MUŞ SANCAĞI

HAYATTA KALAN SALVİ MARGARYAN’IN, MUŞ SANCAĞININ BULA­NIK KAZASINDAKİ APRİ KÖYÜ KATLİAMLARIYLA İLGİLİ TANIKLIĞI

20 Ağustos 1916, Baş-Aparan

Eski Bulanıklı, Apri köyünden Salvi Margaryan (yeni gelin, 25), aynı köyden Şeyh Şile’nin kholamı (hizmetkârı) Kürt Arif tarafından kaçırılıp Muş’a köle olarak götürülmüştür. Başına gelenleri şöyle anlatmaktadır:

Vardavar yortusunun çarşambasıydı. Musa Bey’in Kürtleri, bizim kö­yün Kürtleriyle birleşerek erkeklerimizi katlettiler. Ondan sonra köyün güzel kadınlarını seçmeye ve aralarında bölüşmeye, çirkinleri ise acıma­dan katletmeye başladılar. Ben, şeyhimizin kholamı Kürt Arif’e düştüm. Kendisini takip etmemi istedi, aksi halde beni de öldürmekle tehdit etti. Kocamı zaten köyün içinde öldürmüşlerdi. Başka kurtuluş çaresi yoktu, ister istemez Arif’in emrini kabul ettim ve onlarla birlikte Muş’a doğru yola çıktım.

Kürtler gitgide çoğalıyordu. İlk günü, Ermenilerin Abılbuhar, Tsıronk, Şeykhbırim, Herkert ve Sulukh köylerinden geçerek Muş Ova­sı’nda bulunan Ermeni Khaşkhaldağ köyüne vardık. Sulukh haricinde, diğer köylerin tüm erkeklerini gözümün önünde katlettikten sonra, kadın ve çocukları da ahırlara doldurup gazyağı ve samanla yaktılar. Yananların yürek paralayıcı çığlıklarından etkilenerek biz, esir Ermeni kadınları ağ­lıyorduk, Kürtler bize kızıyor, ağlamaya devam etmemiz durumunda bizi de onlar gibi yakmakla tehdit ediyorlardı. Ateşten kaçmaya çalışanı kur­şunluyorlardı. Sulukh’un erkeklerini de katlettikten sonra, Murat Nehri köprüsünü tuttular; tüm kadın ve çocukları zorla nehre dökerek boğdular.

Bu köylerin katliamını şöyle düzenliyorlardı: Önce köyü kuşatıyor, ardından kuşatma çemberini daraltarak köye giriyor ve katliama başlı­yorlardı, küçük çocuklara dahi aman vermeden.

Khaşkhaldağ’a vardıktan sonra Kürtler bizi orada bırakıp, Muş şeh­ri ve ovasındaki diğer köylerin katliamlarına katılmaya gittiler. Harman zamanına kadar Khaşkhaldağ’da kaldık. Musa Bey’in ve Apre’nin şeyhi Şile’nin Kürtleri, harman zamanı ovadaki Ermeni köylerine dağıldılar ve Ermenilerin olgunlaşmış tarlalarını biçmeye başladılar. O sırada Ruslar Manazkert’ten çekilmişlerdi (temmuz). Kışın Bulanık’taki Ermeni Khoş- Geldi köyüne taşındık. O zamanlar tüm Kürtler bolluk içinde yaşıyordu, Ermenilerin ekini haricinde, buğday kuyularını da açıp, onların yağı ve peyniriyle, koyunu ve sığırıyla tıkınıyorlardı, ta ki Ruslar tekrar Manaz- kert’e saldırana kadar. Bu çatışmada beni kaçıran Kürt vuruldu, diğer Kürtler ise, her şeyi yanlarında götürecek vakit bulamadılar ve panik içinde bizi bırakıp kaçtılar. Ruslar köye girdi. Benimle birlikte 20 Er­meni kadın ve 10 küçük çocuk vardı Khoş-Geldi’de. Biz haç çıkardık ve Ruslar Ermeni olduğumuzu anladılar, kurtulduk. Kozaklar, bizi Liz’e, Rus kumandanın yanma götürdüler. O da bizi oradaki Ermeni gönüllü­lerin karargâhına teslim etti. 20 gün orada kaldık, karargâhın ekmeğiyle beslendik. Paskalyada bizi Alaşkert’e naklettiler, oradan da farklı yönlere dağıldık. Ben bazı gönüllülerle birlikte İgdir’e geldim. Orada, ablamın Baş-Aparan’da bulunduğunu öğrenince buraya, ablamın yanına geldim.

Bu yazılanlar, anlattıklarımla tam olarak uyuşmaktadır.

Salvi Margaryan, okur-yazar olmadığından dolayı, kendi onayıyla onun yerine imzalıyorum.

Manazkert’in Derik köyünden

Nazaret Ter Sargisyan

E MA, fon 227, liste 1, dosya 442, yapraklar 4 arka yüzii-6 arka yüzü, orijinal, el yazısı.