MUŞ SANCAĞI

HAYATTA KALAN CAVAHİR AVETİSYAN’IN, MUŞ SANCAĞININ MUŞ KAZASINDAKİ BOSTANKENT KÖYÜ KATLİAMLARIYLA İLGİLİ TA­NIKLIĞI

31 Ağustos 1916, Artaşat

Muş’un Aşağı Bulanık (15), Bostankent köyünden Cavahir Avetisyan, köyle­rindeki katliam hakkında şunları anlatmaktadır:

Bostankent köyü, 350 hane, 2.550 Ermeni ile 8 hane, 60 Kürt nü­fustan oluşmaktaydı. Ermenilerin 3.500 koyunu, 2.300 her nevi hayvanı, 90.000 kot buğdayı (Türk ölçüsüne göre 1 kot 2 litredir) ve 60.000 kot arpası vs. vardı.

Bir kilisesi (16) vardı, şimdi hemen hemen harabe halindedir.

1914’te hükümet bizim köyden 400 asker toplayıp Muş’a, oradan da Erzurum’a götürdü.

Hükümet köyümüzden ordu için 30.000 kot buğday, 450 koyun, 200 litre yağ, 1.500 kot arpa, 150 kesim ineği, 200 kağnı, 400 camız, sığır ve 150 de adam götürdü Muş’a. Askerlere cephane ve erzak götürüyorlar­dı Erzurum’a, Basen’e ve sonuna kadar da gelmediler. İsimleri şöyledir: Arakelyan Avdal, Nersisyan Sağatel, Kınyaz Pağoyan, Mimeyan Avdal, Sardaryan Grigor, Tono, Mikro, Zurnacı Kınyaz, Vırdeyan Nuto vd. 450 litre yün, 850 çift çorap, 750 çift eldiven, 900 çift çarık. Çeteler ise, Mıne’nin Petros’unun hamile ineğini öldürüp derisini götürdüler ve ovadan da Sardar’ın Grigor’unun ineğini, Mıneyan Serob’un sığırının ayaklarını bağladılar ve diri diri, kesmeden ve öldürmeden, derisini yüzüp götürdü­ler, 500 ip ve 40 adet de at vs.

Tüm bu alınanları köylüler kağnılarla Muş’a taşıdı, kış vakti ise 12­-60 yaşındakiler amaliye olarak Muş’tan sırtlarında Erzurum’a götürü­yorlardı çetelerin denetiminde. Yolda onların dayağından 20 kişi öldü; örneğin Geğam Avetisyan, Kâram Arakelyan, Avdal Arakelyan, Tonoyan Simon vd.

Çeteler güpegündüz evlere giriyor, kadınlara tecavüz ediyor ve kızları zorla kaçırıyorlardı. Örneğin Muş çeteleri, Pağo’nun Pılçe’nin evine gi­rip gelini Voski’ye, Vırde’nin Marto’nun gelini Ano’ya, Virde Simon’un gelini Nikar’a, Mıneyan Nerses’in gelini Khase’ye tecavüz ettiler. Usta Petros’un 14 yaşındaki kızı Gülizar’ı zorla Müslümanlaştırdılar ve Petros’la karısı Kişo’yu direndikleri için öldürdüler.

Tüm erkekleri götürmüşlerdi (olam, bekâr ve asker olarak). Kadınlar ve yaşlı erkekler kalmıştı. Arpo’nun Seyit’i Vırde’nin Marto’nun karısı Kişo’ya, Vırdeyan Mıro’nun karısı Şuşan’a, Res Movses’in karısı Ni­kar’a, Pazoyan Poto’nun karısı Şuşan’a ölümüne işkence etti, dövdü ve köyün savunma silahları olan 80 tüfek ve tabancayı topladı. Hizmetkâr­ları, engelsiz bir şekilde evlere girip, kadınların ziynet eşyaları ile fistan­larını yağmalayıp bizi dehşete düşürüyorlardı.

Askere gidenlerden ne bir mektup aldık, ne de bugüne kadar kaçıp gelen oldu.

1915 Mayısında, Rusların Bulanığ-Kop’a girmiş oldukları haberini al­dık. Sayit, Satin ve Muş’un düzenli birlikleri köyümüze doluştu. Ovadaki tüm hayvanları sürüp götürdüler, evlere üşüştüler, eşyaları yağmaladılar ve karşılarına çıkana acımadan ateş edip, içlerinde Papaz Ter Harutyun, Res Hakob ve meclisler (17) (üyeler) Mıkırtiç ve Arakel olmak üzere kadın, erkek ve çocuk 356 kişiyi öldürdüler. Sayit’in hizmetkârları Gorge’nin gelini Voski’yi, Dede’nin gelini Girton’u, Salvik’in gelini Sırbuhi’yi, Çutme’nin gelini Margrit’i ve Saroyan Gazar’ın gelini Almast’ı kaçırıp zor­la Müslümanlaştırdılar. Kürtler 60 kadın ve çocuğu da Murat Nehri’nin Zığran Köprüsü’ne götürüp suya attı. Biz kalanlar ise, farklı yönlere kaç­maya başladık ve dağlarda bayırlarda kaldık, Ruslar Aşağı Bulanık’ı ele geçirene kadar ot yiyerek yaşadık. Biz Manazkert ve Alaşkert hattından Ecmiadsin’e geçtik ve oradaki kardeşlik yardımının (18) organizasyonuyla Ecmiadsin, İğdir ve Ğamarlu bölgelerine yerleştik. Köyümüzden sadece 30 kişi kurtulmuştur.

1916’da 4-5 erkek memlekete döndü, fakat bizi katleden ve Rus or­dusuna karşı savaşan Kürtler itaat göstererek, sözde barışçıl halk olarak köyümüze ve mallarımıza sahip olmuş ve hatta o esnada köyümüzden 3 vatandaşı daha öldürmüşlerdi. Kalanlar ise buraya geri döndü.

EMA, fon 227, liste 1, dosya 435, yaprak 5 ve arka yiizü, orijinal, el yazısı.