Sait Çetinoğlu: 1915 Soykırım sürecinin itirafı olarak Vatikan İle Osmanlı arasındaki yazışmalar

1915 Soykırım sürecine ilişkin Vatikan’ın müdahalesine dair Vatikan Belgeleri 100 yıl sonra gün ışığına  çıkarılacağı geçtiğimiz günlerde karar verildiği açıklanmıştır. Soykırım sürecine batılı ülkeler savaşın tarafları, tarafsız ülkeler ve çeşitli uluslar arası kuruluşlar kendi meşreplerine göre müdahale(!) ettikleri malumdur. Bunlar mektup, ültimatom, yüz yüze görüşmeler şeklinde gerçekleşmiş ancak İttihat ve Terakki yönetimi her durumda bu girişimleri savuşturarak, Bu coğrafyanın en kadim halklarını insanlığa karşı en büyük suçlarından birini işleyerek kanla bu topraklardan kazımayı başarmıştır.…

Sait Çetinoğlu: Diyarbakır Vilayeti’nin Soykırım Öncesi (1914) Sosyo – Ekonomik Özet ve Soykırım – I

«Şayet, bugüne kadar Saray, Kürtleri destekliyorsa, bu onları, Ana­dolu’daki Hıristiyan unsurlara karşı kullanmak istediğindendir, fakat, Ermeniler katledildiği taktirde, Kürtler Türkiye Hükümeti nezdindeki önemlerini kaybedeceklerdir» [i]

Şeyh Ubeydullah Nehri’nin son yüzyılı özetler sözleri  günümüzü açıklar anahtar  niteliğindedir. Kürtler Şeyh Ubeydullah’ın akl-i selim önerisi yerine Ermenilere karşı, devletin kitlesel tetikçiliğini yaparak Ermenilerin tarihsel topraklarından kazıdılar.…

Yusuf Karataş: İttihatçılardan, Erdoğan iktidarına Ermeni Kırımı ve Kürt Sorunu

İttihatçıların (İttihat ve Terakki Cemiyeti-İTC) Ermenilere karşı kitlesel tutuklamaları başlattıkları 24 Nisan 1915 tarihi, Ermeni Soykırımı’nın başlangıç tarihi olarak kabul edilir. Aslında Abdülhamit tarafından 1890’lı yıllarda oluşturulan ‘Hamidiye Alayları’nın en önemli hedeflerinden biri de Kürt aşiretlerin organize edilerek Ermenilere karşı kullanılmasıydı. Ancak İTC, Abdülhamit’e karşı iktidar mücadelesi verirken Ermeni aydınlarını da yanına çekebilmeyi başarmıştı.…

Alin Ozinian: “Asılsız Ermeni İddiası Şeyini Yine-Yeniden İnkar Strateji Sivil Dairesi”

Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılan Yüksek İstişare Kurulu toplantısının sonunda, Ermeni soykırımı “iddialarına” yanıt vermek ve strateji geliştirmek için “özerk ve sivil bir yeni yapı” oluşturulması kararı verildi. Erdoğan, brifingden sonra gerekli çalışmalar için talimat verdi. Gazeteler haberi “O karar bu masada alındı!” başlığı ile verdiler. Ne kararda, ne de masada bu kadar heyecan yaratacak bir şey yok aslında.…

Özge L. İspir: Dedeler, Torunlar, ‘Bizim Ermeniler’ ve Lobiler – 1. Bölüm

“Ver Ermeni’yi bana onu öldürmeliyim ben. Cennete gideceğim. Bu Ermeni’yi de öldürürsem benim sayım tamam olacak. Cennete gideceğim. Ver onu bana da sevabıma gir.”  Yaşar Kemal- Yağmurcuk Kuşu   

Ermenilerin “yokluğunu” öğrendiğimde okula gitmeyecek kadar küçüktüm. Annemin kuşaklar boyu molla tedrisatından yetişme ailesi ile babamın seküler ailesi arasındaki kültür çatışması olmasaydı ve bir gün sokakta oynarken molla olan dedem beni yanına çağırıp dini bilgiler sınavına çektikten sonra diğer dedemi kastedip müstehzi bir ifadeyle “Git o Ermeni dölü dedene söyle sokakta oynamana izin vereceğine sana biraz Allah-kitap öğretsin” diyerek bir el hareketiyle yanından kovmasaydı, muhtemelen daha geç öğrenecektim.…

Fırat Aydınkaya: Said Nursi, Ermeniler ve 1915

Risale-i Nur külliyatının bir kısmı da dâhil olmak üzere neredeyse bütün Nurcu literatürünün Ermeniler konusunda devletçi, önyargılı ve yer yer ırkçı klişelerin yoğun etkisi altında kaleme alındığına şüphe yok. Bahusus Nursi’nin talebeleri tarafından hazırlanan ama kendisinin şahsi denetiminden geçip geçmediği muamma olan Tarihçe-i Hayat eseri Ermeniler konusunda klişeleşmiş önyargılarla doludur. Bunun yanı sıra post-Nursi dönemde Nurcu literatüre şekil veren müelliflerin neredeyse tümünün katıksız Ermeni düşmanı ve iflah olmaz soykırım inkârcısı olduklarını görmemiz gerekir.…

Taner Akçam: 24 Nisan, Hrant Dink ve fabrika ayarları

Konu basit: 23 Nisan ve 1 Mayıs beyinlerde ve kalplerde çok önemli bir yer işgal ediyor; 24 Nisan ise unutulmak, yok sayılarak tarihin karanlığına gömülmesi istenen bir gün. Bu nedenle, ulusça fabrika ayarlarına döndüğümüzü ve “Hrant Dink ikliminin” sona erdiğini bir durum tespiti olarak bir kenara not etmek istiyorum.

Ermeni Soykırımı’nın sembolik tarihi 24 Nisan bir bahar yağmuru gibi, belki yağmadan geldi geçti.…

1909 Adana katliamında Alman görgü tanığı

20. yüzyıl beraberinde iki yıkıcı dünya savaşı ve korkunç soykırımlar getirdi. Özellikle günümüz Türkiye’sinde Ermeniler ve Asuriler gibi Hristiyan yerli gruplar, 1915’te Seyfo soykırımı ile sonuçlanan katliamlara maruz bırakıldı. Elbette siyasi olarak sorumlu olan Sultan Abdülhamit (1895, 1909) ve daha sonra aşırı milliyetçi genç Türkler diye bilinen Ittihat ve Terakki idi.…

Sait Çetinoğlu: Kilikya Katliamı 1909

1895-96 Ermeni Katliamları ile 1915 Ermeni Soykırımı arasında kalan iki aşamalı Kilikya katliamları sürcinde 20.000-30.000 arasında Ermeni katledilmiş, binlerce kadın dul ve binlerce çocuk yetim ve öksüz kalmıştır.[i] Katliam sürecinin ilki 1 (14)*Nisan paskalya günü başlayıp iki gün devam etmiş, araya giren yabancı misyonların temsilcilerinin çabalarıyla sonlandırılırken, ikincisi 12(25) Nisan 1909 günü Adana’ya gönderilen Dedeağaç Taburu’nun katılımıyla devam edip tüm Kilikya’yı saran iki aşamalı Ermeni Katliamı dönüşmüştür.…

Ziya Ulusoy: Soykırım yıl dönümünde Hınçak üzerine

Paramaz ve yoldaşları geçmiş devrimci ve sosyalist tarihimizdir. Sosyal şoven etkiyle bu bilinç yoksunluğu kabul edilemez hataydı. Proleter enternasyonalist siyaseti bugün geliştirmek ve yarını bu tarzda inşa etmek için geçmiş devrimci tarihe, Paramaz ve yoldaşların idam sehpasında sosyalizmi yücelttikleri kararlılıkla sahip çıkmak, yol gösterici ilke olmalıdır.

Bugün 24 Nisan Ermeni halkımızın soykırıma uğratılmasının 105.…