MUŞ SANCAĞI

HAYATTA KALAN MIKIRTİÇ TOROSYAN’IN, MUŞ SANCAĞININ SASUN KAZASINDAKİ PİRŞENK KÖYÜ KATLİAMLARIYLA İLGİLİ TANIKLIĞI

Eylül-Ekim 1916, Aleksandropol eyaleti

Pirşenk köyü (Sasun)

Pirşenk köyünün 15 hanesi, sırf Ermeni 400 nüfusu, 150 büyükbaşı (sığır, inek), 15 katırı, 2.000 koyunu, 800’ünü her yıl nüfuzlu yerli Kürt­lerin götürdüğü 2.000 kot buğday ve kilkili vardı. Gariban bir kiliseleri vardı Surb Khaç adında ve 15-20 çocuk için okulları. Köye giden ol­mamış ve şimdiki durumu hakkında bilgileri yok. 1916 Martında köyü terk ederken, evler yağmalanmış ve boşaltılmış olmasına rağmen, henüz tahrip edilmemişti.

Ğabılçoz bölgesindeki yukarıda belirtilen köylerin Ermenileri, yerli Kürtlerin de korumasıyla asker vermedi, hükümet diğer köylerden alma­yı başardı, fakat hemen hepsi kaçıp geri döndü.

Asker talep etmeye geldiklerinde köylüler dağa çıkıyordu, Res Areg ise onlara rüşvet verip, köyde erkek kalmadığını, hepsinin Halep, Adana ve Amerika’ya gitmiş olduğunu söyleyerek yolluyordu. Daha sonraları da sık sık geliyor ve hep aynı şekilde, rüşvetle gönderiliyorlardı, ta ki katliamın başladığı yıla (1915) kadar.

Hükümet görevlileri ordunun ihtiyaçları için köyden 20 altın, 15 ko­yun, 100’er çift çorap ve çarık (sandalet), iki buçuk put yağ götürdü. Zorunlu çalışmaya giden olmadı, baskı ve şiddet de uygulanmadı. Kürt ve Ermeni o zamanlar birbirleriyle çok barışıktı ve hükümete karşı bir­birlerini koruyorlardı.

“Bağış” adı altında yapılan el koymalardan dolayı Ermeniler bir kat­liamın yakın olduğu sonucuna vardı, fakat onların fikrine göre hafif, kıs­mi, ezelden beri bu taraflarda alışkanlık olduğu üzere. Bu nedenle, her dakika çatışma bekliyorlardı.

Şeko aşiretinin reisleri Khalili Cemil ve Habeyi Yusuf, 1915 Martında Ermenilere, “Hükümetten bize, yanımızda Ermeni tutmamamız, genelde de onları korumamamız ve iyi davranmamamız için talimat var. Alman kralının kararıyla Ermenileri 2-3 yıl boyunca, nesilleri ortadan kalkana kadar katledeceğiz. Bu yüzden, hangi Kürt’ün yanında Ermeni bulunur­sa, o Kürt öldürülecek, asılacaktır”, diye açıklamada bulundular. O güne kadar Ermenilerle barışık yaşayan Kürtler, gündüz gözüyle Ermenileri yağmalamaya, hayvanlarını ve mallarını götürmeye başladı. “Sizi kat­ledeceklerinden dolayı, mallarınızı başkası götüreceğine biz götürelim”, diyorlardı. 1915 Martında, daha hiçbir yerde katliamın fısıltısı yokken, Kürtler yukarıda belirtilen tüm Ermeni köylerinin büyükbaş hayvanları­nı, koyunlarım ve evlerdeki eşyalarını götürdü. “Hayatta kalırsanız geri veririz, ölürseniz bize kalır, Türk götürmez”, diyorlardı.

Katliam önce Hazu (Hazo) şehrinde başladı; 200 hane Ermeni’den sadece 100 kişi kurtuldu. Onların da şu anda nerede bulundukları konu­sunda bilgi yok. Katliamcıların liderleri Sarmanlı aşireti reisi Şeyh Abdulrahman, Muşeli aşiret reisi Kenco oğlu Abdulaziz ve Zakırlı aşireti reisi Gatır’dı. Hazo şehrindeki Ermenileri sadece bu aşiret reisleri, adam­larıyla birlikte, katletti. 1915 Mart sonlarında, akşamüzeri şehri kuşattılar ve Ermenilere dışarı çıkmalarını emrettiler, Zakırlı aşireti arasında, gü­venli bir yere götürmek için. Şehirden çıkardıktan sonra, yarısını orada kırdılar, kalanları da bir saatlik yola götürüp, Norşen Nehri yakınında vurarak nehre döktüler.

Yukarıda belirtilen katliamcılar, bundan sonra Şeko aşireti reisleri Khalili Cemil ile Habeyi Yusuf’u ikna ederek, Sasun aşireti reisi Khalili Abdulaziz’le, Havari Petros’un Surb Voskeçkut Manastırı’nın sığırlarına ve mal varlığına el koymaya, manastırı yağmalamaya ve ruhbanlar ile şehrin katledilmesi sonrasında, yaklaşan felaketi sezerek silahı alıp ma­nastıra sığınmış olan yaklaşık 40 kişiyi öldürmeye karar verirler. Manas­tır dağın yamacında bulunuyordu, tahkim edilmişti ve sağlam duvarları belli oluyordu.

Kürtler gelip manastırın başrahibi Stepannos Pağtasaryan’dan manas­tırın sığırlarını ve koyunlarım talep ettiler. Rahip hayvanların bir kısmını vererek onları uzaklaştırdı. Birkaç gün sonra tekrar gelip, bir kısmını daha götürdüler. Son kez kalabalık geldiler manastırın yakınına ve rahibi ya­kalayıp getirmeleri için 10 kişiyi manastıra yolladılar. Lâkin o 10 kişiden biri rahibin tanıdığıydı ve ona manastırdan çıkmaması, kapıları da sıkıca kapamasını bildirdi. O da böyle yaptı. Bunun üzerine Kürtler kudurdu ve tüfek ateşiyle manastırın altın haçını vurup düşürdüler. Diğer aşiret reisle­ri de çok sayıda Kürt ve düzenli ordu birlikleriyle yardıma gelip manastırı kuşattı. Ermeniler 40 gün dayandı. Sonunda (Kürtler sularını kesmiş ol­duğundan dolayı), su olmadan dayanamadıkları için gece vakti manastırı terk edip Andok’a giderek Sasunlulara katıldılar. Grigor adında biri za­manında kaçamadı ve Kürtler tarafından öldürüldü. Şaro Mıkırtiçyan’ı da Kürtler, kuşatılanlara verecekleri bir bildiri olduğu bahanesiyle kapının yanına çağırıp başından vurup öldürdüler. Kürtlerden de 3 kişi öldü.

Manastırın ele geçirilmesinden (2 Mayıs 1915) hemen sonra Kürtler, Pirşenk köyünün üzerine yürüdü. Köylüler onları uzaktan fark etti ve ku­şatılmamak için ailelerini alarak dağa çıktı. Düşman köye girdi ve orada kalmış olan 4 kişiyi, Todo Kırpeyan’ı, Gaspar Muşeğyan’ı, Marke Tonoyan’ı ve Khaço Gevorgyan’ı öldürdü. Bu arada komşu Kürtler yetişip güruhu dışarı attı. Bundan sonra aynı liderler sık sık köye geliyor, köy­lüler ise tekrar dağa (Maratuk) kaçıyordu. Kürtler köye giriyor, soyuyor ve birkaç kurban yakalayıp köyden ayrılıyorlardı. Son defa, Ermeniler düşmanı fark ederek, tekrar kaçtı. Kürtler bu sefer onları dağa kadar takip etti. Çatışma oldu. Ermeniler 15 kayıp verdi, Kürtler ise 10 (1915 Vardavar yortusunda). Köylüler, büyük gruplar halinde yaşamayı artık tehlikeli bularak, 3-4 kişilik gruplara ayrıldılar ve Maratuk Dağı’nın çeşitli böl­gelerine, sık ormanlar ve mağaralara dağıldılar, bildikleri otları, tesadü­fen ellerine geçen inek veya koyunları yediler, ekmek ise yoktu. Kürtler sürekli Ermenileri arıyor, sık sık silahlı Ermenilere rastlıyor, çatışıyor ve sonra uzaklaşıyorlardı. Silahsız erkek, kadın ve çocuklara rastladıkların­da, onları alıp götürüyorlardı. Çatışma için önder veya lider yoktu, herkes kendi başına, silah omzunda dolanıyordu.

Böylece 4-5 ay geçti. Kış geldi ve hem soğuk, hem de yiyecek sıkın­tısından dolayı dağda yaşamak imkânsız hale geldi. Yukarıda belirtilen 20 köyden arta kalan 6-7000 (1) kişi, başta soğuk, açlık ve pislikten doğan hastalıklardan ölerek, kış başında 2.500 kişi kalmıştı. Daha ilk başlarda Kürtler sahte padişah affı ilan ederek birçoğunu yakalamış ve öldürmüştü.

Ermeniler kışın tanıdık Kürtlere gidip hâlâ yanlarında bulunan para ve silahları onlara teslim ederek, koruma rica ettiler. Kürtler her yerde onları kabul edip bahara kadar sakladı. Sadece Gabılcoz’da askerler, Kürtlerin yanında Ermeni bulunduğunu öğrendiler ve 100 Ermeni’yi zorla götürüp öldürdüler. Bir Kürt aşiret reisi, Zıpotun aşireti veziri ve Zıkon ile Der­viş kardeşler, Ermenileri kabul ettiler, yaklaşık 1.500 kişi, sakladılar ve şimdiye kadar da birlikteler. Askerler kaç kere Ermenileri öldürmek için oraya gitti, fakat Derviş onlarla çatıştı ve birkaç asker vurup uzaklaştırdı.

Pirşenk köyünün 400 nüfusundan hayatta kalan 170 kişi, Şeko aşire­tinin reisleri Yusuf ve Cemal’e gidip paralarını ve silahlarını onlara verdi. Kürtler sadece bahara kadar onları saklamayı üstlendi. Çok kötü besleni­yorlardı, bu yüzden de çok insan öldü (25 kişi). Bütün gün gidip onların tarlalarında çalışıyorlardı.

1916 baharında, mart ayında Ermeniler, Rusların Muş’a girmiş oldu­ğunu duyup kaçtılar ve gündüz saklanıp gece yol alarak 5 günde Muş’a vardılar. Burada, 2 ay boyunca Rus askerlerinin yanında çalışıyor ve her 11 kişi için ayda 3 kot kilkil alıyorlardı. Pirşenk köyünden 120 kişi Muş’a varmıştı. Yolda ve Muş’ta hastalıktan 35 kişi daha öldü. 1916 Haziran-Temmuz aylarındaki Rusların ricatı sırasında onlar da göç etti ve 15 gün­de Kağzıvan’a vardılar. Yolda rahat geldiler. Ermeni kuruluşları onlara gıda ve elbise veriyordu. Günümüzde 85 kişi Artik köyünde bulunuyor, 25 kişi de Kürtlerin yanında kaldı.

Köyde kimse kalmadı ve köyün mevcut durumundan haberdar değil­ler.

Anlatan: Pirşenk köyünden Mıkırtiç Torosyan

EMA, fon 227, liste 1, dosya 452, yapraklar 31-33, orijinal, el yazısı

Notlar

1 Malazgirt’in Berd Kale şehrinden bahsedilmektedir.

2 Pul – Nehir, deniz, kanal vs. kıyısında bulunan yıkılmış toprağın sağ­lam kısmı.

3 Fakih – İslam fıkıh bilgini.

4 Gümgüm’ün din adamı peder Nerses Ter-Hakobyan da katliam esna­sında şehit olmuştur.

5 “Muhannet millet” – Namert millet.

6 Muş’ta kullanılan ve 8 kilograma mütekabil ölçü birimi.

7 Kilise, Surb Astvadsadsin olarak anılmaktaydı. Üç sunaklı, taş yapılı eski bir kiliseydi.

8 Kilise, Tukh Manuk olarak anılmaktaydı.

9 Markus – Dört İncil yazarından biri.

10 Köyün okulu, 1870 yılında Episkopos Garegin Srvandztyants’ın ça­balarıyla kurulmuştur.

11 “İttihat ve Terakki Partisi” ima edilmektedir.

12 İncil’in korunduğu oda ima edilmektedir.

13 Tiflis’in o dönemdeki belediye reisi Aleksandır Khatisyan’dı.

14 Oğulşağ – Kadın ve çocuklar.

15 Bostankent, Muş ve Bulanık kazalarının sınırında bulunduğundan do­layı, çoğu kez Bulanık’a ait olduğu sanılmıştır.

16 Köy 1870’te açılmış olan bir okula da sahipti.

17 Hıristiyan temsilcilerin de üye olduğu vilayet, sancak veya kazanın yönetim kurulu üyelerinden oluşan meclis iradesinden bahsedilmek­tedir.

18 28 Aralık 1914 yılında kurulup Mayıs 1919’da lağvedilmiş olan “Ecmiadsin Yeğbayrakan Ognutyan Gılkhavor Kargatriç Handz- najoğov’dan” (Ecmiadsin Kardeşlik Yardımı Ana Yönetim Kurulu) bahsedilmektedir.

19 Köyün din adamlarından, 50 yaşındaki peder Arakel Ter-Kacyan kat­liam esnasında şehit edilmiştir.

20 Drog – Üzerinde iki sıra, sırt sırta binilen uzun at arabası.

21 Köyün kilisesi 1268 yılında inşa edilmiştir. Köyün din adamlarından biri, Peder Hamazasp Ter-Hamazaspyan, katliamlar esnasında şehit edilmiştir.

22 Köyün okulu, Konstantinopel’de bulunan Birleşik Demek tarafından 1885 yılında kurulmuştur.

23 Ziaret’in din adamları, 60 yaşındaki peder Tadeos, 68 yaşındaki peder Barduğemeos Noratunkyan ve 55 yaşındaki peder Hamazasp Ter-Ha- mazaspyan da şehit edilmiştir.

24 Köyün din adamları, 80 yaşındaki peder Hovhannes ve 50 yaşındaki peder Avetis Vardanyan katliam esnasında şehit edilmişlerdir.

25 Kulab – Çobanların giydiği keçe üstlük.

26 Metinde bu şekildedir. Genç-Harput olması gerekir.

27 Ermeni organizasyonlar tarafından temin edilen yardım.

28 Kayıt defterleri.

29 Surb Arakelots Manastırı’nın haricinde, köyün yakınlarında Surp As- dvadzadzin ziyaret yeri de vardı.

Kaynak:
Ermenistan Ulusal Arşivi
Kedername
Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni Soykırımı
1915
Hayatta Kalanların Tanıklıklarına Dair Belge Koleksiyonu
Belge Yayınları 2014
Çeviren: Diran Lokmagözyan