Yaşar Karaaslan: Kuşaklar boyu süren direniş

20. yüzyıl başlarında Harput/Palu’da ağanın zulmüne karşı başkaldıran, ağaya haddini bildiren Reşit ailesinin, yani Guyumciyan ailesinin onurlu yaşam direnişi, 1915 Seyfo/Soykırımı sırasında Turabdin Midyat, Ayn-Werdo, Enhil ve Şveşke’de de devam etti.

Reşit ve eşi Sade’nin yedi erkek, bir kız çocuğu vardır. Harput Palu’da demircilik sanatına sahip olmaları nedeni ile imkânları ve sosyal yaşamları gayet iyidir.…

Sait Çetinoğlu: Kemalizmin/Türk Milliyetçiliğinin Enjeksiyon kabinleri ve enjeksiyon seansları: Halkevleri ve inkılap Temsilleri

Aydın Doğan dostum Yaba’nın bu sayısında benim gibi tarihle haşır  neşir edebiyat dışı birinden Ergenekon’un Türk edebiyatında işlenilmesine ilişkin bir yazı istediğinde yazının ister istemez edebiyatın dışına tarihe kayma riski taşıyacağını göze almıştır. Bu bakımdan gerek Aydın Doğan’a gerekse okuyuculara yazının  edebiyattan çok tarihle sarmaş dolaş olacağını peşinen söylemek gerek. Eşimin bile zaman zaman sıkıldığı uzun tarih felsefesi girişinden/denemesinden dolayı şimdiden okuyucunun anlayışına sığınmaktan başka çarem yok.…

Nesim Ovadya İzrail: 107 Yıl Önce Osmanlı Meclisi Mebusanı’nda “Zina” Konulu Oturum

107 yıl önce Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında ceza kanunu tartışılırken zina meselesini Ermeni Mebus Krikor Zohrab gündeme getirmişti. Zohrab’ın zinanın ceza kanundan çıkarılması gerektiği, kadın erkek eşitliğinin kurulması yönünde yaptığı tarihi konuşmayı, Nesim Ovadya İzrail’nin “1915 Bir Ölüm Yolculuğu – Krikor Zohrab” (Pencere Yay. 2011) adlı kitabından aktarıyoruz.

‘Zina’ Üzerine Sözleri

Nitekim 18 Nisan 1911 tarihinde ceza kanunu tartışılırken “Zina” maddesinin baştan ele alınması konusunda ısrar eder.…

Attila Tuygan: YEDİ DÜVELE KARŞI!

I. Dünya Savaşı’nın başlamasına neden olan emperyalist cephelerden biri, Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde olduğu, Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan’ın oluşturduğu İttifak devletleri; savaşın galipleriyse, Avrupa’nın dört büyük emperyalisti Britanya, Fransa, İtalya ve Rusya’nın oluşturduğu İtilaf cephesidir. İtilaf, İttifak’ın lideri Almanya’nın, pek çok nedenin yanında, Ortadoğu’ya uzanan demiryolu hattı inşa etmek niyetiyle başlattığı savaşı galip bitiren ve muhtemelen Anadolu’da kalıcı olmak gibi bir niyeti olmayan İtilaf devletleri temsili olarak Osmanlı topraklarını işgal eder.…

Nevzat Onaran: Taşnakların Osmanlı’dan talebi: Can ve mal güvenliği

Sünni İslamcıların parlattığı Abdülhamid’in, 64 Sünni Kürt aşiretinden oluşturduğu Hamidiye Alaylarıyla temellendirdiği ırkçı politikanın, Ermeni soykırımına varan icraatında neler söylenmedi ki. Türkçü-Sünni İslamcı lafızla, Ermenilerin imhasının gerekçesi üretildi. Ermenilerin derdiyse, can ve mal güvenliğiydi. Bugün Sur’daki Kürt’ün talebi de, can ve mal güvenliğidir. Bu talep, 1908 Devrimi özgürlüğünde Taşnaklarla, İttihatçıların yani Osmanlı’nın müzakeresinin temel maddesiydi.…

Merve Küçüksarp: Hangi İstanbul?

İstanbul… Yalnızca üç imparatorluğa başkentlik etmiş, nice ayaklanmalar ve istilalar geçirmiş, en vahşi savaşları ve ölümleri görmüş bir şehir değil; aynı zamanda üç semavi dine ait heybetli mabetleriyle, türlü iktidar çekişmelerine sahne olan saraylarıyla, ressamlara ve şairlere ilham veren masalsı Boğaziçi’siyle, efsanevi Galata ve Kız Kuleleriyle ve Babil kulesini aratmayacak çeşitliliğe sahip sekenesiyle asırlar boyunca kendi başına bir medeniyet, adeta koskoca bir alem olmuştur.…

Tomas Çerme: YAKUBİ SÜRYANİLERİN MARDİN ERMENİLERİNE DÜŞMANCA YAKLAŞIMI

Mardin Ermenilerine olan düşmanca yaklaşım, Yakubi Süryaniler ve Mardin Müslümanlarının aldığı ortak gizli karardır. Mardin Ermenilerinin zenginliği, şehrin Müslüman ve Yakubi Süryani toplumlarının iştahını kabartmıştır. Bu iki toplumun merkezi yönetim ile olan yakın ilişkileri, 1915 Ermeni kırımında da yerel yönetim ile beraber çalışma zeminini oluşturmuştur.

Hatta İttihat ve Terakki Cemiyetinde, aktif rol almış olan Yakubi Süryaniler, Soykırım sürecinde Mardin şehri ve kırsalında öldürülen ve sürülen Ermeni’lerin taşınır ve taşınmaz mal varlıklarını talan etmişlerdir.…

Serdar Korucu: Kuleli: Ermeni Mimarın Ermeni Yetimlerini Koruyan Binası

Kuleli Askeri Lisesi’nin bugünkü binası, İstanbul Boğazı’ndaki pek çok Batılılaşma dönemi Osmanlı eseri gibi Ermeni mimar Garabed Amira Balyan’ın imzasını taşıyor. Lisenin Ermeni tarihindeki bir başka önemi ise soykırımdan kurtulan Ermeni yetimlerinin bir süre burada yaşamış olmaları…

Temmuz 1920’de İngiliz güçleri Ermeni yetimlerin barınması için Kuleli Askeri Lisesi binasını istiyordu. İbrahim Hakkı Konyalı’nın “Abideleri ve Kitabeleriyle Üsküdar Tarihi” kitabına göre binanın 24 saat içerisinde boşaltılması talep edilince, öğrenciler, öğretmenler ve subaylar okulun eşyalarını yandaki cami meydanına taşıyorlardı.…

Tomas Çerme: Yakubi Süryaniler tarihlerini doğru okumalıdırlar

Tomas CermeUzun soluklu bir araştırma nitelikli, güçlü ve doğru kaynaklar kullanarak yazılan Süryaniler’e dair y yazımda eleştirel bir üslup bulunmamaktadır. Yörenin topluluklarından geleneksel açıdan güçlü milletlerin küçük toplulukları sürekli etkilediklerini bilinmekte olduğunu aklımızda tutarak sözlerimize başlamak isteriz.

Ne bilginizin ne de kaynaklarınızın yeterli olmadığını biliyoruz.[i] Yakubi Süryani toplumuyla ilgili ciddi ve eski kaynaklarınızın olmadığı herkesçe bilinmektedir.…

Attila Tuygan: Büyükelçi Morgenthau’un öyküsü

MorgenthauMorgenthau, 1913’de Osmanlı İmparatorluğu’na ABD büyükelçisi olarak atanmış. İlkin 1918’de yayımlanan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında yaşanmış Ermeni ve Rum soykırımları ile ilgili başlıca kaynaklardan biri sayılan Ambassador Morgenthau’s Story adlı anı kitabında da aktardığı üzere soykırımlar aleyhine tavır koymuş ilk Amerikan otoritesi olmuştur. Söz konusu kitap, Prof. Vahakn Dadrian, Ronald Grigor Suny ve Richard Hovannisian gibi soykırım uzmanlarının yapıtlarında önemli kaynak olarak geçer.…