Nevzat Onaran: OHANNESLERİN TARLASI ‘KİMİN?’

Anadolu’nun taşı, toprağı şahittir…

Şahit olmayan dağ-taş, köy-kasaba var mı?

Yaşanmadığını zanneden kişi, eğer ‘vicdanı ve ahlakı’ varsa araştırdığında o da öğ­renecektir…

O da, Anadolu’daki İttihatçı kırım politikasının insani, sosyal ve ekonomik boyu­tunu anlayabilecektir…

Acıyı çeken beden, gören göz, duyan kulak unutur mu?

Anlatacağım hikâye, Anadolu’da yaşanmıştır…

Hikâye dediysem, ‘bir varmış, bir yokmuş’ tekerlemesiyle başlamayacağım… Köyümde yıllarca ‘Ağanın Tarlası’ diye bildim…

Sanıyorum 25-30 dönüm kadardı…

İsimlendirmede bölge ‘Ağanın Tarlası’ diye biline geldi…

Aslında ağanın pek çok mülkü varmış…

Mülkler bir bir satılınca ağalık da tasfiye olmuş…

Satılan mülklerden biri de, işte bu ‘Ağanın Tarlası’…

Satın alan kayısı dikti…

Peki, ağadan önce bu mülkün sahibi kimdi?…

Taner Akçam: Çocuklar malları için kapışıldı

Gayrimüslim malları bazen ünlü bir işadamının gaspıyla bazen kentsel dönüşümle gündeme geliyor. Tarihçi Taner Akçam’a göre sistem bu malların imhası üzerine kurulu, bugün Anadolu’da pek çok mal hukuken Ermenilere ait yayımlanan “Erdoğan Demirören cinayetle suçlanıyor” haberi yalnızca ünlü bir iş insanının cinayete karışması ve daha sonra öldürülen kişinin malını gaspetmesi iddiaları açısından çapıcı değildi.…

SAİT ÇETİNOĞLU: Ermeni Emval-i Metrukeleri Üzerine

Agos Gazetesini’nin kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in hedef alınarak herkesin bilgisi dahilinde ölüme götüren sürecin Ermeni olmasının yanında dile getirdiği üç önemli nokta vardır: birincisi, 1915 yılında Ermeni halkının başına gelenleri Soykırım olarak nitelemesi, ikincisi Ermeni yetimleri, üçüncüsü de Ermeni mallarına ne oldu? Biz bu yazıda Hrant’ın sorduğu üçüncü soru çerçevesinde bir tartışma açmak ve tartışmaya katkıda bulunmak amacındayız.…

Bina Türkleşti arz ederim!..

Gayrimüslimler üzerine önemli çalışmalarıyla bilinen siyaset bilimi profesörü Ayhan Aktar’la Cumhuriyet boyunca azınlıkların nasıl “azaltıldığını”, Varlık Vergisi’ni, milli burjuvazi yaratma çabalarını konuştuk. Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde dersler veren Aktar’a göre gayrimüslimlere hep “Yok olsalar ne iyi olur” diye bakıldı.

Tuğba Tekerek: Cumhuriyet’le birlikte ülkede gayrimüslimlerin oranı nereden nereye geldi?

Osmanlı 1906 nüfus sayımına göre bugünkü Türkiye sınırları içinde kalan vilayetlerin yüzde 20’si gayrimüslimdi.…

AYŞE HÜR: Ermeni mallarını kimler aldı?

“Annesi İsmail Ağa’ya şöyle öğütler: ‘Bir de senden dileğim, oğlum, o kasabaya gidersen, o Ermenilerden kalma evleri, tarlaları kabul etme. Sahibi kaçmış yuvada, öteki kuş barınamaz. Yuva bozanın yuvası olmaz. Zulüm tarlasında zulüm biter.” (Yaşar Kemal, Yağmurcuk Kuşu, s.95.)

Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundan itibaren Müslüman-Türk unsurlar kendilerine sadece çiftçiliği ve askerliği yakıştırmışlar, gayrı Müslimleri ise 1856’ya kadar ‘cizye’ (baş veya kelle vergisi) ile, 1909’a kadar ‘bedel-i askerî’, 1914’ten sonra ise ‘amele taburları’ gibi uygulamalarla askerlik dışında tutmuşlardı.…

Ermeni ve Rum malları nasıl Türkleştirildi?

Gazeteci ve yazar Nevzat Onaran, iki ciltlik Osmanlı ve Cumhuriyet Döneminde Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi isimli son kitabında, 1915 ve sonrasından itibaren, Ermeni ve Rumlara ait malların yağma sürecini, çıkartılan el koyma kanunlarıyla Türk burjuvazisinin oluşturulmasını belgelerle birlikte ortaya koydu. Nevzat Onaran ile ‘Emvali Metruke’ denilen bu malların yağma süreçlerini, el koyma ve yağmanın Türkiye’nin milliyetçi ideolojik devlet yapısının oluşmasındaki temel konumunu, soykırımı ve İttihatçılar ile Kemalistler arasındaki süreklilikleri konuştuk.…

Taner Akçam: Türkiye Cumhuriyeti’nin sırrı bu kanunlarda

Taner Akçam‘ın öğrencisi Ümit Kurt ile birlikte yazdığı Kanunların Ruhu – Emval-i Metruke Kanunlarında Soykırımın İzini Sürmek, İletişim Yayınları’ndan çıktı. Pek çok sarsıcı bilinmeyeni ortaya çıkaran kitap üzerine Yalçın Ergündoğan, sıcağı sıcağına Taner Akçam ile konuştu.

Yalçın Ergündoğan: Kanunların Ruhu adlı yeni bir çalışman şu günlerde İletişim Yayınları’ndan çıktı. Şöyle bir göz atınca bile, kitapta gene pek çok bilinmeyenin gün ışığına çıkarıldığı anlaşılıyor.