BİTLİS SANCAĞI

HAYATTA KALANLARDAN MELO MANUKYAN VE SAVGÜL SİMONYAN’IN, BİTLİS SANCAĞININ, AHLAT KAZASINDAKİ TAPAVANK KÖYÜ KATLİAMLARIYLA İLGİLİ TANIKLIKLARI

1 Eylül 1916, Margara

Köyün eski durumu: – Tapavank köyü, savaştan önce 200 hane sırf Ermeni nüfusa sahipti. Köyün 8.000 koyunu, 5.000 büyükbaşı, 300 ku­tanı, 400 sabanı, 400 kağnısı vardı. Köy, yılda 1.000.000 litre buğday ve arpa, 2.000 araba saman vs. üretmekteydi. Köyün 4 su değirmeni, 40.000 ağaçlı 200 ağaçlığı vardı.

Köyün mevcut durumu: Köy şu anda tamamen harabedir ve kimse yaşamamaktadır, evler yıkılmıştır.

Köyün kilisesi, Mayr Astvadsadsin, eski bir yapıydı. 4 papazı var­dı, Ter Parseğ öldürüldü. Aşağıda isimleri belirtilen köylülerde eski elyazması İnciller vardı: Ter Barseğ, Ter Şımavon, Ter Ğukas, Ter Mar­tiros, Mıkhitar Hovsepyan, Yeranos Serobyan, Hovhannes Poğosyan, Karapet Mıkhitaryan, Melo Manukyan vd. Hükümet, köylerde okul açılmasına hep engel olduğundan dolayı, çocuklar ahırda öğretim gör­mekteydi.

İncillerin hepsi kaybolmuş veya yağmalanmıştır, sadece Sev (kara) Karo’nun Khaço’sunun Incil’i kurtulmuş ve şimdi sahibinin yanında, Kars’ta bulunmaktadır.

Seferberlik: – 100 kişiyi askere alıp, Erzurum ve daha başka yerlere gönderdiler. Bu 100 kişiden sadece 1 kişi, Melo Manukyan kaçıp kur­tulmuştur. Kalanların hepsi öldürülmüş veya kayıptır. Hükümet, savaş vergisi olarak köyden 500 kot (bir kot, bir litredir) buğday, 150 sığır, 300 koyun, 1.000 altın lira, 2.000 çift çarık, çorap ve eldiven, 100 litre yağ, 200 kot bulgur, 50 parça keçe, 100 halat, 150 araba saman, 150 araba ot, 2.000 tavuk aldı.

100 erkek, arabaları ve hayvanlarıyla, 150 erkek de sırtlarıyla yük taşımak üzere Erzurum’a gitti, olam olarak çalışmak için. Dönen yok. Ya öldürüldüler ya da yollarda yok edildiler. Köylülerden 4 asker adayı, askerlikten muaf olmak için 100’er altın bedel verdi, fakat sonunda hepsi de askere alındı ve hepsi öldürüldü.

Köyün katledilmesi. 1915 Mayısında Ruslar her taraftan Manazkert’e doğru ilerlediğinde, Hambardzum yortusundan iki hafta önce, Türk zap­tiyelerinden Haşan Onbaşı, 12 zaptiyeyle birlikte köye girer ve 200 tüfek toplar. “Silahları teslim etmezseniz, hepinizi öldürürüz”, derler. Hambar­dzum yortusu sabahı düzenli ordu, Hamidiye ve güruh köyü kuşatır. Her taraftan halkın üzerine saldırmaya başlarlar, ellerine geçirdikleri kadın, erkek ve çocukları acımadan vurur veya bıçakla keserler. Köylüler paniğe kapılır, köyü bırakıp Nemrut Dağı’na kaçar. Kürtler ve güruh koyun ve sığırları sürüp götürür, götürülecek ne varsa yağmalarlar. Köyün erkek­lerinden Avetis Abrahamyan Kürtlerin eline düşer ve onu, gizli dolabının yerini göstermeye zorlarlar. O da kilisenin dolabını gösterir Kürtlere ve böylece kurtulur. Ailesiyle birlikte Kürtlere sığınarak, İslam’ı kabul eder, orada üç ay kaldıktan sonra Kafkasya’ya kaçar. Katliam esnasında köyün dört papazını kilisenin içine çekiştirerek, orada boğazlarlar.

Bağeş (Bitlis) önderi Suren Vardapet (2), katliamdan önce köye yolladı­ğı mektupta, “Van halkı, silahları teslim etmediğinden dolayı katledilmiş­tir, sakın ha, köyde tek bir silah dahi bulundurmayın, hepsini hükümete teslim edin ki, sizi katletmesinler”, diye yazmaktaydı.

Köy halkı, Nemrut Dağı’nda otların ve karların üzerinde yaşıyordu. Kürt atlılar, dağlarda saklananları aramaya başlar ve ellerine geçirdikle­rini öldürürler.

Köyün güzelleri, katliam esnasında Kürtlerin eline düşer, onları kaçırdıktan sonra esir olarak götürürler.

Esir olarak götürülenlerden biri olan Savgül Simonyan (30 yaşın­da) anlatıyor: “Beni birçok kereler kaçırdılar. Soyunup dans etmeye zor- luyorlardı. Arzularını yerine getirdim. Her gece 10-12 Kürt beni taciz ediyordu. Bana böyle davrandıktan sonra, içlerinden biri, Nist köyünden Amar adlı biri, beni alıp evine götürdü, hizmetçi olarak. Onun evinde çok ağır bir şekilde çalışıyordum. Sonbaharda sabahtan akşama kadar tarlalarda ot biçiyor, evde de çok ağır işler yapıyor, kışın ise evin etrafın­daki tüm karları temizliyordum. İki de çocuğum vardı, 13 ve 10 yaşında, Kürtler onları da her gün döverek zorla çalıştırıyorlardı. Bu şekilde, Ruslar Bitlis’i ele geçirene kadar onların yanında kaldım. Nist’in Kürtleri Ruslara boyun eğdiler. İki çocuğumu aldım ve gönüllülere kaçtım, onlar da beni diğer esirlerle birlikte Alaşkert’e getirdiler. Şimdi, Nor (yeni) Bayazet’te yaşayan kocamın yanına gidiyorum.”

Tapavank katliamı sırasında 600 erkek ile 700 kadın ve çocuk öldürüldü. Yüz kadm ve 300 çocuk esir alındı. 150 erkek (7-60 yaşları ara­sında) ve aynı sayıda kadın ve kız kurtulmuştur. Yüz kadın ve çocuk hâlâ esir olarak kalmaktadır.

Köyün katliamını tertipleyenler, Türk zaptiyeler ve Kürt süvari­ler olmuştur. Bu Kürtler şu aşiretlerdendir: Gasim Bey, Muş’un ünlü Musa Bey’i ve Zaman Khan’ın önderliğindeki Hasnanlılar, Süklüler, Haydar[an]lılar, Çukhuslular.

Yazılanları anlattıklarımıza uygun bularak, Savgül’ün okuma-yazma eksikliğinden dolayı imzalayanlar:

Hayk Acemyan (Vanlı)

Melo Manukyan

EMA, fon 227, liste 1, dosya 449, yapraklar 1-4 arka yüzü, orijinal, el yazısı.