Sait Çetinoğlu: Pontos Bağımsızlık Hareketi ve Pontos Soykırımı

Pontoslular 19 Mayıs bir kara gün olarak anımsanmakta ve 19 Mayıs’ı Pontos Soykırımı olarak sembolize etmektedirler. Birçok uluslar arası kuruluş ve bir çok ulusal ve federal parlamentoda 19 Mayıs Pontos Soykırımı olarak kabul edilmiştir.

Roza Luxemburg, 1. Emperyalist Savaş sırasında Osmanlı devletinin yeniden dirilişinin Almanlarca üstlenilmiş olması, ölüyü cilalamaktan başka bir şey olmadığını ifade eder.…

Taner Akçam: ‘Erdoğan’ın 1915 mesajı heyecanlandırmadı, çünkü biz çok değiştik!’

“Zenginin malı fukaranın çenesini yorarmış”; Başbakan’ın 1915 konusunda yaptığı açıklama da öyle. Üzerinde çok konuşulacağı kesin, çünkü bir Başbakan ilk defa böyle bir açıklama yapıyor.

Yorum yazmak can sıkıcı. Nelerin söyleneceği belli! Yarım bardak su misali. Bardaktaki suyu görüp, bunu çok olumlu, büyük bir adım olarak değerlendiren ve tarihi falan diyenler olacak.…

Taner Akçam: Milletler Cemiyeti Halep Kurtarma Evi

2015 Ermeni Soykırımı konusunda “arkeolojik” sayılabilecek yeni bir bilgi: Cenevre Milletler Cemiyeti arşivinde bulunan, soykırımdan kurtulan 1700 civarında Ermeni kadın ve çocuğun hayat hikâyelerini içeren Halep Kurtarma Evi kayıtları (http://www.armenocide.de/armenocide/orphan-children.nsf!OpenDatabase) adresinde yayınlanıyor!

Birinci Cihan Harbi’nin Osmanlıların yenilgisi ile sonuçlanması ile birlikte, Ermeni soykırımından hayatta kalan insanların nasıl kurtarılabileceği önemli bir sorun teşkil etti.…

Ümit Kıvanç: Türk solu ve 24 Nisan: ÖDP örneği

Birkaç yıldır 24 Nisan’larda düzenlenen soykırım anmalarına Türk solunun belli başlı gruplarının katılmayışını alışageldiğimiz ufak siyasî hesaplara bağlıyordum. Anmalar Dur-De Girişimi’nce düzenleniyor, dolayısıyla Dur-De’nin DSİP bağlantısı, bu partiyle birarada eylem yapmak istemeyenler için katılmama bahanesi yaratıyor sanıyordum. Meğer sorun, aslında bilmeme rağmen bilmezden geldiğim yerdeymiş. Bir defa daha, hem de çok acı bir vesileyle, Türk solunun basbayağı “Türk” solu olduğu gerçeğiyle yüzyüzeyiz.…

Erdal Doğan: 24 Nisan taziye mesajına dair

Başbakan Erdoğan, 1915 Ermeni soykırım kurbanlarına ilişkin taziye mesajı içeriğinin bir tarafında faille kurbanı eşitlemiş, öte yanda katledilenlerin sanki bilinmeyen bir başka devlet vatandaşlarıymış ve doğal affet ya da öngörülemeyen bir kaza sonucu kurban gitmişler gibi algılanmaya ve algılatmaya açık potansiyeli taşımış olsa da ve herhangi bir özrü içermese de yine de gündem oluşturmayı başarmış durumdadır.…

Ayşe Günaysu: Al Erdoğan’ı, vur Türk Tarih Kurumu’na

Kötülüğün en beteri o kadar normalleşti ve biz ona o kadar alıştık ki, “daha az kötü” ile karşılaşınca seviniyoruz. Durumumuz bundan ibarettir. Erdoğan 23 Nisan 2014 günü Ermenilere taziyelerini sundu. En kötülerine, yani “evet yaptık, çünkü hak etmişlerdi” gibi eli kanlı katil ağızlarına, “Ruslarla bir olup bizi arkada vurdular” gibi savaştan yüzlerce kilometre uzakta Eskişehir’deki, Bursa’daki Ermenilerin Der Zor yollarında katledildiklerini saklamaya yönelik saktekarlıklara, “sözde soykırım”, “Ermeni yalanları” gibi hakaretlere o kadar alışmıştık ki, bu açıklama ilk anda bendeniz dahil, birçoğumuzu şaşırttı ve neredeyse sevindirdi.…

Sadık Aslan: Kürtlerin 1915 ile imtihanı

Ermeni Soykırımı, 24 Nisan 1915’te Ermeni aydınların sürgünüyle sembolik olarak, 27 Mayıs 1915 tarihli geçici “Tehcir Kanunu’yla da resmen başladı. Batılı büyük güçlerin, sistemlerini Ortadoğu’ya taşıma çabaları çerçevesinde geliştirdikleri politikalar ile İttihatçıların homojen toplum oluşturma amacı 1915 soykırımlarının asıl nedenleri olarak gösterebilir. Elde kalan son topraklar olarak Anadolu, Türkleştirmek amacıyla ilkin gayrı-müslüm halklardan temizlenecekti.…

Tarihçilere bırakalım sözü bir aldatmacadır

Hay Hikayeler kitabını bir nefeste okudum, içim burkularak, hüzün, acıyla özlemle ve suçluluk duygusuyla… Pakrat Estukyan, kitabında 1915 Ermeni Jenosidini çok fazla anlatamıyor. Ama kırımın dünyanın dört bir tarafına serpiştirdiği insanların yalnızlığını, özlemlerini, hüznünü anlatıyor kitabında. Son zamanlarda Ermeni Jenosidinden çok söz edildi. Ama kırımda arta kalanlar; ‘kılıç artıkları’nın dünyanın dört bir yanında yaşadıkları ve çocuklarının, torunlarının duygularına ilişkin çok az şey bilinir.…

Aris Nalcı: Davutoğlu ‘İnsanlık suçunu’ kabul edecek mi?

Başbakan’ın 1915 taziyesinin üzerinden neredeyse bir hafta geçti.

Başbakan’ın samimiyet yoksunu ‘yazılı’ açıklaması Türkiye içerisinde olumlanmaya devam ediliyor.

Hem de tam Türkiye devletinin alışık olduğu şekilde.

Kendi Ermeni vatandaşları alet edilerek.

Öncelikle belirtmek isterim ki ne denirse densin 99 yıl sonra bir ülkenin başbakanı imzalı,insani duygularla yazılmaya çalışılmış profesyonel bir açıklama olmasına rağmen, atılmış bir adımdır.…

Hayko Bağdat: Başbakan’ın taziyesi

Soykırımın 100. yılı yaklaşırken hep birlikte bazı analizler yapıyoruz.

Amerika bu yıl “Genocide” kavramını mı kullanacak, “Büyük Felaket” mi diyecek?

Ermenistan- Azerbaycan ilişkileri bu noktadayken Türkiye yeni bir hamle yapabilir mi?

Fransa parlamentosunun aldığı “Soykırımların inkârının suç sayılması” kararı esnetilebilir mi?

Doğu Perinçek’in İsviçre ile mahkemelik olan hâli Türkiye’ye avantaj oluşturur mu?…