VAN VİLAYETİ

HAYATTA KALAN DAVİT FARMANYAN’IN, VAN SANCAĞININ BERKRİ KAZASINDAKİ KHAÇAN KÖYÜ KATLİAMIYLA İLGİLİ TANIKLIĞI

15 Ağustos 1916, Yuva

Apağa’nın Khaçan köyünden Davit Farmanyan, köylerindeki katliamı şöyle anlatmaktadır:

Khaçan köyü, 100 hane, 1.360 Ermeni nüfustan oluşmaktaydı. 2.500 koyunu, her çeşitten 1.240 hayvanı, 72.000 ölçü buğdayı, 20.500 ölçü arpası ve dansı vardı. Bir kilisesi ve bir okulu vardı. Onlar da köy gibi yarı harabe vaziyettedir.

Apağa bölgesinin Ermeni köylerini, Kürt feodal ağalar (31), papazların cemaati böldüğü gibi, kendi aralarında bölüşmüştü. Tanzimat günlerinde dahi onların cinayetleri, eziyetleri ve baskılarına maruzduk.

Köyümüz Haydaranlı Mehmet Bey’in oğlu Badır’a ait olduğundan, her zaman olduğu gibi, savaş döneminde de seferberlikten muaf kaldık. Sadece Bazidağ’ın müdürünün talebiyle, 8 kişiyi amele olarak Arçeş’e, hükümet tarafından yapılacak yolda çalışmaya gönderdi. Hükümet savaş vergisi olarak, köyümüzün beyi aracılığıyla köylülerden 220 koyun, kağ­nısı ve tüm edevatıyla birlikte 250 sığır toplatarak, birliklerin erzak nakliyesinde kullanmaya verdi. Aynı şekilde 270 ölçü buğday, 120 litre yağ, 52 ölçü bulgur, 100 adet yün keçe, 50 çift çarık, 120 çift çorap, 105 çift eldiven ve 50 araba saman (arabalar, 70 Türk litre si) aldılar. Tüm malları kendi imkânlarımızla Bazidağı’na ve Gaymaz’a nakledip depoladık.

Kışın ise, askerlerin erzakını sırtımızda Berkri, Khıliç-Ketik ve daha başka yerlere götürüyorduk.

25 Mart 1915’te Bazidağ’ın müdürü, 15 zaptiyeyle birlikte köyümüze geldi ve Res Avetis’i, Peder Serovb’u ve daha birkaç kişiyi ölesiye sopa­ladıktan sonra, köydeki 18 savunma tüfeğini topladı. 6 Nisan’da müdür ve 15-20 zaptiyesi ile müdür beyin oğlu Amar, 10 hizmetkârıyla köyü­müze geldi. Nazarova köylülerinden 32 kişiyi de bağlı olarak yanlarında getirmişlerdi. 28 kişi de köyümüzden topladı, birbirine bağladı, içlerinden biri de bendim. Akşam saat altı sularındaydı [t.s.] (31), Gaymaz’ın yakınına, Karasu ile Bıhorakhane’nin sularının33 birleştiği yere götürdüler. îlk önce köyümüzün papazı Ter Mesrovb’u soydular, “İslam’ı kabul edersen hür­sün, yoksa öldürürüz”, dediler. Peder, tabii ki reddetti. Sakalını yolmaya başladılar, yatağanla tek tek organlarını kestiler ve en sonunda başını ke­serek suya attılar. Muhtarımız Avetis’i ve cemaatin vekilleri Hakob, Grigor ve Avag’ı da aynı işkenceyle öldürdüler. Nazarovalı Asatur Hovsepyan, Hakop Petrosyan ve Pağtasar Galoyan da aynı akıbeti paylaştı. Sıra bana geldi. Onlara yaptıkları gibi, beni de soydular ve cellatlar Azrail gibi durmuş emir bekliyorlardı. Güneş batmıştı. Aralarından sıyrılıp, suya atla­dım. Ateş etmeye başladılar. Güçsüz kollarımla yüzdüm ve az sonra suyun karşı kıyısmdaydım. Nazarovalı köylülerden sadece 2 kişi beni takip etti.

Müdür, düzenli birliğin başına geçip Haydaranlı Mehmet ve Badır beyleri, adamlarım ve büyük sayıda güruhu yanına alarak ertesi günü şafak sökmeden köyü kuşattı ve yağmaya, ateş etmeye ve ayrım yapma­dan öldürmeye başladı. 350 kişi öldü. Kalanlar, Haydaranlı Tahar Bey’in yânına kaçtı. Hükümet, ya kendisinin katletmesi veya hükümete teslim etmesini emretti. Hiçbir emre uymadı, hükümet tarafından zehirlendi ve öldü. Halk ise oraya buraya kaçtı. 5 gün sonra Ruslar Van’a girip bölgeyi ele geçirdi. Köylerimize dönüp ekinleri biçmeye başladık. Fakat temmuz ricatı başladı, Kızıldize üzerinden kaçtık, Rus hükümetinin tebaası olan Zilanlı ve Haydaranlı Kürtler tarafından orada yağmalandık. Alagan Da­ğı ’na sığınmış olan Haydaranlı Badır Bey ve Zilanlı aşiret reisleri, adam­larıyla birlikte Gisan taraflarında üzerimize saldırdı. Biz, Yerevanlı gö­nüllülerden Arşaluys, Akhalkalaklı (.Ahdkelek) Aram ve Gandzaklı Artaş yönetiminde bir gün direnmeye başladık, Kürtleri kaçırdık, biz de güven içinde geçtik. Ancak Gaymazlı 4 erkek ve 4 kadın öldürüldü.

Yolun şiddetli yorgunluğu, korku ve kötü şartlar nedeniyle yolda, Ayriçar’da 80, Ecmiadsin’de de 20 kişi öldü. Kalanlarımız ise Ecmiad- sin’deki Kardeş Yardımı’nin talimatıyla Ecmiadsin, Karavansaray, Ağzitepe ve Gamarlu bölgelerine yerleştik.

1916’da izinsiz olarak vatana gittik, fakat o kadar kan içmiş olan Badır Bey, kendisini Rus hükümetine bağlı ve barışçıl halktan biri gibi gös­tererek, Ermenilerin taşınır ve taşınmaz mal varlıklarına sahip çıkmıştı. Ot biçtik, fakat ağustos ricatı başlayınca her şeyi bırakıp eski yerlerimize geri döndük.

EMA, fon 227, liste 1, dosya 438, yapraklar 1-2, orijinal, el yazması.