BİTLİS SANCAĞI

HAYATTA KALAN VAÇAKAN PETROSYAN’İN, BİTLİS ŞEHRİNDEKİ ER­MENİ NÜFUSUN KATLEDİLMESİYLE İLGİLİ TANIKLIĞI

8 Ağustos 1916, Bılur

Bitlisli Vaçakan Petrosyan’ın anlattıklarına istinaden (35 yaşındadır):

Temmuz 914’te7, Bitlis’te seferberlik ilan edildi. 20-45 yaşlarındaki tüm erkekler askerlik hizmetine çağrıldı. Herhangi bir asker adayı, belir­tilen saatte hazır bulunmaz ise hükümet evini kundaklatıyor ve tüm mal varlığına el koyuyordu.

Zaptiyeler, seferberlik esnasında ticarethanelerden, dükkânlardan ve evlerden, hükümet adına istedikleri her türlü malı ve malzemeyi alıyor­

lardı. İane (bağış) adı altında, zenginlerden 25-40 Osmanlı lirası tahsil ettiler. Bu tahsilat üç defa yapıldı. 500’ü aşkın insan, 61’er Osmanlı lirası bedel verdi, fakat 25 gün sonra tekrar baskı ve dayak altında askere götü­rüldü. Askerlik çağında olmayanlara her türlü ağır işi yaptırıyor, sırtlarına gıda ve mühimmat yükleyerek Hasankale, Erzurum vs. kadar sürüyorlar­dı. Yükünü götüremeyen ise sopa darbeleri altında öldürülüyordu.

Silahsızlandırıldıklarmdan dolayı ordudan kaçan Artişenli8 Simon Çavuş, Bitlisli bir genç ve Arabkirli teğmen Misak şunları anlatıyordu:

“Başlangıçta, Ermeni ve İslam askerler arasında büyük bir ayrımcılık yapmıyorlardı, fakat Türkiye Rusya’ya karşı savaşa girince, Türk asker­lerinin biz Ermeni askerlere yönelik yaklaşımı olumsuz yönde değişti. Bizi, Ermeni askerleri, cephenin ön safına yerleştirmeye başladılar. Bu­nun haricinde, Türk askerlerin, birçok kere Ermeni askerlere ateş edip öldürdüklerini gözlerimizle gördük. Mayıs 1915 sonlarında, Hasankale yakınlarında, tüm Ermeni askerlerini, Enver Paşa’nın emriyle silahsız­landırdılar ve istihkâm taburlarına eklediler. Sözü edilen Simon Çavuş, kendisine saygı duyan (Bitlisli) Yüzbaşı …tam’a (9), bizi neden silahsız­landırıyorsunuz diye sorduğunda, Yüzbaşı gizlice, ‘Enver Paşa’dan emir var, ordularımızda hiçbir Hıristiyan asker kalmayacak. Ayrıca, hayatınız tehlikede, başının çaresine bak…’, diye cevaplar.

Van Valisi Cevdet, Van’dan geri çekilerek Bitlis’e geldiğinde (tem­muzda), burada Ermenileri görür ve Bitlis Valisine, “Burada hâlâ Ermeni yüzleri mi görünüyor?”, der. Hemen sayım “defterinin” getirilmesini em­reder ve buna istinaden 15 yaşın üzerindeki tüm erkekleri toplatır ve hep­sini kışlalara doldurur. Ardından onları gruplar halinde kışlalardan çıkar­tarak, Dukhanaşen’e (Bitlis ve Siirt arasında) götürüp öldürerek, nehre atıyorlardı. Bir kısmını ise Şapuhyants’ların bahçesine (Bitlisli zengin bir Ermeni’nin bahçesi) götürüp, hepsini sıraya dizerek, birbirine bağlayıp vurdular ve önceden hazırlanmış olan büyük çukurlara doldurdular (içle­rinden birçoğu yaralanmamış veya hafif yaralanmış vaziyette). Bitlis’in erkek nüfusu böylece imha edildi. Kadm ve çocuklardan beğendiklerini seçip İslâmlaştırdılar. Kalan kadın ve çocukları, aynı şekilde gruplar ha­linde Siirt’e götürdüler ve nehir kenarında hepsini soyarak, bıçaklayıp nehre attılar. Küçük erkek çocuklarının büyük bir kısmını canlı canlı neh­re attılar.

Not: Bitlis katliamından bir gün önce Bitlisli ünlü Okhikyan Armenak’ı, Khizanlı Vardan’ı ve Urtaplı Karapet’i darağacına çıkardılar.

M[ukhsi] Circiz, hayatının bağışlanması için hükümete ağırlığınca altın verdi, fakat altınları aldıktan sonra onu öldürdüler. Düzenli ordu birlikle­ri, zaptiyeler ve Kürt-Türk karışık güruh katliama katıldı.

Şehirdeki katliama şahit olan Bitlisli Poğos Hovhannesyan ve Muşeğ Yeranosyan, bu bilgilerin gerçek olduğunu tasdik etti.

Derleyen: G.M. Nerkararyan

EMA, fon 227, liste 1, dosya 423, yaprak 13 ve arka yüzü, orijinal, el yazısı.