VAN VİLAYETİ

HAYATTA KALAN MAKRUHİ MELKONYAN’IN, VAN SANCAĞININ VAN KAZASINDA BULUNAN VAN-TOSP’UN PAKHEZİK KÖYÜ KATLİAMIY­LA İLGİLİ TANIKLIĞI

[1916], Bakü

Ben, Van vilayetinin Arçak bölgesinin, Bakhezik köyünden Makruhi Georgyan Melkonyan, 33 yaşında, günümüzde Bakü’deki Ermeni köyü, Na­gornaya 10’da yaşıyorum, Göçmen Komitesi bana yardım ediyor.

Memleketimizde, 12 kişiden oluşan evimizde yaşıyordum. Şimdi ben, kocam Gevorg, kayınım Misak, karısı Gayane, kızı Sırbuhi, diğer kayı­nım Sedrak ve kayınpederim Melkon olmak üzere toplam 7 kişi kaldık.

Oğullarım Gazar, Hırand ve kaynanam İskuhi olmak üzere toplam 3 kişi öldürüldü, kızım Nanik olmak üzere toplam bir kişi kaçırıldı, görümcem Haykanuş olmak üzere toplam 1 kişi öldü.

1914 Seferberliğinde, diğer köylerde olduğu gibi, burada, bizim köy­den de askere tabi olanları dayak ve baskı altında topladılar. Her gün yeni yeni taleplerde bulunan zaptiyeleri misafir ediyorduk. Olamın ve vergi­nin haddi hesabı yoktu, buğdayı, arpayı, samanı, koyunu, yağı, peyniri, çorabı, koşum ve yük hayvanını götürmek olağan şeydi, talepler daha da artıyordu. Diğer tüm köylüler gibi biz de Nisan 1915’e kadar dayan­dık. Saray Kaymakamı, Arçak ve Kharakonis köylerini katlettikten sonra Kızılce ve Nabat köylerini de katletti ve bu köylerin esirleri bizim kö­yümüze kaçtı. Tüm bunları görünce, biz de Van’a kaçmaya karar verdik ve onlara katılarak Van’a doğru yola düştük. Şuşants köyüne vardık ve orada da kaldık. Erkeklerimiz, Toros’un ve Şirin’in gruplarına katılmak için dağa çıktı, biz ise köyde kaldık. 8 gün köyde kaldıktan sonra, 9. gü­nün şafağında Türk ordusu ve milliler, Varag Manastın’m ele geçirdikten sonra Şuşants köyünü kuşattılar. Köyde bulunan kadınlar ve çocuklar, hepimiz de Şuşanits Dağı’na kaçtık, çatışanlar ise karşı koydu. Akşam­leyin, karanlık bastıktan sonra çatışanlar uzaklaşarak, Aygestan’a gittiler, biz ise geceleyin, şafak sökene kadar dağın kovukları ve kayalıklarında saklandık. Şafak söktüğünde, eşkıya dağa çıktı ve üzerimize saldırdı. El­lerine geçirdikleri erkekleri, kadınları ve çocukları acımasızca öldürdü.

O anda ben, kaynanam, oğullarım Gazar ve Hırand ile kızım Nanik bir taşın arkasına saklanmıştık. Kürtler bizi fark ederek üzerimize çullandı­lar. Kaçmaya çalıştık, fakat onlar önümüzü kesip, hiçbir şey demeden kaynanamı vurdular ve ardından beni yakaladılar, Gazar’ı elimden al­dılar ve bıçakla doğradılar (ağlamaktan anlatamıyor), Hırand’ı ise ko­lumdan çektiler ve taşa vurarak beynini dağıttılar, kızım Nanik’i elimden aldılar ve ne oldu bilmiyorum. Beni ise keyifleri için tuttular… (ağlıyor) ve eziyet ettikten sonra beni de diğer kadınların yanına götürdüler. Bizi soydular, üzerimizde sadece donla gömlek bıraktılar ve bizi döverek ve eziyet ederek akşama kadar tuttular. Akşamleyin zabit trompet öttürdü ve Türkler bizi bırakıp gittiler, biz ise geceleyin, çıplak ve kanlar için­de, ağlayan yüreklerle, çatışmaların sürdüğü Aygestan’a gittik. Şirin ve Toros’la Van’a gitmiş olan erkeklerimizi de Van’da bulduk. Yaklaşık üç hafta Aygestan’da kaldık. Türkler kaçtı ve Vanlı yiğitler galip geldi. On­dan sonra köyümüze gittik.

1915 Temmuz ayındaki ricatta göç ettik ve Ecmiadzin’e geldik, eltim Haykanuş burada öldü, biz kalanlar ise Bakü’ye geldik ve şimdi Ermeni köyünde yaşıyoruz.

EMA, fon 227, liste 1, dosya 469, yaprak 20-21, orijinal, el yazısı.