Sait Çetinoğlu: Asuri-Süryani Soykırımı/Sayfo ve Direnişin Bir Yaşam Biçimine Dönüşmesi

Sait ÇetinoğluAsur İmparatorluğunun dağılmasından itibaren Asuri-Süryani halkıları[i]  2500 yıldır hayatta kalma mücadelesi içinde ve yok olmamak için  direnme gerçeği ile karşı karşıyadır. Yakındoğu’daki son Hıristiyan Asuri- Süryani devletleri Gassani (Batı) ve Lahmi (Doğu) kırallılarının İslam’ın yükselişine karşı duramayarak  dağılmasıyla birlikte yakındoğu’da Hıristiyan siyasi birliğininin tarih olması. Bölgedeki  Hıristiyanlar ve İslam dışındaki halklarla birlikte Asuri-Süryani halkların  yaşamı ölüm kalım savaşına dönüşmüştür.…

Tuncay Yılmaz: 19 Mayıs 1919 Karadeniz (Pontos) Rumlarının soykırım simgesidir!

Türk ve Sünni Müslüman olmayan halkların kanları üzerinde yükselen Türkiye Cumhuriyeti soykırımcı, katliamcı tarihiyle yüzleşmeden bir milim olsun demokratikleşemeyecektir.

Cumhuriyetin 100. Yılı yaklaşırken bunca zamandır baskı, yasak, asimilasyon ve katliamlarla saklanan gerçekler bir bir su yüzüne çıkıyor.

Resmi tarih sayfalarında anlatılan hikayelerin gerçek yüzü ortaya çıktıkça hem hala içinden çıkmayı bir türlü başaramadığımız bu karanlık kuyunun derinliği daha iyi anlaşılıyor hem de çıkış yolu görünmeye başlıyor.…

Nazan Maksudyan: Arşaluys’un adı yok

“The Promise”in bu kadar nefret toplaması ve Ermeni karşıtı bir inkâr kampanyasının hedefi olmasının sebebi tarihsel dramanın merkezindeki aşk hikâyesinin Ermeni Soykırımı esnasında cereyan etmesi olarak görülür. Gizemli bir biçimde ortadan kaybolan film ile birlikte Arşaluys’un hikâyesi de unutulur gider. Soykırımın inkâr edilmesi, unutturulması gibi, soykırım hakkındaki ilk film de yüz yıl boyunca kaybedilmiş, unutturulmuştur.…

Yektan Türkyılmaz: Felaket kapımızı bir daha mı çalıyor?

1913 Eylül aynının son günleri. Makamına yeni atanan Patrik Zaven, memleketi Siirt’ten İstanbul’a uzanan tarihi yolculuğunda Muş’a gelmiştir. Patrik eksiksiz devlet erkanının yanı sıra yörede tartışılmaz nüfuzu bulunan Taşnaktsutyun şeflerinden Rupen Paşa (Der Minasyan) tarafından şaşaalı bir törenle karşılanır. İkinci gün kasabadaki devlet ve Ermeni cemaati ileri gelenleriyle görüşür. Üçüncü günkü durağı ise bütün bölge illerinin en kutsal mekanlarından Surp Garabet Manastırı’dır.…

Serdar Korucu: Ermeni Annelerin Soykırım Anıları

Ermeni SoykırımıHer yıl Mayıs ayının ikinci Pazar günü olarak belirlenen “Anneler Günü” son yıllarda kutlamaya dönüşse de aslında anma niteliği taşıyor. Bu özel gün, ABD’de 1908 yılında Anna Jarvis’in annesini anması ile başlamış, 1914 yılında ülke geneline yayılmıştı.

Anneler Günü’nün Amerikan topraklarında yaygınlaştığı dönemde Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaysa anneler zor günler geçiriyordu. Özellikle de Ermeniler…

Wolfgang Gust’un “Alman Belgeleri, Ermeni Soykırımı” kitabına göre Ermeni sürgünlerin durumu oldukça kötüydü.…

Talât Ulusoy: İTTİHATÇI SOYKIRIMCI KURTULUŞ

Her “24 Nisan”da hep aynı kalıba dökülmüş ifadeler: “Biz öyle şey yapmayız!” ya da “Ama onlar da bize yaptı!” Kesmedi mi, at topu tarihçi(!)lere: “Tarihi tarihçilere bırakalım, siyasetçiler değil, tarihi belgeler konuşsun!!!”

Ne bekliyorsun, konuştursana!

Öyle ya, pek çok belge imha edilmiştir, ya da İttihatçı devlet tapınağının kozmik odalarında kilit kilit üstüne saklıdır.…

Zabel Yesayan, 1915’te Ermeni kadınların maruz kaldığı korkunç muameleyi anlatıyor

Tarihçi Ümit Kurt ve gazeteci Alev Er, Paris’teki Nubaryan Kütüphanesi’ndeki araştırmaları sırasında, bugüne dek hiç yayınlanmamış bir belgeye ulaştılar. Dönemin en önemli Ermeni yazarlarından Zabel Yesayan tarafından kaleme alınan Paris Konferansı’nda Ermeni Delegasyonu’nu temsil eden Boğos Nubar Paşa’ya sunulan 11 sayfalık rapor, 1915 ve sonrasında Ermeni kadınların maruz kaldığı korkunç muameleyi anlatıyor

Agos’un haberine göre Ermeni halkına nelerin yaşatıldığına ilişkin tarihi bir belge daha ortaya çıktı.…

Tamer Çilingir: ERMENİ SOYKIRIMINDA KARADENİZ’E ÇUVALLARLA ATILAN İNSANLIK

Ermeni SoykırımıBugün Ermeni soykırımının tarihsel nedenlerini daha iyi anlayabilmek için Osmanlı İmparatorluğu’nda 1876 yılında II. Abdülhamid tarafından ilan edilen anayasal yönetim olan 1. Meşrutiyet dönemine gitmek gerekir. 1876’dan 1923 yıllarına kadar yaşanan süreçte Ermeni, Süryani ve Rumlar soykırımına uğratılmıştır, yok edilen sürgün edilen bu halkların ardından tek ulus, tek din temeli üzerinde yeni bir devlet inşa edilmiştir.…

Behçet Çelik: 1909 Adana Katliamı

Adana’da 1909’da yaşanan Ermeni Katliamıyla 1915 soykırımı arasında nasıl bir ilişki olduğu sorusu tam olarak cevaplanabilmiş değil. 1909 Adana Katliamı: Üç Rapor’a yazdığı önsözde, Taner Akçam da 1909’un 1894-96 Ermeni kıyımlarıyla 1915 arasında bir ara halka mı olduğu sorusuna net bir yanıt vermenin zor olduğunun altını çizip “Asıl tarihçili[ğin] bu üç büyük yıkımı, aralarındaki farkları ve benzerlikleri ihmal etmeden ortak bir perspektiften okumayı başarmakta yat[tığını]” belirtir.…

Tolga Tüzün: Varlığımız Türk Varlığına Armağan Olsun

Osmanlı boyunduruğunda yaşayan Ermenilerin hayatı şimdilerde moda olan Pax Ottomana güzellemelerinin kurduğu anlatıdan bir hayli farklıydı. Türk ve Kürt komşularının sürekli baskısı altında aşırı vergilendirme; yağma, kız kaçırma ve fidye; Müslümanlığa döndürmek gibi gündelik tehditler altında zorlu bir yaşam mücadelesi vermekteydiler. Osmanlı hukukunda ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmeleri sık sık protestolar ve isyanlara sebep oluyordu: mahkemelerde Müslümanlara karşı şahitlikleri kabul görmediği gibi, silah taşımaları, at binmeleri ve evlerinin cephelerinin Müslüman evlerine bakması yasaktı.…