet ve Ermeni cemaati ileri gelenleriyle görüşür. Üçüncü günkü durağı ise bütün bölge illerinin en kutsal mekanlarından Surp Garabet Manastırı’dır.…
Talât Ulusoy: İTTİHATÇI SOYKIRIMCI KURTULUŞ
Her “24 Nisan”da hep aynı kalıba dökülmüş ifadeler: “Biz öyle şey yapmayız!” ya da “Ama onlar da bize yaptı!” Kesmedi mi, at topu tarihçi(!)lere: “Tarihi tarihçilere bırakalım, siyasetçiler değil, tarihi belgeler konuşsun!!!”
Ne bekliyorsun, konuştursana!
Öyle ya, pek çok belge imha edilmiştir, ya da İttihatçı devlet tapınağının kozmik odalarında kilit kilit üstüne saklıdır.…
Nazan Maksudyan: Soykırım ve Çocuklar
Önce 1894-1896 Hamidiye Katliamları, ardından 1909 Adana Katliamı, son olarak 1915’te Ermenilerin yaşadığı coğrafyaya istisnasız yayılan sistematik ve organize soykırım neticesinde çok sayıda Ermeni çocuk yetim kalmıştır. 1915 katliamlarını, olayların birincil tanığı ve öznesi çocukları (yetimleri) merkeze alarak anlama çabası, sahiplenme ve mülkiyet mücadelesini ön plana çıkarır. Ergenlik yaşlarında olan erkek çocukları hariç tutarsak, çocuklar yetişkin erkekler gibi ilk anda öldürülmemiş ve sürgün kafilelerinde kadınlarla beraber yol almıştı.…
Masis Kürkçügil: Soykırımı alet etmeyelim!
Alman Parlamentosu’nun 1915 Ermeni Soykırımını tanıyan kararı, ilginç tartışmalara yol açtı. Nurettin Demirtaş da bu vesileyle Ermeni milliyetçiliğine veryansın etmiş. İş bununla kalsa ne alaka deyip geçilebilir. Lakin bütün gazetelerde sürmanşet olmayı hak eden bir takım iddialarda da bulunmayı ihmal etmemiş.
“Hakkari’de ne zaman nasıl katliam yapmışlar bilemiyoruz fakat boşuna bu sözü sarf etmedikleri son 30 yıl içinde yaşanan katliamlardan bellidir: Gerek PKK gerillası kılığına girerek, gerekse bizzat Türk komandoları adıyla yüzlerce cinayet işlendiği kayıtlıdır” demiş konuşmasının can alıcı noktasında.…
Rıdvan Turan: Soykırım ne ola?
Alman Federal Parlamentosu’ndan 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan kanun tasarısının hemen hemen oy birliğiyle çıkması Türkiye’de birkaç protesto dışında sessiz sedasız geçiştirilmeye çalışılıyor. Erdoğan “konsolosumuzu çağırıp istişare edeceğiz” derken, taze başbakan Yıldırım sorunu, “her ülkenin tarihinde olan sıradan ve önemsiz bir mesele” olarak niteleyerek bir adım öne geçti. Türk Alman dostluğuna, çıkar birliğine vurgular yapıldı (ki aynı dostluk ve çıkar birliğiydi 1915te soykırımı olanaklı kılan) ama sonuç değişmedi.…
Tamer Çilingir: 19 MAYIS SOYKIRIMI GÜNÜNÜ BAYRAM OLARAK KUTLAMA AHLAKSIZLIĞINI BIRAKIN!..
Kimileriniz ellerinizde bayraklarla tören meydanlarına koşacaksınız biliyorum. 19 Mayıs’ın anlam ve öneminden bahsedilen konuşmalar yapacak olanları dinleyecek, çoşacaksınız. Bir kez daha ‘’ne mutlu Türküm diyene’’ demenin gururunu hissedeceksiniz. Çünkü bir kez daha yinelenecek aynı hikaye; işgal altındaki topraklarımızı kurtarmak için İngilizlerden ve Osmanlı Padişahı’ndan gizli olarak yıkık dökük bir gemiyle İstanbul’dan Samsun’a giden bir kahramandan, mavi gözlü sarışın Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı’nın nasıl başlattığı hikayesinden dem vurulacak.…
Sibel Yerdeniz: Soykırım, cankırımı, büyük felaket, tehcir ya da 1915 olayları…
Büyüklüğün lanetli kaderi, yeni yaşam yaratmak için cesetlere basmak zorunda kalmasıdır.”
Heinrich Himmler (Hitler’in sağ kolu, SS komutanı)
Dışişleri Bakanlığı, Obama‘nın ‘1915 Olayları’ için kullandığı ‘Büyük felaket’ sözüne itiraz ederek kendisini “tüm tarafların acılarını dikkate alan, tarafsız, sağduyulu ve yapıcı bir yaklaşım” benimsemeye davet etmiş.
Colifornia Üniversitesi sosyoloji profesörlerinden Michael Mann’in, “Demokrasinin Karanlık Yüzü; Etnik Temizliği Açıklamak” adlı kapsamlı incelemesi,“tüm tarafların acılarını dikkate alan, tarafsız, sağduyulu ve yapıcı bir yaklaşım” olmasıyla ünlüdür ve ‘1915 olayları’na da genişçe yer verilmiştir.…
Sait Çetinoğlu: 1915 Sürecinde Pontos’ta Ermeni Kadın Olmak
Osmanlı fethinden sonra Pontos radikal bir değişime uğradı. Türk göçebelerini bölgeye yerleştiremeyen saray, Batum’dan Sürmene’ye, Rize ve Of’a kadar, kıyı bölgelerindeki Ortodoks halklarına yönelik zoraki bir İslamlaştırma politikası uygulamaya koyuldu. Zorla İslamlaştırma, diğer Hıristiyan halklar gibi Ermenilerin nüfuslarında kan kaybına en büyük etmenlerden biridir. 1915 sürecinde Pontos’ta Ermeni kadından söz etmek tarihsel süreç içinde tükenişin son noktasını koymakla eş anlamlıdır.…