Sait Çetinoğlu: 1915 soykırım süreci, aynı zamanda Hıristiyanların gasp edilme sürecidir!

Bu kısa yazı Soykırım sürecinde el değiştirilen Hıristiyan zenginliğine odaklanmıştır. Aynı zaman diliminde bütün Osmanlı Hıristiyanları aynı muameleye, yani aynı soyguna konu olduklarından Ermeniler için söylediklerimiz, Asuri-Süryani, Elen, Pontos… halkları içinde geçerlidir.

Başta işaret edilmesi gereken bir başka nokta da; Emperyal isteklerle savaşa giren Osmanlı’nın savaş sırasında müttefiklerinden aldığı askeri ve maddi yardımlar sınırlıdır.…

Serdar Korucu: 100 yıl önce Tel Abyad’da ne yaşandı?

Suriye’de Rakka vilayetine bağlı Tel Abyad’ın, Ankara ’nın gündemine gelişi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 11 Haziran’daki sözleriyle oldu. Erdoğan, “Tel Abyad’da Arapları ve Türkmenleri uçaklarla vuran Batı, onların yerine terör örgütü PYD ve PKK ’yı yerleştiriyor. Buna biz nasıl olumlu bakabiliriz?” diyerek Kürt güçleri YPG/YPJ’nin IŞİD’e karşı başlattıkları operasyonu “Batı’nın planı” olarak gördüğünü ortaya koydu.…

Aris Nalcı: Şu bizim bitmeyen altınlarımız!

“Taşı toprağı altın şu memleketin” derler ya. Kaza kaza bitiremediler.

Özellikle mevzu Ermeniler ve Rumlar oldu mu altının bini bin paradır. O kadar bereketlidir ki o altınlar 100 yıldır 72 milyon çıkara çıkara yiyemedi ve halen de her yeni bulunan kilisenin altını kazıp define aramaya devam ediyorlar.

Nerede bir Ermeni’nin yaşadığı iddia ediliyorsa orada kazı yapılmıştır mutlaka Türkiye’de.…

Sait Çetinoğlu: KİLİKYA 1909; Adana’da Adaletin Katledilmesi (4)

Arslanyan’ın sözlerinde sürekli adalet arayışı vardır. Kilikya’ya bu acıları yaşatan sorumluların adalet önüne çıkarılmasını istemektedir: “Adana ve ona bağlı yerleşim birimleri mahv ü harâb olduktan, binlerce günahsız vahşi bir şekilde katledilerek öldürüldükten sonra kâtillerin ve bu büyük cinayetin sorumlularının adaletin pençesine teslim edileceği her vicdan sahibi tarafından ümid ve arzu edilmekte idi.”…

Siirt’te Ermeni İzleri

Ermeni tehcirinin 100. yılı nedeniyle  bu sene Ermenilerin yaşadıkları soykırım mı değil mi tartışması diğer senelere nazaran daha fazla gündeme oturdu. Bir orta yol bulamyıncaya kadar bu gündemin her sene 24 Nisan’da tekrarlanacağı konusunda kimsenin şüphesi yok. Orta yolu bulmanın da kolay olmayacağı malumunuzdur. Bu sorunu tarihçilere havale edilmesi gerekitiğini düşünenler aslında siyasi yükümlülüklerini başkasına havale etme çabası içerisinde olanlardır.Yaşanan…

Siirt’teki Ermeniler

Ermenilerin geçmişte yoğun olarak yaşadıkları kentlerden Siirt’te, şimdilerde kültürel varlıklarından başka göze çarpan bir şey bulunmuyor. Türk birlikleri ve kimi silahlı Kürt milisleri Ermenileri öldürdü ya da zorla Müslümanlaştırdı.

Siirt adı bazı kaynaklarda ‘Seert’ (üç yer) olarak geçiyor. Şemsettin Sami’nin Kamus’unda ‘Tiğrakert’ olarak da yer alıyor. Her ne kadar Sami kökenli olduğu söylense de Ermenice Tiğrakert’in halk ağzında sırasıyla Sigrakert, Sigirt ve sonunda Siirt’e dönüşmüş olabileceği düşünülüyor.…

Yervant Özuzun: ÇANAKKALE’DE ARTİN AĞA’NIN KAHVESİ BURUKTU O GÜN

Bu yazı Çanakkale Ermenilerinin 1915 deki son günlerini ve sürgünlerini anlatıyor. Bu yaşanmış bir olayın buruk hikayesi. Bu 24 Nisan 1915 tarihi ile simgelenen, 30 Mayıs 1915 tarihli yasa ile resmiyet kazanan “Ermeni Tehciri”nin hikayesi. Anadolu ve Trakya şehirlerinde yaşananlardan sadece biri. Bu hikayedeki kahramanlarımızın tek suçu “farklı kökenden” olmalarıydı. “Ermeni Tehciri” nin Doğu Vilayetlerinde asi Ermenilere uygulandığını ileri süren Araştırmacı-Tarihçilerimizin de bu hikayeyi okumalarını dilerdim.…

Sevan Nişanyan: 24 Nisan için yazılmış bir yazı. Geç oldu ama olsun.

1.
Etnik temizlik düşüncesinin ve bunu savunan bir zümrenin 1880 veya 90’lardan itibaren devlet teşkilatı içinde etkin olduğu anlaşılıyor. 1895 katliamları şüphesiz Abdülhamit’in kişisel kaprisine indirgenemez. 1909 Adana katliamının da merkezden örgütlenip kışkırtıldığı, vali ve emniyet teşkilatı aracılığıyla kontrol edildiği açıktır.

İttihat-Terakki’nin “Genç Türk” kadrolarında etnik temizlik fikri 1909’dan itibaren taraftar bulur; 1913’e doğru egemen olur.…

Selçuk Uzun: Der Zor Cehenneminden TKP Teşkilat Bürosuna: Salih Zeki (Zor)

Der Zor´un Ermeniler için ne anlama geldiği konusuna değinmeyeceğim. Sadece iki Ermeni ağıtından alıntı yapacağım: “Der Zor dedikleri büyük kasaba / Kesilen Ermeni gelmez hesaba / Osmanlı efratı dönmüş kasapa.” Diğer ağıtta şöyle: “Der Zor çölünde şaşırdım kaldım / Yitirdim anamı, yitirdim babamı / Oy anam, oy anam, halimiz yaman!

Sait Çetinoğlu: KİLİKYA 1909: Adana’da Adaletin Katledilmesi (2)

Ermeni karşıtı bildirilerin, saldırıların, şiddet ve zorbalığın, Ermenilere karşı ayrılıkçılık suçlamalarının Kilikya’da hemen 1908’in Eylül ayından (6) itibaren başlamış olduklarını ve yerel Ermeni kurumlarının yöneticileri, yerel yöneticilere olduğu kadar merkezi yöneticilere de ısrarla tehlikeli bir durumun var olduğunu, acil bir şekilde uyardıklarını, bunların (yöneticilerin) ise yadırganacak bir duyarsızlık, eylemsizlik, görmemezlik sergilediklerini de ayrıca not etmek gerekir.…