Temel Demirer: ERMENİ SOYKIRIMI’NIN BELGESİ VAR (MI?)[*]

“Geçmiş asla ölü değildir; geçmiş, geçmiş bile değildir.”[1]

1915, Ermeniler için “Medz Yeğern/ Büyük Felaket”, Süryanîler için “Seyfo/ Kılıç”, Rumlar için ise “Sfagi-Xerisomos/ Katliam” demektir; yani soykırımın kardeş dillerdeki telaffuzu budur; böyledir.

Ben de bunu telaffuz edip, yüksek sesle dillendirdiğim için TCK 301’den bir kaç kez yargılanıp; dönemin AKP’li Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, “Ben devletime katil dedirtmem,”[2] kostaklanmasının muhatabı olmuştum…

Sonrası da geldi; Süleyman Demirel Üniversitesi’nden Erman Şahin “Soykırım” dediğim(iz) için[3] “Bilimsel Etik ve Yöntem”(!)…

Temel Demirer: İTTİHATÇILARDAN KEMALİZME “ULUS(LAŞMA)” VEYA İMHA, İNKÂR VE ÖTEKİLEŞTİRMENİN TÜRKÇESİ

“Gerçeği susturup,

yeraltına gömseniz bile,

o büyüyecektir.”[2]

Tarih, içinden işimize gelen bölümleri seçip, öne çıkarırken; işimize gelmeyenleri “es” geçip, karartacağımız bir alan değildir, olmamalıdır…

Bu elbette bir dilek ve bunun bir adım ötesine bir adım attığınızda tarihi ait olduğunuz (ezen ya da ezilen) taraftan okumaya başlarsınız.

Tarihi ezilenden yana okumaya başlayınca, ezenin resmî tarihini, tabu ve yalanlarını yıkmaya başlarsınız ki, bu yıkım aynı zamanda ezilenlerin tarihinin de inşasıdır.…

Temel Demirer: SOYKIRIMIN ANITI VE AĞITI: GOMİDAS / KOMİTAS / SOGHOMON SOGHOMONİAN

“Mea mihi conscientia pluris
est quam omnium sermo.”[1]

Yıllar boyunca, ne geçen zamanın ne de Anadolu toprağının örtebildiği katliam izleriyle dolu yollarda yürür ve kendi ölümünü beklerken, “Eğer kurtulursam gördüklerimi yazacağım. Halkımın yaşadıklarını herkes bilsin” diye düşünüyordu Rahip Krikor Balakyan. “Hatta tüm bunları gelecek kuşaklara aktarmak için yaşamalıyım. Hayatta kalmak için elimden her ne geliyorsa yapmalıyım.”…